Ne ilginçtir, İtalya bir kişi fazla olmasına karşın yine de Fransa’nın üstüne gidemedi. Final, futbolun en dramatik bölümüne kaldı ve skandallar ülkesi Dünya Şampiyonu oldu.
BERLİN’deeskiden Doğu ile Batı’yı ayıran bir duvar vardı. Şimdi duvar yok, duvarın geçtiği yerleri gösteren bir şerit var. Alman Hükümeti Doğu bölgesini bir an önce kalkındırmak için seferber olmuş. Ama işleri bayağı zor.
Futbolda da artık bir Pele yok. Cruyff yok. Hele hele Maradona hiç yok. Dünya Kupası finalini oynayacak iki takım sahaya çıkmak üzereler. Ama sahada başka yıldızlar var. Tam orta saha çizgisinde Berlin yazısı, solunda Yahoo, Continental, Fly Emirates, Hyundai, McDonalds, Coca Cola, Mastercard, adidas dizilmiş. Berlin’in sağında ise Toshiba, Fujifilm, Gillette, Philips, Bud, Avaya, T Mobile bizleri selamlıyor.
Tribünlerde bu şirketlerin dünyanın dört bir yanından getirdiği gruplar var. Ateşli seyirciler de yok artık. Gol olduğunda nazikçe alkışlayan, biraz tezahürat yapıp, çokça ellerindeki biraları yudumlayan, bir bilete 3-4 bin Euro verecek kadar zenginlere terk etmişler yerlerini. Yıllar önce ezilmişliğin sıkıntılarını statlarda atan o kitle şimdi şehir meydanlarına kurulan dev ekranlarla yetinmek zorunda.
İlginç penaltı
Dev ekran demişken, 30. dakikada stadın iki dev ekranıyla birlikte basın tribünündeki bütün monitörlerin görüntüsü birden yok oldu. Böylesine önemli bir organizasyonda böylesine hatalar Almanlar’ın da organizasyon konusundaki eksikliklerinden sonuncusu olarak gözümüze çarptı.
Tam 8 yıl önce Stade de France’daki finalde oturduğum yer Fransa’nın atak yaptığı kalenin tam hizasındaydı. Dün de aynı yer düştü şansıma. Orada Zidane’ın 2 kafa golüne şahit olmuştum. Bu kez Zizou ilginç bir penaltıyla açılışını yaptı finalin. Arjantinli hakemin cesareti, penaltıyı yaptıran Materazzi’nin 19. dakikada beraberlik golünü atması maçı tam bir final havasına soktu. Top bir o kaleye bir öbür kaleye giderken iki kalecinin kurtarışlarıyla öne çıkıyordu.
İkinci yarıda Vieira’nın sakatlanması Fransa’nın hızını kesip İtalya’yı daha dirençli hala getirecek derken tam tersi oldu. Henry-Ribery-Zidane üçgenleri İtalya savunmasını çok zorladı, Malouda iki kişilik oynadı ama skor 1-1’e takılıp kalmıştı bir kere.
Dramatik final
Uzatmada üstün olan, topu iyi kullanan yine Fransızlar’dı. Ribery oyundan alınmadan bir dakika önce finale damgasını vurabilirdi. Ama vuruşu direğin dibinden auta gitti. Ardından Zidane denedi şansını, Buffon’a takıldı..
Belki o pozisyona sinirlendi Zizou. Belki de unuttu ne kadar sevildiğini. Materazzi’ye attığı kafayla herkesi şaşkına çevirdi. Ne ilginçtir İtalya bir kişi fazla olmasına karşın yine Fransa’nın üstüne gidemedi. Final, futbolun en dramatik bölümüne kalmıştı artık.
Penaltılara kalan tek finalde 12 yıl önce Brezilya’ya kaybeden İtalya bu kez Fransa’yı geçmeyi başardı. Zidane yoktu, Henry yoktu, Ribery yoktu.. Şampiyonu belirleyen golü atmak da Avustralya maçında son dakikada penaltı yaptıran, Almanya maçında son dakikada golü atan Grosso’ya kısmet oldu. Artık Dünya’nın en büyüğü, skandallar ülkesi İtalya. 4 yıl sonra G.Afrika’daki finallere kadar bu unvan onların.