Kazım Ağabey bilirsin seni severim. Uzun bir süre senin yöneticiliğini de yaptım. Başına musallat olan hastalıkla mücadele tarzına, yaşama sevincine hayranım. Allah bir an önce sağlık versin öncelikle..
Seni Kazım Kanat yapan en önemli özelliklerden biri Beşiktaşlı olmana karşın yeri geldiğinde Beşiktaş’ı en sert eleştiren yazar elbisesini giymendir. Bu da hem Beşiktaşlılar’a sevdirir seni hem de okunan bir yazar yapar.
Amaaa.. Dün Emre için yazdığın o son cümle "yazılmayacak" bir cümleydi.. Sözün nereye gittiği düşünülmeden yazılmış bir cümleydi.. Emre ne yaptı Kazım Ağabey? Evet, jipiyle birine çarptı ve ölümüne sebep oldu.. Bunu kasten mi yaptı? Hayır.. Emre ne yaptı Kazım Ağabey? Irkçılıkla ilgili söylemler nedeniyle İngiltere’de başı ağrımadı mı? Söyledi ya da söylemedi ama bu yüzden hem bizde hem orada gerekli tepkiyi görmedi mi?
Emre ne yaptı Kazım Ağabey? Basın tribününe yaptığı hareket yüzünden toplumun hemen tümü tarafından zaten yargılanmadı mı?
Peki sen bu kadarlık gazetecilik döneminde istemeyerek de olsa hiç mi "yanlış bilgi" aktarmadın okurlarına.. Veya hiç mi provokasyon içeren yazılar yazmadın? Ya da hiç mi köşende mahkeme kararıyla tekzip edilmedin?
Emre’nin "Bu ülkede saygı duyulacak en son insan sensin" cümlesini hak eden suçu nedir Kazım Ağabey? Güngören’deki bombaları patlatanlardan biri mi Emre? Ya da 99 depreminde onbinlerce insanın ölümüne neden olan binaları yaparken malzemeden çalıp dünyanın çeşitli yerlerinde yat-kat sahibi olanlar mı daha masum?
Emre’nin suçu ne?
Veya Amerikan Konsolosluğu önünde 15 günlük polisleri kat edenler kadar mı ağır suçu Emre’nin? Veya İmralı’da, Kandıra’da yatanlar kadar mı bu ülkeye zarar verdi Emre?
Sabahlara kadar kokain ve seks partisi yapan, bütün varlığını kumara yatıran yıldızlar mı daha sportif Emre’den?
Şike yapıp, maç satıp sonra Milli Takım’a mı girdi o cümleyi hak etmek için?
20 yaşında UEFA Kupası’nı kazanan kadroda olmak, aynı yaşta İnter’de Ronaldo’yla birlikte forma giymek, 4 yılda Serie A’da, 3 yıl Newcastle’da oynamak, Milli Takım’da kaptanlığa yükselmek mi suçu Emre’nin?
İnsanın beyninin içini görmek zordur Kazım Ağabey.. Yüreğinin içini görmek ise daha kolay.. Ama hiç tanımasan da birini "Bu ülkenin saygı duyulacak son insanı" yapacak bir yazı yazman en başta mesleğin için sonra da sana açılan sütunlar adına ayıptır Kazım Ağabey..
Aragones’in seçimi
ÇARŞAMBA Fenerbahçe MTK’yı çok kolay yendi.. Oyun olarak da seyircisine keyif verdi. Kazım ve Emre’nin ortaya koydukları oyun da pozitifti. Ama bir yerde sıkıntı var.. Alex bu takımın beyni.. Ama yıllar önce Oğuz Çetin’in yaptığı gibi gereksiz yerlere gitmeye başladı Aragones’in isteği doğrultusunda.. Böyle olunca da etkili alanda enerjisi tükeniyor.. Gol pasları rakip tarafından kesiliyor, gollük pozisyonlardan uzak kalıyor. Oysa Alex görev adamı değil, skor adamı.. Üç sezon öncenin asist kralı, önceki sezonun gol kralı, geçen sezonun Şampiyonlar Ligi asist kralı. Güiza, Semih ikilisi arasında adaletli bir seçim yaparsa Aragones (Milli Takım’da yaptığı gibi) şu an Semih tek forvet oynar, arkasında da Alex ve Emre görev yaparlar. Ama bunu yapmaz Alex’in yeriyle oynamaya devam ederse Fenerbahçe Türkiye’deki kupalar dışında mutluluk yaşayamaz..
Haftanın esprisi
Luis Aragones Genç Fenerbahçeliler Derneği’ne üye olmuş! Fenerbahçe muhabirimiz Sadi Kemal Yaşar’dan...
Altıda altı olmalı
Galatasaray o kadar zor rakipten sıyrılıp Steaua Bükreş’le eşleşti. Rakibin toplam değeri Lincoln’ün 4 yıllık maliyeti kadar. Romen takımının son yıllarda yeni yıldızlar ürettiği ve Milli Takım’ın iskeletini oluşturduğu unutulmamalı. Yine de ilk maçta alınacak 2 ya da üç gollü bir galibiyet sonrası Bükreş’te çok rahat sonuca gidilebilir.
Fenerbahçe ise seribaşı olmanın avantajının yanı sıra şansını da devreye soktu. Olabilecek en uygun kuralardan birini çekti. MTK’dan daha güçlü bir rakip ama Fenerbahçe iki maçı da kazanabilecek durumda. Beşiktaş’ın işi daha da kolay.. Schalke’yi deviren ve iyi ritm yakalayan siyah-beyazlı ekip şimdiden "büyük düşünmeye" başlamalı. Dünkü kuraların özeti; 6 maçın da kazanılıp gelecek sezon için ülke ve takım puanlarının yükseltilmesi olmalı. Elenmek ihtimali akla bile gelmemeli.
Uyuyan dergi
Euro 2008’e giderken Türk Milli Takımı’nın sponsorlarından biri olan THY’nin kendi resmi dergisi Sky Life’ta tek satır şampiyona ya da Milli Takım haberi yapmamasını eleştirmiştim..
Hadi unutkanlıktır, hatadır, olabilir.. Ama kardeşim takım Avrupa üçüncüsü oldu, dünya konuştu, Başbakan bile "Bu tanıtım milyar dolarlarla ölçülmez" dedi. Temmuz sayısında yine "satır" yoktu.. Sanki uzayda olmuştu her şey.. Artık "pes" dedim.. Kendi kendime.. Bırakın işin futbol yönünü, sponsorluk tarafını.. Futbol artık dev bir sektör; milyonlarca kişi futbol yüzünden seyahat ediyor, ülke ve insan tanıyor.
Ağustos sayısına bakmadım. Ama eminim ki ne olimpiyat vardır, 68 sporcuyla katıldığımız. Ne Süper Ligi’yle ilgili bir haber, Anadolu’nun dört bir köşesinde oynanan.. Ne de vefat eden Hasan Doğan’la ilgili küçük de olsa bir haber.. THY her alanda büyüyor ama dergi uyumaya devam!
Bunlar ücretsiz!
Hürriyet treninde tanıdığım en güzel insanlardan biri Serkan Emekçi başına gelen bir olayı anlattı Safranbolu’daki yemekte, herkesi kırdı geçirdi.. CNN Türk’ün en çalışkan isimlerinden olan Serkan İstanbul’dan Ankara’ya gitmek için otobüse binmiş. Otobüs hareket ettikten kısa bir süre sonra kolonya servisi başlamış. Serkan istemediğini söylemiş. Sonra bütün yolculara şeker ikram etmiş görevli. Ardından da çay-kahve servisi.. Serkan teşekkür edip ikisini de geri çevirmiş. Ve sıra sandviçe gelmiş, Serkan’ın karnı da tok; "Sağolun ben almayayım" demiş.. Görevli artık dayanamamış ve Serkan’a doğru eğilip sessizce "Abi merak etme bunlar ücretsiz" demiş!
Haftanın sözü: Futbol Ben’in bir parçasıdır, seni beladan uzak tutar. Disiplindir. Sabahları erkenden kalkıp koşmanı sağlar. Koşarken kafanı arındırırsın. Çevrendeki dünya, uyanır. - Bob Marley