ALİ Sami Yen’deki lig maçını Fenerbahçe kazanmış, Galatasaray şampiyonluk yolunda büyük bir yara almıştı.. Üstelik o maçta Alex gibi önemli bir kozu yoktu sarı lacivertli ekibin..
Dünkü derbi içinse Daum ilginç bir onbir sürdü sahaya.. Takımın en golcü ismi Nobre, son derbide Galatasaray’ı deviren golü atan Brezilyalı yedekti.. Serkan yedekti.. Buna karşın Deniz ve Servet ilk onbirdeydi.. Belli ki, Daum kendisine yönelik eleştirilerden etkilenmiş, takıma küçük bir neşter vuruvermişti..
Gerets ise Daum’dan geri kalır bir yanı olmadığını gösterircesine hücumcu bir onbirle mücadele edecekti.. Ümit, Necati, Hakan Şükür üçlüsünün dışında Hasan, Ayhan ve Volkan gibi defansif yönleri zayıf, ofansif yanları kuvvetli yıldızları sahaya sürmüştü.
Panik içinde maça başlayan Fenerbahçe oyunun kontrolünü eline alana kadar, Galatasaray’ın daha etkili olduğunu gördük. Özellikle Necati-Hasan ikilisinin hareketli oyunu Fenerbahçe savunmasını zorluyor, Ümit Karan da sürpriz koşularıyla gol arıyordu.
Eski santrfor Luciano
Tıpkı lig maçında olduğu gibi dün de golü arayan değil, rakibinin hata yapmasını bekleyen taraf attı.. Anelka’yı, Alex’i, Tuncay’ı kontrol etmeye çalışan Galatasaray savunması eski bir santrfor olan Luciano’yu bir an boş bırakmanın bedelini geriye düşerek ödedi.
Fenerbahçe öne geçince Galatasaray’ın dağılmasını bekleyenler yanıldı. Sarı kırmızılı ekip oyunun kontrolünü elinde tutan taraftı. Bu direncin karşılığı olarak ikinci yarıda Ümit’le golü de buldular.
Golden sonra Fenerbahçe Nobre’yle üç forvete döndü. Bitime 15 dakika kala yüzde yüz bir gol kaçıran Brezilyalı santrfora nazire yapan Ümit de mutlak bir fırsattan yararlanamıyordu.
Haftalardır Fenerbahçe’nin neden kolay gol yediği ve zor gol attığı tartışılıyor.. Yanıt basit aslında..
Fenerbahçe skor avantajı elindeyken bile rakiplerini kontra pozisyonlarda yakalayamıyor.. Yakaladığı ender pozisyonlarda ise pas tercihlerinde yapılan hatalar golü engelliyordu.
Kaybetmeyi hak etmediler
Gerets’in öğrencileri zorlu deplasmanda asla kaybedecek bir oyun ortaya koymadılar. Ama göz göre gelen iki gole engel de olamadılar. Tam Fenerbaahçe sinirlenip oyundan düşmüşken Hasan Şaş’ın tribünlerle girdiği diyalog ibreyi tekrar aleyhlerine çevirdi.
Maç iki takım arasında gitti, geldi.. Sonunda Alex geceye damgasını vurdu.. Bütün gece ortada gözükmeyen Brezilyalı yıldız öyle bir gol attı ki, Mondragon da olsa o topu çıkartamazdı.
Ve tabii hakem.. Cüneyt Çakır iyi bir hakem. Ancak bir gece önceyi hatırlayın.. Dünyanın en iyi takımlarının arasında oynanan Barça-Chelsea maçını Markus Merk gibi dünyaca ünlü bir hakem yönetti. Fenerbahçe-Galatasaray maçını da ülkenin en iyi hakemi kimse o yönetmeliydi. Çünkü derbiler hakem kazanma yerleri değil.. Tersine ülkenin en iyi hakeminin yönetmesi gereken maçlardır..