Paylaş
Yorgunluk, halsizlik, isteksizlik vardır.. Rakip hemen anlar bu halinizi.. Çözüverir kolayca sisteminizi.. Bir de golü bulursa.. Üstelik dirençli, takım oyunu oynayan, topun arkasında kalmayı başaran bir ekipsi iyice zorlaşır işiniz.. Artık bir Superman’e ihtiyacı vardır taraftarın.. Hayalet gibi dolaşan arkadaşlarını ayağa kaldıracak..
Bazen hep rast gider işiniz.. Her pasınız yerini bulur.. Her atağınız yüzde yüz gol pozisyonu olur.. Şutlarınız içeri girer.. Röveşatalar taraftarı ayağa kaldırır.. Tek paslar, uzun paslar, şutlar mutlu eder o renklere gönül verenleri..
Yedekler altın değerindedir güçlü bir takımda.. Hem as oyuncuların rakibidir, hem de karşı takımın.. Teknik adamın en güçlü silahıdır onlar.. İçeri girdiklerinde iş yapıyorlarsa daha da büyür katkıları.. Takım o ismi benimser.. Taraftar benimser.. Teknik adamın kafası karışır.. Artık ilk onbir zamanı geldi mi, diye..
Sorun kondisyon değil
Fenerbahçe için kondisyon problem olduğu iddia edilmişti.. Almanya’dan dönüşte Beşiktaş’a 3 gol atmak büyük işti.. Fransa’dan dönüşte G.Birliği’ne 4 gol attı bu takım.. Demek ki sorun kondisyon değil, saha içi organizasyonuymuş aslında.. Sezon başında 10 kişilik Elazığ’a puan kaptırmıştı İzmir’de.. Şimdi herkesin canla başla mücadele ettiği bir ekip olma yolunda..
İlk yarı yazının başındaki takım vardı.. Sow’un aklı beraberliği getirdi.. İkinci yarı Kuyt direnişe devam etti.. Meireles biraz da kalecinin hatasından önemli bir katkı yaptı.. Sezer; bu takımın orta sahasının mutlaka ama mutlaka ofansif bir isme ihtiyacı olduğunu kanıtladı..
Kaybedebilirdi dün Fenerbahçe.. Kaybedecek de.. Ama kazandığı o kadar çok şey var ki..
Paylaş