Eğer ‘köşe kapan’sanız, yazı konusu bulmak, yazı yazabilmek, ona buna ‘saldırmak’ için, her gün yapmanız gereken ‘işler’ var.
Hani neredeyse mutfakta buzdolabının üzerine veya yatağınızın başucuna iliştirdiğiniz ‘yapılması gerekenler’ listesi gibi bir şey işte!
Hani evde ‘su’ bitse yaşamanız güçleşir ya, ‘köşe kapıcı’ da bunları yap(a)mazsa ‘yaşaması’ güçleşir işte!
Bir ‘köşe kapıcı’nın olmazsa olmazları yani!
1)Her sabah bütün gazeteler ve ekleri en ince detayına kadar okunacak. Bugüne kadar hayatınızda sizi hiç ilgilendirmeyen ve ilgilendireceğini aklınızdan dahi geçirmeyeceğiniz haberler de buna dahildir.
2) Her sabah gazetelerdeki her ‘köşe yazarı’ hatmedilecek. ‘Ne hakkında yazmış?’ ‘Nasıl yazmış?’ ‘Niye yazmış?’ ‘Başlığını ne koymuş?’ sorularına cevap aranacak.
3) ‘Köşe yazıları’ okunduğunda ‘bıyık altından’ gülümsenecek! ‘Tüh ben nasıl düşünemedim bunu?’ diye hayıflanılacak!
4) ‘Hangi ‘köşe yazarı’ diğer hangi ‘köşe yazarı’ ile kavga ediyor? Kavganın konusu ne?’ hadisesi ‘hassasiyetle’ takip edilecek!
5) Cuma, cumartesi ve pazar günleri bütün gazetelerin ekleri alınacak. ‘Kim? Kimle? Nerede? Ne Yapıyor? Kim kime aşık? Kim kimi terk etti? Asena, İbo’ya ne dedi? İbo, Asena’ya ne cevap verdi? Sibel Can kaç kilo zayıfladı? Bir dahaki kasetinde kaç beden giyecek?’ sorularının cevaplarına kafa yorulacak! ‘Hülya Avşar’ın sutyeninin markası ne? Mehmet Ali Erbil’in son evliliğinden önceki eşlerinin adlarını, gözü kapalı olarak ve ezbere sayabiliyor mu?’ test edilecek. Eklerdeki bütün röportajlar, ‘saldıracak’ bir durum var mı acaba ‘gözüyle okunacak’!
6) ‘Prime-Time’ sırasında televizyonun başına geçilecek. ‘Çok seyredilen’ bütün programlar göz dahi kırpmadan seyredilecek. Eğer iki program çakışıyor ise, bir diğeri daha sonra seyredilmek üzere videoya kaydedilecek.
7) ‘Magazin programları’ asla kaçırılmayacak! Bu programlardaki bütün haberler ve ‘bilgiler’ sular seller gibi bilinecek ve doğrulukları test edilecek!
8) Vizyona girmiş ve girecek olan özellikle ‘Türk filmleri’ yakından takip edilecek. Vizyona girdikleri ilk gün, ilk seansta koşa koşa sinemaya gidilecek. Herkesten önce ‘ben yazmalıyım, ben yazmalıyım’ diye ‘sinir krizi’ geçirilecek! (Bu arada ‘İki Genç Kız’a gittim tabii ki. İtiraf etmeliyim ki roman, filmden çok daha başarılı. Film romandaki atmosferi yakalayamamış!)
9) Televizyonlardaki bütün ‘talk show’lar, katılan konukların ‘bir abukluk yapma’ riskine ve sizin bu konuya Fransız kalabilme ihtimalinize karşı seyredilecek.
10) Her türlü yeni çıkan ‘kaset’ ya da ‘CD’ dinlenecek, radyolarda hangisi daha çok çalınıyor takip edilecek!
11) Reklam sloganları ‘kullanılacak uygun bir yer bulunur mu?’ diye bir yerlere not edilecek!
12) Yayınlanan her tür kitaptan haberdar olunacak. İlginizi çekenler okunacak. Çekmeyenlere şöyle bir göz atılacak!