Geç kalmışlıklarımız

‘Belli bir yaştan sonra insanı geç kalmışlıkları yönetiyor’ dedi, kulak kesildim...

Haberin Devamı

*

 

Akşama doğru balığa çıktık. Çapari yapılır bizim oralarda, mis gibi sarı istavrit gelir oltaya. Şanslıysan, orta suda uskumru denk gelir, tadından yenmez, günü güzelleştirir. Buraların deyimiyle ‘gazoz gibi uskumruları’ yakaladın mıydı, akşama ızgarasının hayalleri başlar.

 

Uskumru denk gelmedi o akşam, yiyeceğimiz kadar istavritle döndük. Dert ettik mi? Hiç!

 

İki domates, iki biber, yarım soğanla hazırlanmış zeytinyağlı küçük bir salata, fırından ekmek, bir küçük peynir, iki dilim kavun. Daha ne ister başka insan?

 

*

 

Haberin Devamı

Bir muhabbet tutturduk; herkes az konuşur çok dinler, herkes birbirine servis yapar, son kalan kavunu kimse yemez, bol anı, bol kahkaha...

 

‘Belli bir yaştan sonra insanı geç kalmışlıkları yönetiyor’ dedi Haydar Abim bir ara. ‘Bir yaşa geliyorsun, o yaşa kadar sadece çalışmışsın ekmeğinin peşinde. Sonradan biraz parayı bulan oluyor. İşte o zaman geç kalmışlıkların devreye giriyor. Gece hayatına düşen var, olmadık arabayla hava basan, karısını terk eden var. Görgüsüzlüğün elli tonu yaşananlar genelde...

 

Parayı bulsan da, bulmasan da deli gibi çalıştığın için, halbuki esas ailene geç kalmış oluyorsun; çocuklarına, karına, anana, babana, arkadaşlarına geç kalmış oluyorsun...’ dedi.

 

*

 

Bir taraftan istavritleri tavaya dizerken, bir taraftan da bu geç kalmış olma duygusunu iyi yönetmek lazım diye konuştuk. Geri alınamayan gecikmeler var çünkü.

 

Gençliğimde binemedim diye spor araba almayla, gidemedim diye Bodrum gecelerinde akmayla, zamanında yoktu diye paraları saçmayla geri gelmeyecek geç kalmışlıklar var.

 

*

 

Haberin Devamı

Yıllar geçmiş, kocaman adam olmuşsun, kendi aileni kurmuşsun, hayat boyu çok çalışmışsın, sabah erken çıkmış, gece geç gelmişsin. Belki hala da öylesin.

 

Çocuklarını kaçırmışsın işte, sen onları gönlünce göremeden büyümüşler! Anan, baban yaşlanmış; seni özlemişler hep, onları kaçırmışsın.

 

Arkadaşlarını kaçırmışsın; çünkü büyük şehirde en yakındakilerle görüşülüyor hep, en yakın olanlarla değil.

 

Sana en çok keyif verenlerle, seni en çok sevenlerle, senin en çok sevdiklerinle değil; yan apartmandakilerle, çocuklarının arkadaşlarının velileriyle, iştekilerle görüşüyorsun. Yoğun çalışıyor; canlarına, senin için canlarını vereceklere vakit ve emek harcamıyorsun. Harcayamıyorsun diyelim hadi...

 

*

 

Haberin Devamı

Gençlikte bir çok şeyi yaşadıysan iyisiyle kötüsüyle, anlamsız tutkuların peşinde heba olmuyorsun. Yaşamadıysan eğer; farkında olmadan, madara oluyorsun.

 

Her şekilde zaman geçiyor, fark edemiyorsun...

 

*

 

Çok çalıştırıyor bizi düzen. Kimimiz sürekli kaçan paranın peşinde; kimimiz yakalamış parayı, üstüne binmiş, kaçmasın diye uğraşıyor.

 

Halbuki başladığımız yerde bizi bekleyenler var.

 

Evde büyüdüğünü görmediğimiz çocuklarımız, büyüdüğümüzü görmeyen analarımız, babalarımız...

 

İki domates, iki biber, yarım soğanla yapılmış salataya ekmek bandığımız, ne olduğumuzu bilen, kendimizi anlatmak zorunda olmadığımız arkadaşlarımız...

 

*

 

Geç kalmışlıklarımız yönetiyor bizi.

 

Haberin Devamı

Umarım doğru yöne yönlendirir hepimizi...

 

*

 

Bana Twitter, Facebook ve Instagram’dan ulaşabilirsiniz: @anlatanadam

 

anlatanadam@gmail.com

 

Yazarın Tüm Yazıları