EMİNA’DAN BELGRAD ROTASI

SOSYAL KULÜP

Emina Jahovic ile Four Seasons Bosphorus Otel’in kahvaltısında buluştuk.

Emina’yı enerjik, kozmetik markası Yaemina’nın gündeminden dolayı yoğun, ajandasındaki müzik çalışmaları sebebiyle de motive ve heyecanlı gördüm. Kahvaltımızda Belgrad ziyaretim öncesi şehre dair nokta atışı tavsiyeler aldım.

Otel rezervasyonumu sanatçının önerisiyle 1927’de inşa edilmiş tarihi bir binada olan Pavillion Social Club Otel’e yaptırdım.

Bir sosyal kulüp mantığında kurulan otel, prodüktör, ressam, ses sanatçısı ve gazetecilerin gün içinde buluştukları bir nokta.

Giriş katındaki restoran alanı ve çağdaş sanat eserleriyle donatılmış bar bölümü otelin dikkat çeken noktaları.

Eskiden İran Büyükelçiliği olan nostaljik bina, aslına sadık kalınarak renöve edilmiş.

Bana kendimi Londra’da hissettiren teraslı suite’leri, salonda küveti olan tasarım odaları ve çatı katındaki yüksek tavanlı konaklama seçenekleriyle şehrin karakteristiğini yansıtan otel keşfedilmeye değer.

NOSTALJİK LEZZETLER

Belgrad’daki lezzet dolu ziyaretim ise şehrin en eski restoranlarından Writers Club’a oldu. 1946’ta Sırp Yazarlar Birliği’nin merkezi olarak kurulan mekan zaman içinde dışarından da misafirler kabul ederek dünya jet-setinden önemli isimleri ağırlamış.

Sophia Loren, Elizabeth Taylor gibi sinema dünyasından müdavimleri bulunan mekanda ünlü edebiyatçı Ivo Andric, Nobel Ödülü sonrası ilk konuşmasını bu mekanda düzenlenen yemekte yapmış.

Tarihi binanın alt katında yer alan orijinal restoran alanı aslına sadık kalınarak korunmuş.

Yaz ayları için ise binanın bahçe bölümüne 6 metre yükseklikte kuş kafesi modelinde bir alan inşa edilmiş.

İçinde nostaljik bir piyanonun, antika bir konsolun ve taze çiçeklerin olduğu alan kendinizi yerel ve tarihi bir restoranda hissettirecek nitelikte.

Restoranın sahibi Marina Niciforovic ise aynı zamanda bir çağdaş heykel sanatçısı.

Niciforovic’in eserlerini mekanın girişinde ve bahçesinde görebilirsiniz.

EĞLENCE MABEDİ

Emina Jahovic’in yaptığı jestlerden bir diğeri ise kreatif direktör Ljubomir Dorontic ile beni tanıştırmak oldu. Dorontic kendi tişört markası Bro3’ün ürünlerini tasarlayan, şehirdeki birçok moda ve sanat etkinliğini düzenlemiş, Belgrad’ın en bağlantıları olan isimlerinden biri. Şehri avucunun içi gibi bilen Ljubomir Dorontic ile Masion Boho isimli restoranda buluştuk.

Saat 22.00’den sonra gece kulübüne dönüşen restoran için tek kelimeyle Belgrad’ın en iddialı eğlence mekanı denebilir.

İki katlı restoran çağdaş tasarımı, canlı perküsyon, saksafon performansları, garsonların dudaklarından düşmeyen düdüklerle sürekli dinamik ve eğlenceli.

Pandemi vakalarının azaldığı, çoğu kişinin caddelerde maskesiz dolaştığı Belgrad’daki rahatlığı mekandaki samimiyet ve kalabalıktan da anlayabiliyorsunuz.

Birçok ünlü süper model ile tanıştığım mekan için rezervasyon ise kesinlikle şart.

TESLA’YA ZİYARET

Belgrad ziyaretimin kanımca en heyecan verici tarafı ise ünlü bilim insanı Nikola Tesla’nın müzesini ziyaret etmek oldu. Cep telefonu, radar, radyo, uzaktan kumanda gibi birçok cihazın temel çalışma prensiplerinin mucidi olan Nikola Tesla’nın müzesi adeta zamanda yolculuk gibiydi. 

Tesla’nın çanta, kıyafet ve not defteri gibi kişisel eşyalarının yanında icatlarına dair yüzlerce orijinal belge ve cihazın yer aldığı müze aynı zamanda Tesla’nın küllerini muhafaza eden bir semavere de ev sahipliği yapıyor.

Müzenin giriş katında bilim insanının hayatını anlatan 15 dakikalık belgeseli izlemenizi tavsiye ediyorum. Dünyayı, doğayı ve insanlığı farklı bir bakış açısıyla değerlendirmemiz için harika bir kaynak.