Paylaş
Listede basın dünyasının önemli isimleri sıralanmış olabilir ama konu ilgi çekme yarışı olunca, neden tüm medya dünyasından isimlerle liste alt üst olmasın ki?
Kim Galatasaray – Fenerbahçe derbisini izlemek varken, aynı saatte yayınlanan Manisaspor – Ümraniyespor maçını izlemeyi tercih eder?
*
Yanlış anlaşılma olmasın. Listenin ilk üç ismi; Ertuğrul Özkök de, Ahmet Hakan da, Ayşe Arman da çok başarılı ve çok popüler isimler.
Ama neden bir gündem kraliçesi Demet Akalın, ya da bu işin kompetanı Hülya Avşar, bir ilgi mütehassısı Bülent Ersoy, edebiyat dünyasının 300gr parlak kuşe kağıdı Elif Şafak, ya da siyaset arenasının Twitter Kralı Melih Gökçek varken; nispeten kendi halindeki(!) köşe yazarlarından liste yapılıyor?
*
Şimdi, burada bir duralım...
Size hiç bir listede yer almayan, almayacak, çok gizli bir ilgi odağı isimden bahsetmek istiyorum.
İlgi, odak, spot ışığı ve reytinglerin kralı; her zaman kamera önünde ama hep bir kenarda, her zaman gündemde ama hep bir mahcup, kendi düğününde bile star olmayan biri var: Acun Ilıcalı.
Acun, hiç öyle hissettirmese de; ilgi konusunda ‘Ormanlar Kralı Aslan’dır.
Kızılmaske’dir, on kaplan gücündedir!
*
Acun’u, Şeyma Subaşı kadrosundan değerlendirerek bu noktaya gelmedim...
Acun istemezse, kimse bir adet Instagram fotoğrafı paylaşamaz kanımca.
Bence, her şey program dahilindedir.
*
Kabul etmek lazım, abimiz bir medya dehası malum.
Her şeyi tek başına yapmıyor elbette ama onun önderliğinde; Survivor’a ünlü seçimi, onları bir güzel kapıştırma, Acun ortalığı sakinleştirmeye çalışırken herkesin birbirine dalması, bütün bir yaz konuşuluyor zaten. Survivor, yaz sezonunun haberlerden fazla izlenenidir!
Birbirleriyle itişmesi muhtemel ve ‘birlikte geçinebilecekleri tartışmalı’ bir çok ismi ikna edip bir adaya götürmek? İşte bütün mesele budur!
*
Kış sezonu gelince, başlıyor Yetenek Sizsiniz ve O Ses!
Bir türlü gerçek yetenek çıkartamayan, şampiyonları baba yerlere gelemeyen dev prodüksiyon Yetenek Sizsiniz, adının içinde bir alaycılık taşıyordur belki?
Bir ihtimal, gerçekten Acun, ‘Arkadaş, siz yeteneksizsiniz!’ diyordur, kim bilir?
Bir keresinde bir köpeciği birinci yaparak, ‘bu memlekette bu kadar yetenekli adam yok!’ demedi mi bilinç altımıza?
*
Pek güzel dans eden gencolar Bilal ve Uğur, kazandığından beri didinen ve hala taşın suyunu çıkarmaya çalışan Sefa Doğanay, hepimizin gayet iyi hatırladığı, bacak arasından geçen sevimli köpek Max; eskiden beri itici, şimdilerde daha da bir sevimsiz Atalay Demirci, illüzyonist biraderler Burak ve Kıvanç, genç komedyen Yunus Karaca...
Bunlar, gerçekten bu memleketin en yetenekli insanları mıydı?
2014’te yarı finalde elenen Aleyna Tilki’lerden başka yok mu memlekette?
Ya da aslında, gerçek amaç sadece izletmek ve işin sonuçlarıyla ilgilenmemek mi? Amaç gerçek yeteneği bulmak ve şampiyon yapmak değil de, ilgiyi her zaman canlı tutmak mı?
*
Ya O Ses? Tamamen, ‘yoldan not veren hoca’ misali, iyi vakit geçirtip, finalde ‘yılın O Sesine’ ülke çapında bir başarı vadetmiyor işte!
Oğuz Berkay Fidan, Mustafa Bozkurt, Hasan Doğru, Elnur Hüseynov, Emre Sertkaya...
Kim bu arkadaşlar? O Ses Türkiye birincilerini hatırlıyor musunuz? Neredeler? Ne yapıyorlar?
*
O Ses: Birbirinden şahane jürileri seçebilmek, her zaman doğru kombinasyonları o dönen koltuklara oturtabilmek, bir de onları didiştirebilmektir. Al sana reyting, al sana ilgi ve spot ışığı!
*
Acun şimdilerde, ben şahsen eminim ki, bir ara mutlaka bir sorun çıkacağını öngörerek, Yıldız Tilbe’yi programa jüri olarak aldı, izliyorsunuzdur.
Bizzat Acun tarafından yalanlansa da, ilk problemi geçen haftalarda Gökhan – Yıldız Tilbe gerginliği olarak memleketçe yaşadık zaten. Yıldız bunları söylemiş olabilir miydi? Irkçı söylemleri var mıydı? (Bence yoktu, olamazdı, ayrı mesele.)
Doğru - yanlış, haklı – haksız, konuştuk mu? Konuştuk. Yazıldı, çizildi mi? Çok! Okundu mu? Milyonlarca kez! İçinde bizzat bulunduğumuz Orta Doğu savaşının haberlerinden kaç kat? Bence kat be kat...
*
Bir parmağımı yalayıp, klavyeye sürtme şeklinde, buraya yazıyorum: Bu sezon, daha çook(!) O Ses jüri kapışması izleyeceğiz.
*
Müzikal olarak tartışmasız iyi bir sanatçı olan Yıldız Tilbe’nin sahne arkası problemleri, bu camiadaki herkesin yakından bildiği durumlardır. Bir değildir, beş değildir. Konuşulmaz, tüm detaylarıyla dışarıya taşmaz, sektörün insanları içinde kalır. İnanın klavyeden atıp tutmuyorum, bunu şahsi tecrübelerime dayanarak söylüyorum.
Özünde ve sözünde bir ve fazlaca dobra(!) bir insan olan Yıldız Tilbe, bir çok yapımcı tarafından canlı yayın için ‘çok riskli’ görülen bir sanatçıdır.
Konsere geç çıkabilir, kafasına eserse sahneden inebilir, 40 kişilik orkestraya ‘durun!’ çekebilir, provasız bir şarkıya başlayabilir, yayında aklına gelen her cümleyi kurabilir, canı isterse canlı yayında çatır çatır kavga edebilir. İleri gidebilir, gerekirse yayından program kaldırtabilir ama asla sözünü esirgemez.
Çoğunlukla yanlış anlaşılır. En son söyleyeceğini ilk söyleyebilir, filtresiz konuşur.
Hiç bir şey olmazsa, yayın sonrası Twitter’dan öyle bir eser gürler ki! Gramer, dilbilgisi, imla demeden saydırır...
*
Ha, sonra bir ara çıkar sahneye, ‘Kalbim duraksız haykırışlarda, ne yapsan ayrılamam senden asla!’ diye bir başlar, her şeyi unutursun...
*
Ama bütün bunlar, sadece izleyici için böyledir.
*
Yıllar önce Asena’yı kameraların önünde tokatlayan İbrahim Tatlıses’in, Beyaz Show’da ilk kez olaya açıklık getirmesinin ardından, canlı yayında ‘Tutun kollarımdan, düşerim şimdi!’ şeklindeki muazzam performansı; inanılmaz bir şekilde, bir erkeğin bir kadını tokatlaması olayını hafifletmişti(!) seyircinin gözünde. Şahsen ve şaşırarak tanık olmuştum...
Yıldız Tilbe de bu yetenekte biridir.
*
Ama bir yapımcı, bir kanal sahibi için bu alınacak bir risk değil tabi...
Peki, Acun neden Yıldız Tilbe’yi, özellikle O’nu jüriye aldı?
Yıldız Tilbe’yi programına ve jüriye alan ‘Meydanın Yedi Krallığın Kralı’ Acun, bu konuların hepsine ve daha fazlasına çok fena şekilde hakimdir elbet.
*
Acun; sessiz ve derinden, ilgiyi programlarına toplar. İlgiyi çeken başkalarıdır sanırız, oysa gittikçe ünlü olan, bu ünü devam ettiren, daha yukarılara taşıyan, her zaman Acun’dur.
*
Milyonlarca dolarlık servetine rağmen, halktan biri olarak kalmayı başarır. Özel uçak, helikopter, sürat teknesi derken, kendini bir şort – bir terlik seviyesine indirgemiştir.
Patron, ‘ben kendi halinde bir adamım’ pozisyonunu inatla korurken, yanındaki herkes ‘ben varım!’ diye bas bas bağırır.
Güya Acun bizdendir ama yanındakiler ünlüdür. Acun evimizin çocuğudur da, çevresi pek bir meşhurdur. Acun her zaman mahcuptur ama çalışma arkadaşları spot ışığı meraklısıdır. Acun hep siyah t-shirt’tür, birlikte olduğu insanlar rengarenktir. Acun şatafattan hoşlanmaz, fakat etrafı pek bir ilgi düşkünüdür...
*
Hiç düşünmeden severiz, ona lafım yok. Ben de severim, ben de izlerim...
Ama altını çizeyim de, bu ilgi konusu kapansın artık.
Acun, bu memleketteki ilgi meselesinin imparatorudur. Herkes kendi liginde mücadele içindeyken, O her sene Şampiyonlar Ligi Şampiyonu’dur.
*
Bana Twitter, Facebook ve Instagram’dan ulaşabilirsiniz: @anlatanadam
Paylaş