Kazanmanın peşinde

Rıdvan, Rıza, Oğuz, Ertuğrul gibi "yeni kuşak" çalıştırıcıların başarılı olamadıkları "büyük takım" sınavlarında bütün Türkiye "yeni kahramanlar" bekliyor artık. Bülent o yüzden heyecanlandırıyor belki de sarı kırmızı takım taraftarını.

Önemli bir savunma oyuncusuydu Bülent. O yüzden savunmanın anlamını, önemini iyi biliyor. İlk 8 sıradaki takımlar arasında en çok gol yiyen takımın Galatasaray oluşu belli ki onu "tedbirli" oynamaya yöneltmiş. Konya’da saha kötüydü, gol erken geldi, takım yorgundu diye fazla eleştiri gelmedi "etkisiz" futbola. Ama dün "rakibin hediyesiyle" bulunan iki golün sonrası hem ürkek hem de organize olamayan bir Galatasaray vardı sahada. Bülent, iyi pas yapamayan takıma üçüncü defansif orta sahayı alarak müdahale etti. Kısaca 2-1’i korumaya çalıştı.

Bülent’i eleştirmek için henüz erken. Ama "göklere çıkarmak" için de çok erken. Takıma yaptığı olumlu katkı şimdilik psikolojik. Galatasaray savunmada, orta sahada ve hücumda Skibbe’nin oynattığından daha farklı oynamıyor. Hatta Benfica, Olympiakos, Hertha Berlin, Ankara deplasmanları, Beşiktaş derbisi gibi kritik maçların çok gerisinde bir görüntü çiziyor.

Bursa keyif vermiyor

Takımın beyni, ilk yarının yıldızı Lincoln istediklerini yapacak fizik güce sahip değil. Arda, Sabri gibi oyunun iki yönünü birden oyuncuların yokluğunda kanatlardan da yeteri kadar destek gelmiyor forvetlere. Kewell’ın asisti dışında Galatasaray’ın organize kanat akını geliştirdiğini göremedik yine. Buna karşın beklemek gerek. Bu sezon UEFA’da final ve ligde ilk ikiye girme hedeflerinin gerçekleşmesi için "iyi futboldan" çok kazanmak önemli. Zaten Bülent de iyi futboldan çok kazanmanın peşinde şimdilik.

Bülent’in karşısında Ertuğrul vardı dün. Ama bir şeyler eksik Ertuğrul’un Bursaspor’unda. İzlerken insana keyif vermiyor futbolu. Eksik olan aslında şimdi Beşiktaş forması giyiyor. Yusuf varken hem hücumda daha organize olan hem de orta alanda rakibine oranla daha çok top kullanan bir takım vardı. Artık sadece koşuyor Bursaspor. Üstelik savunmada da "yapılmayacak" hatalar yapıyorlar. Tıpkı Fenerbahçe ile oynadıkları kupa maçında olduğu gibi üst üste yenmeyecek golleri kalelerinde görüyorlar.