Türk kadınları çok iyi giyiniyor

İSTANBUL MODA BAŞKENTİ

Moda markası GANT kuruluşunun 75. yılı şerefine markanın 50 yıl önceki ürünlerinin replika tasarımlarını hayata geçirmiş.
Ben de bu kıyafetlerin sunulduğu Soho’daki pop-up mağazadaki etkinliğe katıldım.
Aynı döneme ait klasik otomobillerin kapıda beklediği etkinlikte markanın 20 yıldır tasarımlarını emanet ettiği ünlü kreatif direktör Christopher Bastin’le buluştum.
Orijinal eski tasarımların yenileriyle bir arada sunulduğu mağaza, geçmişin modasının günümüzde nasıl kabul görebileceğinin kanıtı gibiydi.
Çizgili sweatshirt’ler, deri beyzbol ceketleri ve daha nice nostaljik tasarım...
Bastin ile sohbetimizde öğrendim ki kendisi Türkiye’ye ilk ziyaretini 25 yıl önce yine aynı marka için iş amaçlı yapmış.
Türk tekstilinin, pamuğunun, keteninin kalitesine ve ülkemizin üretim gücüne övgüler yağdıran Bastin “İstanbul dünyadaki moda ve tekstil başkentlerinden biri. Hayatımda en çok Paris, New York ve İstanbul’u özlüyorum” dedi.

TÜRK KADINLARI HEM GÜZEL HEM ŞIK

Christopher Bastin sözlerini şöyle sürdürdü: “Herkes İstanbul trafiğinden şikâyet eder ama ben trafiğin gürültüsünü, kalabalıkları şehrin bir parçası olarak gördüm ve gerçekten hoşuma gitti. Şehrin dinamik yapısı, birçok şeyin aynı anda yaşanıyor olması çok hoş. Bir restorana tek başınıza gidiyorsunuz ama 5 dakika sonra mekân sahibi arkadaşça yanınıza geliyor ve masanıza oturuyor. Yalnız kalmıyorsunuz. Bir yemek aşığı olarak gastronomik bir zenginliğin ve böylesine bir samimiyetle buluşması çok hoşuma gidiyor.”
Bastin, moda dünyasıyla ilgili de “Özellikle Türk kadınlarını çok şık buluyorum. Hayatın hakkını vermeyi ve anı yaşamayı, kendini kıyafetlerle ifade etmeyi seviyor. Benim geldiğim İsveç kültüründe en zengin kişiler bile kıyafetleriyle bu varlıklarını belli etmezken, Türkiye’de dah az zengin olan kesim bile moda zevkini göstermeyi, her daim şık ve gösterişli olmayı seviyor. Türkler nasıl şık olunacağını gayet iyi biliyor” diye konuştu.

Rekabetin kokusu

Londra’dan İstanbul’a döndüğümde havalimanında hoş bir sürprizle karşılaştım.
Faladdin’in kurucusu ve tasarımcı Sertaç Taşdelen’in kendi adını taşıyan parfüm markasına denk geldim. Sertaç gerçekten yeni fikirleri hayata geçirmeye çalışan, öz sermayesiyle girişimler kuran, dünyanın neresinde bir etkinliğe katılsam karşıma çıkan trend avcısı bir iş insanı.
Reklam modelliğini de yaptığı parfümün standına havalimanında denk gelince ülkemizden ne kadar az parfüm ve hatta erkeğe yönelik bir ürün çıktığını düşünerek gurur duydum açıkçası.
Taşdelen’in kendi tasarladığı kokuları deneyimledim. Hem şişe tasarımları hem de koku notaları gayet başarılı.
Hemen arkadaki parfüm standında ise ünlü süper model Jon Kortajarena’nın marka yüzü olduğu ünlü bir parfüm markasını denedim. Şu an Türkiye ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde satılan, Suudi Arabistan, Rusya ve Sırbistan’da da satışa çıkacak Taşdelen tasarımı parfüm bana daha çok hitap etti. Zaten konu aslında ilk etapta ne kadar iyi ya da kötü olduğun değil. Bu dev markalarla aynı ortamlarda rekabet edebilmeye başlayabilmek. Bu cesareti, fikri ve girişimi gösterebilmek.
Bu yüzden tebrikler Sertaç...