Paylaş
*
Örnek, taksici – Uber tartışması.
‘Bütün gün arabanın üstünde adam, trafikle boğuşuyor, ekmeğinin peşinde didiniyor, nasıl çalışmamak bu?’ şeklinde kızabilirsiniz bu söylediklerime.
Ben de zaten adamlar çalışmıyor demiyorum ki?
Ama aralarında iyi olanlar da çok!
Ben zaten hepsi böyle de demiyorum.
Zaten iyi olanlar ve işini iyi yapanlar, Uber sandığı her siyah minibüsü yolda durdurup; şoförüne ve hatta yolcularına saldırmıyordur!
*
Şakır şakır yağmur yağıyor, elini kaldır bakalım bir tane taksi duruyor mu?
Kaldırdın elini, durdu diyelim biri. Gidecek mi bakalım o söylediğin yere?
‘Trafik kilit abicim, oraya girsem akşama kadar çıkamam’ demiyor mu günün ortasında çevirdiğin taksi size de?
Yürüsen yürünmez bir mesafe için binmek istediğinde, ‘mesafe çok yakın’ diye taksiye binemediğiniz hiç olmadı mı?
Ne yani? Her taksiye bindiğimde taksici memnun olsun diye ‘Atatürk Havalimanı’ mı demeliyim yani?
Kendi astığı sigara içilmez yazısına inat, püfür püfür tüttürmüyor mu sigarasını?
‘Sigaranızı söndürür müsünüz?’ deyince fena halde bozuk atmıyor mu? Ardından da arabayı sana küfür eder gibi hoyratça kullanmaya başlamıyor mu?
‘Karşıya geçemem, şimdi karşıdan geldim, ikinci köprü kilit, birinci köprü kıpkırmızı’ yabancı cümleler mi İstanbul’da taksiyle karşıya geçmek isteyenlere?
‘Ben karşının taksisiyim abicim’ deyip koca Taksim’e nasıl gidilir bilmeyen taksici tavırlarına denk gelmediniz mi?
‘Şuradan, kestirmeden’ diyerek aniden saptığı yolun sonunda 25TL vereceğiniz yerin 35TL tuttuğu olmadı mı hiç?
‘Seni şimdi Beşiktaş’a bırakayım, oradan vapura bin, oradan tekrar taksiye bin’ dedi bir süper zeka(!) taksici ben karşıya gitmek isterken bir gün mesela.
Taksiciye gideceğin yeri beğendirmek zorlaşmıyor mu günün ortasında? Gittiğin yeri beğenmezse, ‘arabayı teslim etmeye’ gitmiyor mu hepsi bir anda?
‘Nereden gidelim abi?’ sorusuna istemediği bir cevap verirsen, ‘beni bu trafiğe sen soktun’ karakterini yemiyor musun küçücük arabada?
Peki arabaların çoğu dökülmüyor mu?
Yaz günü klimasız, camlar sonuna kadar açık, müzik kafaya göre...
Oflaya puflaya, kendince dünyanın en zor işini, en kendine has şekilde, kimseyi takmadan yapmıyor mu taksici?
*
Örnekler o kadar çok ki! Neymiş, taksici şikayet hattını arayacakmışız. Ben şikayet edeceğime sürekli, sen taksicilik mesleğini düzenlesene?
*
Taksici neden bu kadar agresif biliyor musunuz? Kazanma baskısı altında da ondan.
Bugün de az kazandık yok taksicide.
Bugün borçlu çıktık var.
Çünkü aracın sahibi vardiya bitiminde standart parasını istiyor, yoksa işinden olursun!
*
Önce plaka kazanacak, sonra taksici. Eğitim ve denetim de olmayınca, eğitimli olmak zorunlu hale gelmeyince, kovboy olmayı tercihe edenler çoğalıyor.
Kovboy ne mi demek?
‘Burası bizim kardeşim, burada yabancıları sevmeyiz!’ zihniyeti işte. Kontrolsüz sahiplenme, yasaları takmama, göz korkutma, sopa gösterme ve hatta şiddet uygulama.
*
Taksici olmak için ne gerekiyor? Ehliyet.
Başka? Hiçbir şey.
O yüzden, bu işi hakkını vererek yapmaya çalışan azınlık hariç, taksicilik; plaka sahibiyle anlaşan herkesin, bildiğiniz her türlü insanın, hiçbir kontrol mekanizması olmadan mesleğe girebildiği, hizmet koşullarının kafaya göre uygulandığı bir meslektir.
*
Taksi plakası sahibi olmak için ne gerekiyor? Para.
Başka? Hiçbir şey.
O yüzden, bu işi hakkını vererek yapmaya çalışan azınlık hariç, taksi sahipliği; taksiciyle anlaşan her plaka ve para sahibinin, parasından para üretmek için, taksici seçimini kafaya göre yaptığı, en ucuz, en masrafsız ve en az yakan araba prensibiyle taksi seçtiği ve maalesef taksi müşterisinin en son düşünüldüğü meslektir.
*
Oturduğu yerden bir ayda 7000-8000TL beklentide olan plaka – araç sahibi ve evini geçindirmeye çalışan, baskı altındaki taksici meselesini çözmeden, Uber hakkında yorum yapanlar da popülizm kurbanı olmaktan öteye gidemezler maalesef.
Çünkü bizim meselemiz, Londra’daki Uber ve aralarına katılabilmek için bin bir sınavdan geçmek zorunda kalınan; son derece özel, temiz ve bir örnek arabası olan Londra taksicisi meselesi gibi değildir.
*
Her iş, doğası gereği müşteri odaklı olmak zorundadır.
Taksiciliğin sorunu, taksi sahibinin aslında gerçek müşterisinin taksici olmasıdır. Yani taksi sahibi parasını taksiciden kazanır, taksi müşterisinden değil.
Arabanın günlük parasını çıkartıp, kendi de evine para götürmeye çalışırken, bu baskının altında hoyratlaşıyor işte ara meslek sahibi taksici.
Taksicilik müessesesi de gerçek müşteri memnuniyetini ıskalıyor.
Müşteri memnuniyetini ön planda tutan bir sistemle karşılaştığında ise; kendini sorgulayacağına, işini iyi yapana saldırıyor.
*
Tabi Uber araçlarına saldıranlar esas parayı kazananlar değil, işleri etkilenen taksiciler. Plaka sahiplerinden ses yok diye şaşıranlar var. Bunu tuhaf bulanlar var, okuyoruz.
Tuhaf bulunacak bir şey yok. Niye ses olsun ki plaka sahibinde? Arabası aynı, talep ettiği ve kazandığı para aynı. Hayatında değişen bir şey yok ki?
Ayrıca, dünyanın hiçbir yerinde, hiçbir konuda, esas parayı kazananlar saldırganlaşmaz ki?
Parayı kazananlar başka, saldırganlar hep başkadır.
*
Bana Twitter, Facebook ve Instagram’dan ulaşabilirsiniz: @anlatanadam
Paylaş