Runje’nin iki yüzü

TELEFONUN ucundaki isim Belçika’da forma giyen Serhat Akın’dı. Milli futbolcuyla Dünya Kupası öncesi konuşmuş, kendisine Beşiktaş’a transfer olan Vedran Runje’yi sormuştum.

"Abi çok iyi bir kaleci aldı Beşiktaş. Ben çok beğeniyorum açıkçası. Refleksleri iyi. Birçok maçta Standard’ı ayakta tuttu" demişti. Peki neden Dünya Kupası’na gidememişti Runje? Onu da Köln’de karşılaştığımız Hırvat gazetecilerden öğrenmiştim.

"Teknik direktör Kranjcar ile problem yaşadı. Kaleci olarak çok iyi ama zaman zaman kişisel sorunları oluyor" demişti Hırvat meslektaşlarım. Önünde de Pletikosa gibi birinci sınıf bir kaleci vardı Runje’nin..

İletişim sorunu yaşıyor

Son Leverkusen maçındaki performansına baktığımızda sahanın en iyi Beşiktaşlısı Runje idi.. Ama bugüne kadar saha içinde güven veren bir performans sergilediğini de söylemek mümkün değil. Konyaspor, Sivasspor, Brugge, Kayserispor maçlarında yediği goller, zaman zaman yaptığı büyük hatalar onun kaleciliği hakkında başta tribünler olmak üzere birçok kişinin kafasını karıştırdı.

Runje hem Marsilya’da, hem de Standard’da oynarken yılın kalecisi seçilmiş. Yani iyi bir kumaşı var. "Acaba onun bu kadar inişli çıkışlı oynamasında Beşiktaş’taki tek Hırvat olmasının bir rolü var mı?" diye bir soru akla geliyor.

Menajeri Ceylan Çalışkan, "Medya, Runje’nin çok üzerine geldi. Oysa kariyeri belli bir isim. Simoviç ve Schumacher bile zaman zaman hatalı goller yemişti. Runje yine de iyi toparladı. Takımdaki Brezilyalı oyuncular kendi aralarında ailece görüşüyorlar. Ama Runje ve Delgado çok fazla iletişim kuramıyor" yorumunu yapıyor.

Son olarak kendi tribünlerinden yapılan "Runje, Runje" tezahüratlarının zaman zaman dalga geçme boyutuna varması da ilginç. Anlayacağınız, Runje ne kadar iyi oynarsa oynasın, yiyeceği ilk hatalı golde hem medyanın eleştiri oklarına hedef, hem de tribünlerin tezahüratlarına muhatap olmaya devam edecek.

Alex De Souza kalmalı

TARTIŞMANIN odağındaki isim Türkiye Ligleri’nin son 3 sezonuna damgasını vurmuş bir yıldız. Sadece golleriyle, asistleriyle değil, futbol zekası ve efendiliğiyle de herkesin beğendiği bir oyuncu.

Ayrıca ticari ürün satışı anlamında da Fenerbahçe’nin Anelka ile birlikte en çok kar elde ettiği oyunculardan biri. Ama Alex hakkında özellikle Avrupa Kupası maçlarındaki performansıyla ilgili olumsuz eleştiriler yapılıyor. Fenerbahçe’de Alex’in yerine bir başka oyuncu olsa çok daha başarılı sonuçlar alınacağı yazılıp çiziliyor.. Peki gerçekten öyle mi? Fenerbahçe’nin kazandığı şampiyonluklarda büyük rolü bulunan Alex tutulmalı mı, yoksa yerine bir başka oyuncu mu transfer edilmeli?

Eğer Alex’i gönderip Kaka’yı alacaksa Fenerbahçe bir dakika bile durmamalı.. Ama ligde gol kralı, asist krallığında ikinci bir oyuncudan bahsediyoruz. Avrupa’daki katkısı derseniz, örneğin son Frankfurt maçı.. Alex sahada hiç yok gibi.. Ama maç 0-0 iken Kezman’a verdiği nefis kafa pasıyla ilk ciddi atağı başlatıyor. Yine ilk yarıda rakibine bacak arası yapıp sağ ayağıyla çektiği bir şut az farkla auta gidiyor. Tuncay’ın golünde ortayı yapıyor. Semih’in golünde, duvar gibi örülen Alman savunmasının arkasına koşu yapan Deivid’in önüne nefis bir top kepçeliyor.. Maçtan sonra da Zico, "Alex’in kalmasını istiyor musunuz?" sorusu karşısında, "Evet, ama bu yönetimle onun arasındaki bir olay. Dilerim bir an önce çözülür" ifadesini kullanıyor.

Fenerbahçe Alex gibi bir yıldızı, bünyesine uyan, kendisine özel taraftar edinen bir ismi bırakmamalı..

Eğer Avrupa’da yukarılara oynamak istiyorsa Alex’ten önce takımın diğer eksik yönlerini giderme yolunu aramalı. Çünkü Alex’in internet sitesinden yaptığı ve yönetim tarafından yalanlanmayan uyarılar olmasa bugün Zico evinde olabilirdi.

Olur mu olur!..

SEZONUN ilk yarısı bütün gürültü patırtıya karşın çekişmeli maçlara sahne oldu ve takımlar birbirine çok yakın puanlarla sıralandılar. Üç maç üst üste kazanan takım bir anda 7-8 basamak birden yükselme fırsatını yakaladı. Ligin sonunda aynı puanla yer alan takımları belirlemek için yine ikili averaj sistemi uygulanacak. Yani genel averaja değil, takımların arasındaki maçlara bakılacak.

Bunlardaki kriter şöyle: Örneğin ligin ilk yarısını aynı puanla bitiren Bursaspor ve Konyaspor ikinci yarıda da aynı puanı alırlarsa aralarındaki maçların sonuçlarına göre sıralanacaklar. İlk maçı 1-0 kazanan Konyaspor rakibine 1 farkla yenilirse o zaman gol averajı göz önüne alınacak. Bursaspor’un maçı 2-1, 3-2 gibi gollü sonuçlarla kazanması Konyaspor’a deplasman golü avantajı sağlamayacak. Genel averajda da iki takımın attığı ve yediği goller eşitse o zaman iki takım tarafsız sahada bir eleme maçı yapacaklar ve ligi üst sırada bitiren takım belirlenecek.

Uzun uzadıya bu kuralı anlattım ama ikinci yarıda takımlar ellerine kalem kağıt alıp bir de averaj hesapları içine girecekleri için bilginiz olsun istedim.

Fenerbahçeliler şikayet etmemeli...

FENERBAHÇELİ taraftarlar, hem 3 maç kapatma cezasına, hem de Aziz Yıldırım’a verilen 1 yıllık hak mahrumiyetine tepki gösteriyorlar. Ama hata yapıyorlar. Çünkü Galatasaray derbisinde yaşanan olaylar bu cezayı kaçınılmaz kılmıştı.

Radiospor’da perşembe akşamları bir programım var. Birçok Fenerbahçeli taraftar "Zico’ya da Trabzon’da yabancı madde atıldı, ama sadece bir maç ceza geldi" diye dert yanıyor. Asıl itiraz ettikleri konu da bu tür olaylarda diğer takımlara 3 maç ceza verilmediği idi.

Ama Fenerbahçeliler’in gözden kaçırdığı bir nokta var. Aynı Federasyon, Samsunspor-Fenerbahçe maçındaki şike iddiaları için "zamanaşımı" kararına vardı.. Hem de kısa bir sürede.. Cihan Oskay’ın ortaya attığı iddialarla karışan kamuoyu, Federasyon’un bu kararını da kabullendi.

Bundan sonra derbilerde tribün şiddetinin olmaması için Fenerbahçe’ye, yöneticilerin konuşmalarında dikkatli olması için Aziz Yıldırım’a verilen cezalar emsal teşkil edecek. Tabii, Federasyon aynı uygulamaları cesur bir şekilde bütün kulüplere karşı uygulayabilirse..
Yazarın Tüm Yazıları