Paylaş
Marilyn Monroe odası
Hiç şüphesiz Capri’nin en ünlü otellerinin başında Capri Palace Jumeirah geliyor. Adanın Solaro Dağı eteklerinde yer alan otel, geniş bir Napoli körfezi manzarasına sahip.
1960’ta bir aile işletmesi olarak hayata geçen, 2001’de ise büyük bir renovasyon geçiren işletme dünya jet-set’inin favori konaklama seçenekleri arasında. Süit odalarının farklı temalarda tasarlandığı otelde Marilyn Monroe isimli odada kaldım. Otelin Michelin yıldızlı L’Olivo restoranının menüsünü deneyimledim.
Kahvaltı eşliğindeki piyano dinletisi, beyaz rengin hakimiyeti ve aynı renkteki ekip üniformaları, elegan bir otelde konakladığımızın emareleriydi.
Oteldeki sade şıklığı gözlemlerken aklımdan geçense lüksün aslında göz yormayan ince detaylar, sadelik ve sessizlik üzerine olduğuydu.
Her şeyin bu kadar göze sokulduğu, abartının lüks sanıldığı bir dünyada bu otelin sofistikeliği ve düşünülmüş şıklıkları açıkçası çok iyi geldi.
Adanın öne çıkan restoranları
Restoran önerilerime gelecek olursak; Capri Palace Jumeirah’ın terasındaki Zuma, manzarası ve yemeklerinin lezzetiyle deneyimlediğim en iyi Zuma’lardan biri oldu diyebilirim.
Keza otelin beach club olarak misafirlerini ağırladığı Il Riccio da bir o kadar iddialı. Özellikle mavi ahşap dolaplarla kaplı tatlı odasını deneyimlemenizi öneririm.
Romantik bir akşam yemeği içinse limon ağaçlarıyla dolu restoran La Zagara tavsiyem.
Bir diğer beach club önerim de La Fontelina. 70’lerden bir film karesini anımsatan mekân, Capri’nin bozulmamış nostaljik sahil kültürünün adeta bir kanıtı.
Ünlülerin uğrak noktası olan mekâna Marina Picola iskelesinden kalkan tekne servisiyle önceden rezervasyonla erişebilirsiniz.
Adadaki en büyük aktivite, yarım günlük özel tekne gezileri. Şampanya servisinin dahi olduğu turlarda Sophie Lauren’in evini fotoğraflayabilir, doğal mağaralarda denize girebilir ve ada etrafında tur atabilirsiniz.
Tek tip tabela
Capri’nin geneline baktığınızda sokaklarından mağazalarına sade bir şıklığı görebiliyorsunuz. Bir balıkçı kasabası olmanın verdiği bu mütevazılık, kesinlikle salaşlık seviyesine inmiyor.
Hemen yanı başındaki moda ve gastronomi dünyasının dev markaları dahi bu mütevazılığın içine kendini adapte etmiş.
Sokaklardaki tek tip tabelalar ve tenteleri tüm markalar uygulamış.
Dijital tabela veya dondurma markalarının şemsiyelerini görmeniz imkânsız.
Sadece global markalar değil, yerel sanatı ve işçiliği ön plana çıkaran seramik ve moda atölyeleriyle de çok doğru bir denge yaratılmış Capri’de.
Onlar da tezgâhta olmanın ötesine geçip şık atölyeler açmışlar.
Kısacası; Türkiye’nin dünyada eşi benzeri olmayan sahil beldelerinde yapılması gereken ne varsa, Capri hepsini başarmış...
Paylaş