Pasaportum için çektirdiğim vesikalık bir resimden çok mutsuz olduğum ve artık neredeyse 36 beden jeanlerin içine sığamadığım için 1.5 yıl önce kilo vermeye karar verdim.
Kilo vermeye karar vermeden önce de haftanın üç günü spora gidiyor, ama boğazımı tutamadığım için kilo veremiyor, aksine sürekli kilo alıyordum.
Kesin karar verir vermez, hemen bir sefer tası edindim ve her gittiğim yere çok az sıvı yağla pişirdiğim sebze yemeklerini taşıdım. İlk üç hafta anneannemden öğrendiğim ve çok sevdiğim çorbayı, öğlen bir dilim ekmekle, akşam da çorbanın yanında ızgara et ve salatayla birlikte yiyerek 4 kilo verdim. Şimdi siz ‘nedir bu çorbanın tarifi’ diye mail yağdıracağınız için, ben hemen çorbanın tarifini de vereyim size...
Aşurelik buğdayı kaynatın. İlk aşamada sarı bir suyu çıkacak, o suyu döktükten sonra, tekrar su ilave edip, buğdayı haşlayın. Haşladığınız su ılık bir hale gelince, 1 adet orta boy light yoğurtla karıştırın. İçine 1-2 avuç kadar haşlanmış nohut ve bol nane atarak karıştırıp, buzdolabına kaldırın. Çorbayı yerken ısıtmayacağınız için her yere yanınızda götürebiliyorsunuz.
***
1 ay boyunca uyguladığım örnek liste de şöyle:
SABAH
1 dilim tam ekmek (bütün marketlerde satılıyor)
Light beyaz peynir (ölçüyü herkes biliyor zaten!)
5 adet light zeytin
1 adet haşlanmış yumurta
ÖĞLEN
1 tabak yoğurt çorbası
1 dilim tam ekmek
AKŞAM
1 tabak yoğurt çorbası
1 tatlı kaşığı sıvı yağla pişmiş herhangi bir sebze ya da ızgara et
Yağsız salata
Bu süre zarfında, haftanın 4 günü spor yaptım. Spora halen devam ediyorum.
Diyet yaptığım sürece gözümün önünden hiç kebaplar, tatlılar, mantı geçmedi mi diye soracak olursanız, valla geçişler hiç durmadı. Bu anlarda diyet benim için de eziyete dönüştü. Ama bunları yemek aklıma geldikçe ne yaptım diye soruyorsanız eğer, hiçbir şey yapmadım. Sadece ağzımın suları aktı o kadar...
BUGÜN NE YAPMAYALIM
Boş zamanımızın çoğunu televizyon seyretmekle geçirmeyelim.
Güzin Abla, şu huylardan nasıl kurtulurum
Sevgili Güzin Abla,
Dün otuz dokuz yaşıma girdim. Kırkıma bir yıl kala hayatımda kendime çok öğretmeye çalışıp da, öğretemediğim şeylerle ilgili olarak sizden yardım istemeye karar verdim.
O kadar dağınığım ki; evime girdiğimin daha beşinci dakikasında evi darmadağın bir hale getiriyorum, hatta işyerimde çalışırken çaycı arkadaş, getirdiği çayı masada koyacak yer bulamıyor. Bu konuda ne yapabilirim?
***
Çeşitli takıntılarımdan ne yaparsam yapayım kurtulamıyorum. Kıyafetlerimin, mutlaka bir renk uyumu içinde olmasına dikkat ederim. Mesela, üzerime giydiğim bir tişörtün, herhangi bir yerinde kırmızı bir renk varsa, mutlaka
jeanimde ya da ayakkabımda da bu rengin olması gerekir. Bu uyumu yakalamak için, gardırop karşısında çileli saatler geçiriyorum.
Kendimin ve arkadaşlarımın en önce olumsuz ve eleştiriye açık yönlerini görüyorum. Hani şu bardağın yarısı dolu mu, yoksa boş mu meselesi. Bu sebeple arkadaşlarım arasında korkulan birisiyim. Kız kardeşim bile yeğenlerimi, ‘Bak seni dayının evine yollarım’ diye korkutuyor. Aslında haksız da değiller. Mesela işyerinde kilo alıp, basenleri genişleyen bir bayan arkadaşıma ‘Basenlerin çok büyümüş, artık arazi vergisine tabi. Vergini ödedin mi’ deyiveriyorum. İnsanlarla ve hayatla daha olumlu ilişkiler kurabilmem için ne yapmam gerekir? Ya da Türkstar yarışmasında sahneye çıkan bir yarışmacının en önce hatalarını görüyorum. Sonra da adım geçimsize çıkıyor. İnsanlarla ve hayatla daha olumlu ilişkiler kurabilmem için ne yapmam gerekir?
Aklımda bilimum gereksiz ayrıntılar kalıyor. Mesela bir arkadaşımın ilk kez karşılaştığımdaki kıyafetini aradan yıllar geçse de unutmam. 20 yıl sonra bile onun giydiklerini, ona eksiksiz olarak anlatabilirim. Zaman zaman detaylarla bu kadar uğraşmaktan, bütünü kaçırdığımı düşünüyorum.
Sevgili Güzin Abla, ben çok uğraşmama rağmen sevmediğim huylarımı değiştirmekte başarılı olamadım. Bunları değiştirmem için ne yapmam gerektiğini bana söylerseniz, çok sevinirim.