Paylaş
SPOR Toto Süper Lig’de bitime sadece 5 hafta kaldı. Kümede kalma mücadelesi şekillenmiş gibi. Bucaspor’un, Konyaspor’un ya da Kasımpaşa’nın matematiksel olarak şansları var ama mantık tersini söylüyor..
Şampiyonluk ve Avrupa Ligi’ne katılma mücadelesi ise bütün hızıyla sürüyor. Trabzonspor ile Fenerbahçe büyük saygı duyulacak bir yarış içindeler. Son saniye golleri, kaçan fırsatlar, tartışmalar derken bütün Türkiye bu yarışa kilitlenmiş durumda.
Fenerbahçe-Gaziantep maçının ardından gözler yarışın önemli isimleri hakemlere çevrildi. Defalarca söyledim, tekrar ediyorum. Hakemlerimiz geçmişe oranla çok temiz, çok şeffaf ve kendini çok daha geliştirmiş durumdalar. Tarafsızlar herşeyden önce. Ama çok önemli hatalar yapıyorlar. Baskı altında kalmaktan ya da yanlış örnekler yüzünden bu duruma geldiler.
Çakır korkmadan çaldı
Hafta sonu R.Madrid-Barcelona maçını seyrettik... Doğru ya da yanlış iki penaltı sonucu belirledi. Arsenal-Liverpool maçının normal süresinin bitiminden sonra 10 dakikalık uzatma bölümünde yine tartışılabilecek iki penaltı vardı. Şampiyonlar Ligi’nde maç yöneten tek hakemimiz Cüneyt Çakır R.Kazan-Barça maçında korkmadan gördüğü iki penaltıyı çaldı maç 1-1 bitti. Bizde son 100 maçta iki penaltı verilen hakemler örnek gösteriliyor. Bizde ayağa kasıtlı basan futbolcular, sarı kartla geçiştiriliyor. Bazı maçlarda dokunmaya penaltı verilirken, bazı maçlarda bel kündesine “devam” deniliyor.. Gördüğü halde baskı ve yanlış örnekler yüzünden kararları yanlış veren hakemler.. Oysa ki hakemin görevi ortamı germek değil, gördüğünü çalmaktır.. “Onu öyle gördüm” deme lüksü de fazla olmuyor bazı hakemlerin.. Gözü önündeki güreş mücadelesine “devam” demek, rakibinin bileğine basana “sarıyı” göstermek, görmemekle pek ilgili değil..
Paylaş