Hollywood’da pide kuyruğu
Oscar törenleri sonrasında etkinliğin kutlama yemeğinin 29 yıldır şefliğini yapan Wolfgang Puck ile Los Angeles’ta bir araya geldim. İşte bu yıl da etkinlikte Karadeniz pidesi ikram eden ünlü şefle sohbetimizden anekdotlar...
Yıldızlar pideyi sevdi
Oscar törenlerinin şefi Wolfgang Puck ile Los Angeles’ın meşhur Rodeo Drive bölgesindeki restoranı Spago’da buluştuk.
Puck, geçtiğimiz yıl Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın girişimiyle Karadeniz pidesini ilk kez Oscar sonrasındaki Governors Ball yemeğinde davetlilere sunmuş ve Hollywood yıldızlarıyla meşhur pidemizi buluşturmuştu. Hatta ikram tezgahının önündeki menüde Türkçe “pide” ibaresine dahi yer vermişti.
Ünlü şef, bu yıl da ikram ettiği Karadeniz pidesinin Oscar törenleri sonrasındaki yemekte büyük ilgi gördüğünü ve pide standının önünde kuyruk oluştuğunu söyledi:
Wolfgang Puck
“Ünlü isimlerin pideye olan ilgisi her geçen yıl büyüyor.
Bu yıl hem kıymalı ve peynirli hem de sebzeli vejetaryen pideler yaptık. Muazzam bir ilgi gördü. Misafirler beğenisini bana bizzat dile getirdi.
Hollywood dünyası Karadeniz pidesini geçen sene bu etkinlikle yakından tanıdı. Şimdi ise daha da çok seviyor.”
Bu yaz tatilini yine Türkiye’de geçireceğini belirten ve Türk Hava Yolları’na övgüler yağdıran Wolfgang Puck, “Türk lezzetlerini, özellikle kalkan balığınızı çok özledim. Her yaz gittiğim Türkiye’ye varmadan dahi ülkenizin misafirperverliğini Türk Hava Yolları ile bizzat yaşıyorum. Tüm dostlarıma özellikle deprem sonrası destek için yaz tatillerini Türkiye’de geçirmelerini öneriyorum” dedi.
Rocky bir Türk’ü seçti
Los Angeles ve gastronomi demişken...
Şehirde dolaşırken aldığım bir telefondan, ünlü aktör Sylvester Stallone’nin kızlarıyla beraber çıkardığı kahve markası Tiger Eye’ın ambalaj ve kurumsal kimlik tasarımlarını, dünyanın en prestijli mimarlık okullarından New York Pratt Institute mezunu bir Türk olan Hazal Akgün isimli genç bir ismin yaptığını öğrendim. Hnycomb Studio şirketinin kurucusu Akgün ile telefonda konuştuk. ABD’de birçok farklı gastronomi markasının tasarımlarını yaptığını belirten mimar, şunları söyledi:
“Önceki sektör referanslarımız yolumuzu Slyvester Stallone ve kızları ile birleştirdi. Ailece giriştikleri kahve projesinin tüm kreatif çalışmalarını bize teslim ettiler. Tüm aile çalışılması keyifli ve Türkiye’yi seven insanlar. Stallone genç jenerasyonun beklentilerini halen doğru yorumlayabilen bir isim. Aktörün ‘Rocky’ filmindeki ‘Eye of The Tiger’ müziğinden yola çıkarak önce ürünün ismini ardından ise kurumsal renkleri belirledik. Tüm projeyi ekibimizdeki 8 genç Türk kadınıyla gerçekleştirdik.
Türk gençlerinin tasarım zevki ve araştırma yetenekleri ülkemizden daha birçok uluslararası tasarımcının çıkacağının garantisi.”
Hazal Akgün
Ünlülerin terminali
Los Angeles Havalimanı’na her gidişimde uçak kapısına varış ve havalimanından çıkışların ne kadar basit şartlarda olduğunu düşünür,
Hollywood ünlülerinin VIP hizmet almadan terminalde nasıl dolaşabildiğini anlamaya çalışırdım.
Meğer LAX Havalimanı’nın ana terminalinin dışında PS isimli özel işletilen mini bir terminal binası varmış.
LA’deki bir dostum, beni şirketin CEO’su Amina Belouizdad Porter ile tanıştırdı ve servisleri deneyimledim. Ana terminal binasına girmeden direkt bu binaya gidiyorsunuz. Arabanız, valizleriniz ve pasaportunuz kapıda alınıyor. Hiçbir kontuar işlemi yapmadan direkt ikramların olduğu lounge alanına veya pisti gören süit odalara geçiyorsunuz.
Havalimanına kıyasla apayrı bir dünya diyebileceğim binada masaj, duş ve evcil hayvan bakım alanları dahi mevcut.
Pasaport ve güvenlik kontrolü ise otel lobisini anımsatan bir alanda yapılıyor.
Esas kolaylık; uçak saatinize 15 dakika kala son model araçlarla alınıp havalimanı pistinde ilerleyerek uçağınızın altına kadar yaklaşmanız. Sonrasındaysa asansörle uçak kapısına çıkarılıyorsunuz.
Hollywood yıldızları gibi ağırlanmanın bedeli kişi başı 995 dolardan başlıyormuş.
Yakında Dallas ve Atlanta havalimanlarında da açılacakmış.
Bu arada bu hizmetlerden sadece Hollywood yıldızları değil bazı Türk zenginleri de faydalanmış. Ne de olsa lüks hizmetleri keşfetmekte üstümüze yok. Öyle değil mi?
