Paylaş
Bir devrin sonu
Bu yaz İngiltere tahtındaki 70. yılını kutlayan Kraliçe Elizabeth geçtiğimiz perşembe günü İskoçya’da Balmoral Şatosu’nda hayata veda etti. Hem İngiltere’de hem de Birleşik Krallık yönetimindeki 14 ülkede bayraklar yarıya indi. Vefattan birkaç saat sonra Kral Charles’ın tam unvanı 3. Charles olarak açıklanırken benim de aralarında bulunduğum turistler ve İngiliz halk Buckingham Sarayı’nın önünde yoğun yağmura rağmen toplanmaya başlamıştı bile.
Kraliçe’nin sarayda değil bugün Londra’daki Hakkasan isimli restoranın olduğu binadaki büyükannesine ait evde doğması, sadece sarayda eğitim görerek hukuk eğitimini tamamlaması, kendi yaşıtlarıyla vakit geçirebilmesi için ayrı bir kız okulunun saray içinde kurulmuş olması, kendine ait balinalarının bulunması, pasaportsuz yurtdışında seyahat edebilme hakkı, ehliyetsiz otomobil kullanabilmesi, hayatında halkın arasına tebdil-i kıyafet katıldığı tek etkinliğin 2. Dünya savaşının bitiş kutlamalarının olması ve bunu yaşamının en eğlenceli gecesi olarak tanımlaması kraliçenin hayatındaki ilginç anekdotlardan bazıları.
Ama tüm bu görkemli hayatı yanında esas merak edilen ise kraliçeyi 96. yaşına hangi alışkanlıkların getirdiği.
Nişasta diyeti
Vefatının son gününe kadar görevlerini yerine getiren kraliçe, hayata gözlerini yummadan iki gün önce yeni İngiltere Başbakanı Liz Truss’ı kabul ederek göreve atama protokolünü dahi tamamlamıştı.
96 yaşına kadar bu kadar aktif yaşamayı sağlayan kraliçenin sıkı sıkıya bağlı olduğu günlük ritüelleri kanımca Prens Phillipe’in vefatından sonra onu ayakta tutan en büyük şeydi.
Buckingham Sarayı’nın şeflerinden Darren McGrady’nin açıklamalarına göre Kraliçe Elizabeth günde dört öğün yemek yiyor ama ufak porsiyonlar halinde besleniyormuş.
Nişasta diyeti yapan kraliçenin sofrasında makarna, patates ve pirinç asla olmazmış. Oldukça sağlıklı bir gıda olmasına rağmen sarayın mutfağına kokusundan dolayı sarımsak alınması da yasakmış. Ama bir o kadar da bir diğer sağlık kaynağı limon düşkünüymüş.
Balık ve taze sebzeler favorisiymiş. Kendini en fazla hamburgerle şımartan kraliçe hamburgeri tek bir dilim ekmekle yer ve reçel sürermiş. Saraydaki tüm menüleri Fransızca hazırlatan kraliçe bu dilde okunan yemeklerin konuklar için daha fazla iştah açıcı olduğuna inanırmış.
Atları ve köpekleri
Kraliçeyi geçmişte “çikolata bağımlısı” olarak tanımlayan şef Grady, kraliçenin favori tatlısının “Chocolate Perfection Pie” olduğunu açıkladı. Geleneksel çikolatalardan ise sadece antioksidan değeri yüksek olan bitter çikolatayı tüketirmiş. Grady, çikolata düşkünü olmasına rağmen kraliçenin tatlıdan sadece ince bir dilim yediğini belirtti. Majesteleri sabahları ise Twinings marka çay içermiş. Early Grey favorisiymiş. Kraliçenin çikolatalı tatlıdan sonra hayattan zevk aldığı 3 şeyin ise ailesinden sonra psikolojik olarak kraliçeyi hayata bağlayan en önemli alışkanlıklar olduğu biliniyor. Bunlar şarap tabanlı olan baharatlarla yapılan Dubonnet isimli favori kokteyli, 95 yaşına kadar bindiği o çok kıymetli atları ve Corgi cinsi köpekleriymiş.
Elizabeth’in 18 yaşından beri 30’dan fazla Corgi cinsi köpek beslediğini bildiğim için kraliçenin bu tutkusuna açıkçası şaşırmadım.
Keza Corgi cinsi köpekler dünyada kraliçenin gençliğinde çok sevdiği iki farklı köpeğin melezlenmesiyle ortaya çıkan bir cins olma özelliği de taşıyor.
Kraliçenin bir diğer sağlık sırrı olarak ise kendisinin Londra’da fazla kalmayarak zamanını daha çok oksijeni yüksek Windsor bölgesindeki şatosunda geçirmesi, sadece meşhur İngiliz çilek ve böğürtlenlerinin değil bal, peynir, süt gibi ürünlerin de kraliçenin sofrasına yine hep buradaki çiftlikten gelmesi gösteriliyor.
Paylaş