Paylaş
Almanı, Çinlisi, Türkü para basıyor işe yaramaz, tipi bozuk bu oyuncakla; işin mağduru, mucidi Catherine Hettinger evinde oturmuş, olanı biteni hayıflanarak izliyor. Kadıncağız 1993 senesinde icat etmiş oyuncağı, sekiz yıl boyunca da patenti elinde tutmuş. Bir zaman gelmiş ki, dört yüz dolar para yatıramamış patent ofisine, zaten bir işe de yaramamış o güne kadar, salmış patenti ortalığa. Şimdi açlık sınırının Amerikancasını yaşayan bir garip kadın olarak, evini istila eden gazetecilerin sorularını cevaplıyor.
*
Mucitle para arasında her zaman doğru orantı yok tabi. Hatta, ters bir orantı var. Kafası çalışan başka, parayı kazanan başka, hem de her dilde, her ülkede.
*
Alternatif akım, telsiz, dünyanın en güçlü vericisi, uzaktan kumanda gibi çağının ötesinde icatları olan Nikola Tesla, hayatının son günlerinde borçlarından kaçmak için sürekli otel değiştirirmiş misal.
FM radyoyu icat eden Edwin Armstrong, icadı elinden alındığı için kendi hayatını sonlandırmış.
2002 yılında Amerikan Temsilciler Meclisi tarafından telefonun gerçek mucidi sayılan Antonio Meucci, Alexander Graham Bell’den beş yıl önce telefonu icat etmiş ama işin ticari yönünde çok zayıf kaldığı için, patentini Bell’e kaptırmış. Açlık ve sefalet içinde ölmüş adamcağız.
Matbaayı bulan Gutenberg, bildiğimiz anlamda araba lastiğini icat eden Charles Goodyear ve bir çok mucit sefalet ve bilinmezlik içinde ölmüşler.
Stres çarkını bırak; matbaa, lastik, telefon, radyo gibi dünyayı değiştiren icatların peşinden koşulamamış. Anlayacağınız, ürünü başkası, parayı bir başkası bulmuş hep.
*
Örneğin, bir zamanlar dans eden çiçek furyası vardı. Yapma ve dandik bir çiçek, yanında müzik çalınca kıpraşıyordu. Stres çarkı kadar anlamsızdı.
Doksanlı yılların sonunda, bu yeni meşhur çarkın amcası stres bileziği vardı. Bunu bilirsiniz. Televizyonda, gazetede, her dükkanda, yerli yersiz türlü ortamda satılmaktaydı. Gazeteler bu mesnetsiz aleti büyük tanıtımlarla ve otuz kupona dağıtıyorlardı. Bilezik kapanın elinde kalıyordu. İki ucu toplu, parlak metalden bir basit nesneydi. Aynen küçük kuzeni stres çarkı gibi, büyük amca da stresi yok ettiği iddiasındaydı. Yarattığı manyetik etki, kullanıcılarını mutlu etti mi bilemem ama satıcılarını çok mutlu etmiş, streslerini gerçekten azaltmıştı.
Vücuda negatif iyonları şey ederken, aynı zamanda denge ve güç sağlayan denge bileklikleri de bir dönem herkesin kolundaydı. Robert de Niro, Shaquille O’Neal, David Beckham, Ronaldo, yeni yengemiz Lindsay Lohan, Leonardo Di Caprio falan koluna takıp ortalıkta fink atınca, dünya çapında bir pazarlamayla karşı karşıya olduğunu anlayamayan zavallı insan ırkı, ‘aman iyonlar bizi elden ayaktan düşürmesin’ diye sokaklara fırlamış, neredeyse dükkanları yağmalıyorlardı.
Şeker domatesin biraz sivrisine benzeyen, birbirine değince ‘cızz!’ diye ses çıkaran stres mıknatısları da bir yaz aşkı gibi hayatımıza girip çıkmıştı. Tabi yaz bitince, yaz aşkımız yazlıkta kalmış, bir daha aramamıştık.
*
Bakalım yakın gelecekte; üzerimizdeki pozitif iyonları alacak, negatif iyonları bünyeye salacak, stres seviyemizi düzenleyecek, dengemizi sağlayacak, vücut enerjimizi yenileyecek yepisyeni ürün ne olacak?
Bakın, ben şimdiden denge küpesi patentini aldım. Bir sağa, bir sola takılıyor; her biri 450gr ağırlığında. Biraz kulakları aşağı çekerek kulak memesini uzatıyor ama stres namına bir şey kalmıyor bünyede. Özellikle çıkarınca büyük rahatlama yaratıyor.
Başvuru aşamasında olan stres kemeri de sırada. Aslında insanın içine girebildiği büyük bir rulman gibi değerlendirebilirsiniz. Dönerken ‘vızz!’ diye ses çıkartıyor ve ışıkları yanıyor. Şimdilik negatif iyon vermiyor, on altı kilogram ağırlığı da çok büyük sıkıntı ama sanayideki üretim partnerim Sadık Abi üzerinde çalışıyor. Bilgilerinize sunarım.
Çok yakında raflarda görürseniz şaşırmayın.
*
Bana Twitter, Facebook ve Instagram’dan ulaşabilirsiniz: @anlatanadam
Paylaş