Paylaş
*
İki can arkadaşın bile kendi arasında konuşmaktan utanacağı konuları, bile bile ve hatta abartılı cümleler kullanarak medyayla paylaşan; toplumun bir kısmında öfke yaratırken, aslında Tayyip Erdoğan’ın gündemine düşmeye çalışan tipleri görüyorsunuz, okuyorsunuz, izliyorsunuz.
*
Çok önemsiz bir beden öğretmeni çıkıyor, kendine emanet edilmiş evlatların vücut hatlarına salyalar akıtıyor. Eşofmanlı çocuklara bakarken şeytan bize üflemiyorsa, ya erkekliğimizi kaybetmişiz biz ya da imanımızı. Bak sen!
*
‘Kadın nasıl dövülür, neresine vurulur, vururken elin pozisyonu ne olmalıdır, kadın neden dayak yediğine şükretmelidir?’ şeklinde konuları detaylı bir şekilde işleyen bir canlı var misal.
Gazetemiz haber dilinde yeni bir dönem başlattığı için bu canlıyı size betimleyemiyorum, yazarın burada bıraktığı boşluğu memnuniyetle doldurabilirsiniz.
*
Kız çocuklarını cehennem kadar riskli bulan, altı yaşında bir bebekle evlenilebileceğini, hak arayan kadınların ümmetin önünde engel olduğunu söyleyen bu tiplemenin konuşmaları ne tür bir özgürlük anlayışıdır?
Yanlış anlaşılma olmasın; bence bu canlıların istedikleri gibi, istedikleri konuda, inebildikleri en düşük terbiye seviyesinde konuşabilmeleri son derece normaldir. Konuşabilmelidirler!
*
Fesli bir dondurmacı var, biliyorsunuz. Sağlam Atatürk düşmanıdır, dangıl dungul konuşur. ‘Kurtuluş Savaşı’nda keşke Yunan galip gelseydi’ der. Fesiyle hasta yatağında oturur, memleketin Cumhurbaşkanı ve Meclis Başkanı da bu tiplemenin ziyaretine gider. Bu ne güzel bir özgürlük anlayışıdır!
Yine yanlış anlaşılma olmasın. Her insan kafasına istediği kukuletayı takabilmeli ve her konuda özgürce konuşabilmelidir. ‘Atatürk heykellerinin köpek leşi gibi sürüklendiğini’ görmek isteyen bu canlı da, tüm nefretini istediği şekilde kusabilmelidir.
*
Sorum şu; bu tür tiplemelere sunulan sonsuz özgürlük neden herkese, her kesime açık bir özgürlük değildir?
*
Konular; küçük kız çocuklarının hayatının karartılması, Atatürk’ün seviyesizce eleştirilmesi, kadınların nasıl ve hangi sıklıkla dövüleceği olunca özgürce konuşulabilmeli, neredeyse geri kalan her konuda insan kendini bilmeli. Bilmezse cezasını hapislerde çekmeli.
Öyle mi?
*
Geçenlerde Cumhurbaşkanı Erdoğan; din kisvesi altında, kafaya göre, kendine yontarak, prim arayışı içerisinde, tekrar keşfedilme arzusuyla tuhaf açıklamalar yapan bazı tiplemeleri isim vermeden eleştirdi. Bu canlıları ‘marjinaller’ olarak tanımladı.
Bence çok yetersiz, suya sabuna çok ucundan dokunan ve eser dozda bir ayar çekmedir.
Çünkü Recep Tayyip Erdoğan istese, hiç kimseden çekinmeden, tek tek isim vererek, bu tiplerin ipliğini pazara çıkarır. Bu tiplemeler de ertesi gün bizi ‘Atatürk’ün zamanında dine nasıl sahip çıktığıyla ilgili’ anekdotlara boğarlar, çocuk evliliklerini lanetlerler, kadına kalkan ellere beddualar okurlar.
*
Bu tür tiplerin marjinal düşünceleri olması normal.
Bence, ülke politikasını yemiş yutmuş, memleketin insanını her zaman çok iyi analiz eden Erdoğan; bu canlı türünü gevelememiz için ortada bırakmaktadır.
*
Bunlardan biri, altyapısı belirsiz, çok gereksiz bir video çeker ve videoda ‘bir kadın ve bir erkek asansörde sekiz kat çıkarlarsa halvet şartları oluşur’ deyince bir kesimin o kadar çok tepkisini çeker ki bu memlekette, gündem bir an için sadece ‘asansörde halvet’ olur.
Çıkar kukuletalı biri, doksan yedi yıl önce yazılmış İstiklal Marşı’nın sözlerini, nedense bugün eleştirir, Mehmet Akif Ersoy’a sardırırsa; karmakarışık gündemimizde bir ışık çakar ve herkes oraya bakar.
Başlarız anlamsız, plastik bir gündemi gevelemeye.
*
İnanıyorum ki, bu tür canlılar sadece şu an, sistem var olmalarına ihtiyaç duyduğu için varlar. Sistem ihtiyaç duymadığı anda ya sessizliğe bürünecekler ya da kendilerinden istenilen sesi çıkarmaya başlayacaklardır.
*
Dondurmacı amca bir gün fesini çıkarıp kalpak takabilir.
Bugün pek inandırıcı gelmediğini biliyorum.
Sorum şu, siz o gün çok mu şaşırırsınız?
*
Bana Twitter, Facebook ve Instagram’dan ulaşabilirsiniz: @anlatanadam
Paylaş