Tasarımın başkentine yolculuk

DÜNYANIN EN İYİLERİ BİR ARADA
18-23 Nisan tarihleri arasında gerçekleşen, 2 bin 300 yüz farklı tasarım markasının buluştuğu Milano Tasarım Haftası sadece mobilya ve aksesuvar tasarımcılarının için değil moda dünyasının dev markalarının da gövde gösterisi yaptığı bir hafta oldu. Ünlü İtalyan mimar Gaetano Pesce’nin Bottega Veneta için tasarladığı 400 renkli sandalye ve podyum renkleri ve sloganlarıyla “toplumsal çeşitliliği” simgeleyerek tasarım haftasının en çok konuşulan enstalasyonlarından oldu.

Keza ünlü tasarımcı Philippe Starck’ın Fransa kralı 13. Louis’in saraydaki sandalyelerinden esinlendiği ve moda devi Dior için çizdiği sandalyeler da bir o kadar ses getirdi.
Etro ise İtalyan’nın tasarım dahisi olarak adlandırılan Marco De Vincenzo’u ilk kez ev tasarım ürünleri çizmeye ikna ederek ürettiği sıra dışı battaniyeler ve mobilyalarını sergiledi.

Bunun yanında ise tasarım haftası şerefine Armani, ilk tasarım atölyesi olan ve halen kullanılan Palazzo Orsini sarayını tarihinde ilk kez halka açtı. Yeni koleksiyon mobilyalar ve markanın tarihindeki ilk bahçe mobilyalarının tehşirlerinin yanında binanın gizli bahçesi ve tarihi koridorları da tasarım tutkunlarına kısa süreli de olsa açılmış oldu.

ÜNLÜ MİMARLAR TÜRKİYE’DE
Tasarım demişken... Türk mobilya markası Lazzoni’nin ABD’den İstanbul’a davet ettiği ünlü iç mimarlarla markayla aynı ismi taşıyan Haliç’teki otellerinde bir araya geldim. Karadenizli bir aile şirketi olan Lazzoni bugün ABD’de 10, yurt dışında ise toplam 18 mağazayla hizmet veren global bir marka olmuş.

New York’ta Zaha Hadid’in rezidans projesinin örnek dairesi bile Lazzoni mobilyaları ile döşenmiş. Tüm bu global yapının içinde markanın adeta ABD’deki birer elçisi gibi gönülden çalışan ve tasarladıkları ünlü evlerin sahiplerine Türk mobilyaları tavsiye eden Amerikalı mimar ve tasarımcılarla bir araya geldim.
Markanın başındaki genç iş insanı Efe Kababulut, New York ve Los Angeles’ta yaşayan mimarları İstanbul’a davet ederek şehrin mimari kültürünü ve Türk mobilya dünyasını yakından tanımalarını istemiş. Mimarlarla sohbetimde çoğunun Türkiye’ye ilk kez geldiğini duydum.
Hepsi hem markanın fabrikasını gezerek, hem de şehrin tarihi mekanlarını ziyaret ederek ülkemizin tasarım kültüründen oldukça etkilenmişler.
Yazın ünlü müşterilerine sadece Türk mobilyası değil Türkiye’ye tatile gelmelerini de önereceklermiş.
Her zaman dediğim gibi nitelikli turistin ülkemize gelerek yarattığı çarpan etkisi her zaman en kıymetlisi.

DEV HEYKELLER
VE MANTARLAR
Milano’da çağdaş tasarımlara dair bir diğer ilgi çekici mekân ise Prada Vakfı. İletişim ve marka danışmanı Arzu Demirer’in önerisiyle vakfı rehber eşliğinde ziyaret ettim. Avrupa’nın en büyük özel koleksiyon çağdaş sanat müzesi olan vakıf 1993 yılında açılan 13 bin metrekarelik bir müze olarak inşa edilmiş.

Müzenin kanımca en görkemli eseri ise 13 metre yüksekliği ile tarihteki orijinal The Colossus of Constantine eserine sadık kalınarak tasarlanmış olan ve aynı ismi taşıyan dev heykel.
Salvatore Settis küratörlüğünde tasarlanan eserin antik Yunan’dan kalma orijinal parçaları da aynı alanda sergilenmekte.
Müzedeki en iddialı sergilerinden bir diğeri de Alice Harikalar Diyarında’yı anımsatacak bir alan.
Sanatçı Carsten Höller’e ait olan “Başaşşağı Mantarlar Odası” çalışması en çok fotoğrafı çekilen olan eser.
Milano’ya uğradığınızda tasarım meraklısıysanız bu kalıcı sergi alanlarını kesinlikle görmelisiniz.