‘Bu evin düzenlenmesi Feng Shui’ye uygun değil, o yüzden mutsuzsun!’
‘Kuru çiçek tutma evinde, kötü enerji yayar!’
‘Başım çok ağrıyor, bana bir reiki yapar mısın?’
Bunlar, son iki-üç yıldır çevremde en sık duyduğum cümlelerden sadece birkaçı. Baş ağrılarını, mide ağrılarını, üzerindeki ataleti reiki ile atmaya çalışanlar, meditasyon yapanlar, evlerini Feng Shui ile düzenleyenler giderek çoğalıyor etrafımda. Üstelik ben bu enerji olaylarına falan inanmadıkça, giderek çevremdeki daha çok insanın bu işlere merak sardığını görüyorum.
Geçen gün yemek yemek için bir arkadaşımın evine gittiğimde, bir baktım bütün ev baştan sona değişmiş. Ben tabii bütün kasabalı tavrımı takınarak, ‘Çok güzel olmuş, güle güle otur’ deyince, ‘Fengh Shui yapan bir tanıdığım vardı. Çağırdım Feng Shui kurallarına göre evi yeniden düzenledi. İyi ki yaptırmışım, bu düzenlemeden sonra hayatım ne kadar değişti anlatamam’ dedi. Ben de tabii inanamaz gözlerle bakıyorum arkadaşıma ne diyor bu diye?
Yemeğe arkadaşımın başka bir arkadaşı daha geldi. İlk kez karşılaşıyoruz. Aralarında bir konuşmaya başladılar, benim küçük dilim tutuldu desem yeridir! Konuşulanlardan hiçbir şey anlamıyorum. Bir kozmik enerji lafıdır dönüyor ortalıkta. Reikiler, reiki masterlar havada uçuşuyor, yin ve yang dengesi deseniz zaten hayatın olmazsa olmaz şartı!
Bense nasıl Fransızım bu mevzulara. Hiç inanmadığım gibi, ilgilenmiyorum da. Ama bütün gece bu mevzulardan başka bir şey konuşulmayınca hemen eve gelip, internetin başına çöktüm, Google arama motorunun karşısına önce ‘Reiki’, sonra ‘Feng Shui’ yazıp ara düğmesine bastım veeee gözlerime inanamadım!
Reiki için tam üç milyon doksan bin site, Feng Shui içinse bir milyon yetmiş bin site çıktı karşıma.
İnanılır gibi değil!
Feng Shui ile ilgili yazılanları okumaya başlayınca, bunca yıldır ne sebeple Türk ailelerinin mutsuz olduklarını, niye boşandıklarını ve ekonomik sıkıntılar çektiklerini anlamış bulunuyorum maalesef. Çünkü evlerini Feng Shui’ye uygun döşemiyorlar! Bu kadar basit işte! Bak, çağır evine bir Feng Shui uzmanı, döşet evini kurallara göre, ‘Aldatıyor mu kocan bir daha’, ‘Oluyor mu evinde ekonomik sıkıntı’ gör!
Şimdi Feng Shui’yi anlatan bir siteden yazılanları aynen aktarıyorum size:
‘Bir kere bir bina ya da arsa almadan önce arazisine dikkat etmeliymişsiniz. Arazide dolaşırken çevrede kuşların ötüştüğünü duyuyor musunuz? Otlar ve çimenlerden hoş bir koku yayılıyor mu? Hoş bir esinti yüzünüzü okşuyor mu? Temiz bir su şırıl şırıl akıyor mu? Toprakta böcekler geziniyor, ağaçlar arasında hayvanlar zıplıyor mu? Bu soruların cevabı ‘evet’ ise, evinizi kurmak için seçtiğiniz yer Feng Shui’ye uygundur.’
Daha bitmedi, Feng Shui’ye uygun olsun diye arayıp tarayıp bulduğunuz ve yaklaşık bir çuval para ödeyip kiralayacağınız ya da satın alacağınız bu araziye şahane malikanenizi yaptırmaya başlamadan evvel, daha dikkat etmeniz gereken şeyler var. Kolay mı öyle mutlu olmak!
‘Daha önce burada yaşayanlar mutlu olmuşlar mı? Boşanmışlar mı? Evin kadını düşük yapmış mı? Evde yaşayanlardan birisi doğal olmayan nedenlerden dolayı mı ölmüş? Son kararınızı vermeden önce bütün bu detaylara dikkat etmelisiniz.’
Yani çok beğendiğiniz ve kiralamaya kalktığınız ev için, ev sahibine ve emlakçıya sormanız gereken şeyler listesi kabarık. ‘Pardon beyefendi, bizden önce burada oturan hanımefendinin hiç düşüğü var mı?’ Tabii adam biraz gerzek bir ifadeyle suratınıza bakarken, siz hemen ikinci soruyu yapıştırıyorsunuz:
‘Mutlu muydular? Her evlilik yıldönümünde başbaşa romantik bir yemek yerler miydi mesela?’
‘Ne, yoksa boşandılar da mı çıktılar!’
‘Yürü Hüsnü, asla bu evde oturamam ben, hayır hayatım ısrar etme... Feng Shui kurallarına uygun değil bir kere bu ev, sen de bu eve yerleşip mutsuz mu olmak istiyorsun diğerleri gibi Hüsnü? Sen inanmayabilirsin ama ben inanıyorum. Asla oturmam bu evde. Üstelik bizden önce oturan kiracının düşük yapıp yapmadığını bile bilmiyoruz!’
* * *
Yahu tevekkeli değil Ayşe teyzelerden sonra bizim yan binaya taşınan Hale abla kocasından ayrılmış, oğlu üniversiteyi kazanamamış, kızı da Hale ablanın hiç istemediği bir çocuğa kaçıp evlenmişti. Çok üzülmüştüm o zamanlar Hale ablaların durumuna. Ama nerden bileceklerdi ki, Ayşe teyzenin o evde tam üç kere düşük yaptığını!
Buldum ben Türk ailesinin niye mutsuz olduğunu! Sosyal ve ekonomik sebepleri, eğitimi suçlamak yanlış. Feng Shui yapmayın siz, gidin evinizi iki caddenin kesiştiği ya da bir caddenin son bulduğu noktada kiralayın, yatak odanızdaki aynaların üzerini örtmeyin, giriş kapınız evinize kötü enerji taşıyan bir yol ağzındaysa, kapınızın önüne kötü enerjiyi engellesin diye ağaç, çiçek dikmeyin, eviniz kasaba ya da mezarlığa bakmasına rağmen siz hálá orada yaşamaya devam edin, köprülerin altında evler kurun, sonra da mutlu olmayı bekleyin!
Hava alırsınız!
Bak, kur evini Feng Shui’ye göre, ne ekonomik sıkıntı, ne sosyal sorun kalıyor. Çocukların ilk girişte üniversiteyi ve koleji kazanması garanti! At o kötü enerji yayan kuru çiçeklerini evden, eve para ve mutluluk yağacak, haberiniz yok! Bir mutluluk, bir iyi ‘enerji’, değmeyin gitsin.
Yalnız dikkat ettim bu Feng Shui ve Reiki işleriyle uğraşanlar hep ununu elemiş, eleğini duvara asmış tipler... Tesadüf olamaz değil mi bu kadarı da! İçimizdeki, koskocaman boşluk duygusu kötü şey galiba, doldurmak için neye saracağımızı şaşırıyoruz bazen!