Paylaş
Sarayların şefi
18 yaşında İtalya’nın Modena kentinde gastronomi eğitimi alarak mezuniyet sonrası İngiltere’ye taşınan İtalyan asıllı şef Lorenzo Salami ile Londra’da bir araya geldik.
Daha önce Fransa’daki Versay Sarayı’nda da çalışmış olan Salami ile Buckingham Sarayı’ndaki şeflik deneyimine dair sohbet ettik.
Önce Kraliçe Elizabeth’in mutfağı için teklif aldığını, ancak bu teklifi Kraliçe’nin yoğun seyahatlerine eşlik etme zorunluluğu sebebiyle geri çevirdiğini söyleyen Salami, daha sonra Prens Charles ve Camilla’nın Clarence House olarak adlandırılan malikanelerinde çalışmak için aldığı teklifle Kraliyet Ailesi’ne hizmet etmeye başlamış.
Ailenin evdeki çalışanlara oldukça sıcak davrandığını söyleyen Lorenzo Salami, çiftin özellikle geyik eti ve türevlerine düşkün olduğunu belirtti.
Baklava önerisi
Dünyanın en ünlü şeflerinden Gordon Ramsay ile de çalışmış olan Lorenzo Salami, şimdi kendi yemek şirketini işleterek Avrupa jet-setinin evlerindeki özel davetlerde şeflik yapıyor.
Temmuz sonuna kadar her hafta sonunun şimdiden dolu olduğunu anlatan şef, tek günlük etkinlikler için bile denizaşırı ülkelerden teklif alıyormuş:
“Bir geceliğine dahi New York’a gidip ev partilerinde yemek yaptığım oluyor. Pandeminin yavaşlamasına rağmen evde özel yemek trendi dünyada devam ediyor ve tahminim uzun süre de edecek.Müşterilerime menü önerirken hepsine muhakkak baklavayı da teklif ediyorum.Modern bir tarifle yeniden yorumladığım Türk baklavası tek kelimeyle harika bir lezzet.Ana yemeklerden ise kuzu etiyle yapılan lezzetler favorim. Bir İtalyan olarak Türk mutfağının farklı lezzetlerini keşfetmek heyecan verici.”
Yalıda bir İtalyan
Londra ve İtalya demişken... İstanbul’un en yeni İtalyan restoranı Scalini, Sarıyer’deki tarihi Kocataş Yalısı’nın içindeki Six Senses Otel’de açıldı.
Londra kökenli marka, dünyanın sayılı İtalyan restoranları arasında gösteriliyor.
1988 yılında Londra’nın ilk İtalyan restoranlarından biri olarak servis vermeye başlayan Scalini, meşhur şefleri Luigi Ferraro’nun yıllardır süregelen geleneksel tariflerini İstanbul’a taşımış.
Risotto ile servis edilen fırınlanmış dana Ossobuco ve ılık çikolata soslu profiterol gibi hem klasik ama hem de halen iddialı tarifler menüde mevcut.
Mekan kalabalık İtalyan ailelerin samimi sofra hissiyatını sunarken şıklığından da taviz vermemiş.
Yalıya uyumlu tarihi dokusunun yanında gece mavisi tonundaki mobilyalarıyla da çarpıcı bir ambiyans sunmuş. Sadece akşam yemeği servisi sunan mekan için özellikle hafta sonları rezervasyon önerim.
Anadolu’daki Toskana
Londra’dan İstanbul’a son gelişimde keşfettiğim bir diğer İtalyan restoranı ise La Mia Luce oldu.
Suadiye’de yer alan mekan, kendini bulunduğu caddeden soyutlamış.
Gizli bahçesi ve dekoruyla Anadolu yakasındaki yerel bir restorandan çok kendinizi Toskana’da hissettiğiniz bir mekan olmuş.
Türkçede “Işığım” anlamına gelen La Mia Luce’yi İtalya mutfağı müdavimi olan ve bölgeyi gastronomik olarak yıllardır deneyimleyen Kutlay ve Berrin Şimşek çifti kurmuş.
İstanbul’daki İtalyan Konsolosluğu tarafından “Ospitalite Italiano” ödülü verilen restoranda el yapımı taze makarnaları denemenizi tavsiye ederim.
Paylaş