Madem sınıflandıracaksın beni

Evet mi diyeceksin, hayır mı cenderesi bitti.

Haberin Devamı

Şimdi kimlerdensin gerginliği başladı. Evet diyenlerden misin, hayır diyenlerden mi? Tarafını belli edenler ayıklansın, kimin kim olduğunu bilelim, ona göre davranalım.

 

Ankara’da ve İstanbul’da daha çok hayır varmış. İzmir’in durumu zaten belliymiş. İzmir’in Karşıyaka’sı o kadar hayır diye bağırmış ki, bazı firmalar ‘burada sponsorluk yaparsak yanarız alimallah!’ diye iki arada bir derede kalmış. Kıyılar hayıra boyanmış, deniz gören yerlerde bir muhalif durum varmış. Orta Anadolu her zamanki gibi muhafazakarmış.

 

 

Bunlar mı çıkıyor yani bu haritalardan? İstanbul’da kaç çeşit insan var bilen var mı? Sadece evetçiler ve hayırcılar mı?

 

Haberin Devamı

Örneğin Konya’da neredeyse %73 Evet oyu çıkmış ama 345 bin kişi de hayır demiş. Farkında mısınız? Kim bunlar biliyor musunuz? Kapı komşunuz, mahallenizdeki bakkal, okul servisinin şoförü, lokantadaki aşçı abi...

 

Hayır’ın kalesi gibi görünen İzmir’de yaklaşık 870 bin kişi evet demiş, duydunuz mu? Kim bu insanlar sizce? Sabah vapurda martıya simit atan genç, durakta bekleyen öğrenci kız, midye satan abi, arabasıyla önünüzden geçen işadamı amca...

 

 

Bayılıyoruz insan sınıflandırmaya, hepimiz yapıyoruz. İnsanı sadece insan olarak görünce, onu anlamak gerekiyor çünkü. Bir sınıfa yerleştirince insan insanlıktan çıkıyor, istatistikte bir rakam haline geliyor. Artık onu tanımak, dertlerine ortak olmak, onun için üzülmek gerekmiyor. O, onlar oluyor.

 

 

Aristo hayvanları sınıflandırmaya başladığı günden beri, bilimsel sınıflandırma gelişiyor. Bu prensiplere de taksonomi deniyor. Mesela en genel özelliklerimle ben; ökaryotlar alemine mensubum. Kordalılar şubesinin omurgalılar alt şubesinden ve sonra hayvanlar sınıfının memelilerindenim, bildiğiniz. Hominidler ailesinin homo cinsindenim desem bilir misiniz? İlla türü de söylemek gerekirse sapiens’lerdeniz, şimdi çıkarttınız sanırım.

 

Haberin Devamı


Başka türlü nasıl anlatsam derdimi? Sadece evetçi ve hayırcı diye değil, markacılar ve markacı olmayanlar diye de basitçe ikiye ayırabilirsiniz insanları. Mesela ben markacı olmayanlardanım. Güzel, temiz giyinmeyi severim. Ama kıyafetin markası üzerime kocaman damgalanmışsa, almam o kıyafeti. Sadece adı bilindik diye ayakkabı giymem, herkes bana bakacak diye bir ürünün markasına para vermem. Yani ‘markacı olmayanlar’ ailesi, ‘parası olursa kaliteye yönelenler’ alt sınıfı, ‘alışveriş hastası olmayanlar’ cinsindenim.

 


Mangalcılar ve yancılar
diye sınıflandırabilirsiniz isterseniz. Ben ‘mangalcılar’ sınıfından, ‘kömürü bacanın içine koyanlar’ takımı, ‘çırayla yakanlar’ üst ailesindenim. Mangal yanıyorsa başına biriken yancılardan değilim, ama yancıları severim. Yancı olmadan mangal olmaz çünkü. Ellerimi kirletmeyi severim, kirletmeyenleri anlarım, onları ellerimle pişirdiklerimle beslerim.

 

Haberin Devamı

Gece yaşayanlar ve gündüz sevenler diye de ayırabilirsiniz. Geceyi her zaman gündüze tercih ederim. Bu gündüzleri sevmediğim anlamına gelmiyor. Sabahın ilk ışıklarında dışarıda olmak duygusunu özlerim hatta. Güneşle birlikte kalkmak, temiz bir nefes çekmek kadar özel bir an olamaz hayatta bence. Ama yine de ‘gece yaşayanlar’ şubesinin, ‘yatsa da uyuyamayanlar’ alt takımının, ‘yıllardır böyle’ ailesinden ve ‘şam şeytanı cinsi’ndenim.

 

Sportif sınıflandırma açısından bakarsanız insanlara, ben ‘sporu gereksiz görenler’ ana aleminden, ‘hiç spor yapmamışlar’ şubesinin, ‘lisede de yapmamış’lar alt şubesine mensubum. ‘İzleyiciler’ üst takımı, ‘evde koltukta izleyiciler’ takımı, ‘salon sporcuları’ üst ailesi, ‘spor salonuna verdiği parayı yakanlar’ ailesindenim.

 

Haberin Devamı

Sanat hususunda ikiye ayırdığınızda; sanatı yapanlar değil ‘bakanlar’ alemindenim. ‘Müzikal’ şubesinden, ‘eli enstrüman tutanlar’ sınıfındanım. ‘Küçükken mandolin ve blok flüt çalanlar’ familyasından, ‘biraz piyano da çalabilirim’ cinsindenim. ‘Müziği severek dinlerim’ türünün, ‘her tür müziği dinlerim’ alt türündenim.

 

 

İsterseniz eğer, insanları daha bir çok sistematikle sınıflandırabilirsiniz. Sadece evet ve hayır şeklinde değil.

 

İnternetle ilgili ikiye ayıracaksanız; ‘internet guruları’ndanım ama alt sınıfı olan ‘yazılımcılar’dan değilim mesela.

 

Yeme içmeyle ilgili; ‘gurmeler’ üst ailesindenim ama ‘sonradan gurmeler’ ailesine aitim.

 

Dijital dünya sınıflandırmasında; ‘mail atıp, ardından sana mail attım diye aramayanlar cinsi’ndenim örneğin.

 

Haberin Devamı

Ahlak, vicdan, hakkaniyet veya merhamet gibi özelliklerde de ‘insan evladı türü’ndenim mesela.

 

Tabi, illa sınıflandırmanız gerekirse. Bence insanları sınıflandırdıkça, insanlık kayboluyor; o da ayrı mesele.

 

 

Bana Twitter, Facebook ve Instagram’dan ulaşabilirsiniz: @anlatanadam

Yazarın Tüm Yazıları