4 yıl önce dünya futbolunun iki devi Brezilya ve Arjantin Copa America’nın finalinde karşı karşıya..
Bir tarafta Alex, diğer tarafta Lucho Gonzalez.. Kupayı Brezilya kazanırken Alex turnuvanın asist kralı oluyor ve en değerli oyuncu seçiliyor. 23 yaşındaki Lucho ise takımı adına attığı 2 golle turnuvanın öne çıkan isimlerinden biri olarak gösteriliyor. Aradan geçen zaman içinde Alex İstanbul’a, Lucho Porto’ya transfer oluyor. Beyin görevi yapan iki futbolcu da kariyerlerini parlatarak yola devam ediyorlar. Sonunda kaptan Alex’li Fenerbahçe, kaptan Lucho’lu Porto’ya konuk oluyor.. 13 dakika içinde Porto 2-0 öne geçiyor.. İki gol de mükemmel organizasyonlar sonucu geliyor.. Fenerbahçe ağlarına ikinci golü müthiş bir voleyle Lucho gönderiyor.
29 dakika rakip kaleye bile gidemeyen sarı-lacivertli ekip ilk organize atağında golü buluyor.. Kimle başlıyor atak? Ankara’da seyirci tarafından ıslıklanan Uğur’la.. Hacettepe karşısında Alex’e golü attıran.. Tıpkı İstanbul Belediye ve Partizan maçlarında olduğu gibi.. Golü bulan F.Bahçe rakibinin daha çok üstüne gidiyor. Oyunun kontrolünü tamamen ele geçiriyor. Yüzde yüzlük pozisyonlar buluyor.. Ama Şampiyonlar Ligi’ndeki en önemli unsur ortaya çıkıyor.. Yediğin gollerde rakibinin gösterdiği "bitiriciliği" sen gösteremezsen yenilirsin.. "Şapkadan tavşan çıkaran" gizli yıldız Deivid de olmadığına göre yapacak bir şeyin olmaz..
Dışarıdan 2 puan
Evet, Fenerbahçe iyi oynadığı bir maçı, savunmadaki hatalar yüzünden kaybetti. 12 yılda sadece 2 deplasman galibiyeti alabildiği Şampiyonlar Ligi’ne yenilgiyle başladı. Ama Fenerbahçe iyi yolda.. Özellikle hücum organizasyonları ve orta alandaki mücadele açısından iyi yolda.. Aragones doğru adımlar atmaya başladı.. Hızlı ve çabuk adamları az sürelerle de olsa bir arada oynattı. Üstelik dört gün önce ligde kaybedilen ve moral bozan bir deplasman maçı oynadı Fenerbahçe.. Rakip ise tam 3 haftadır dinleniyordu.. Bütün güçleriyle bu maça çıktılar.. Ama skor 2-1’ken Lugano ve Güiza’nın kaçırdıkları goller sonrası tribünler kendi takımlarını ıslıklıyordu..
Hatalar azaltılmalı
F.Bahçe bu kadrosuyla hem Türkiye Ligi’ni kazanabilir hem de gruptan çıkabilir. Alex’in, Emre’nin, özellikle Maldonado’nun oynama arzusu çok yüksek. Carlos savunmada açık veriyor ama hücumda müthiş işler yapıyor.. Uğur, Kazım, Burak, Gökhan hızlı oyuncular.. Güiza şanssızlığını yendi..
En önemlisi Aragones hem saha kenarında, hem de yaptığı hamlelerle yavaş yavaş takıma katkıda bulunmaya başladı.. 13 dakika içinde 2-0 yenik duruma düşen takımını toparlaması, oyuna ortak etmesi, rakibi baskı altına alan bir tempo tutturması önemli "gelişme".Güiza’nın attığı golde, girilen her gol pozisyonunda, hakemin yanlış kararlarında bütün kulübenin ayağa kalkması "takım olma" yolunda atılan "büyük" adımlar.. O yüzden dört gün içinde iki maç birden kaybeden F.Bahçe’nin "doğru yola girdiğini" söylüyorum..
Ve unutmadan.. Avrupa’daki bütün takımlar için, Kadıköy Porto’dan daha "deplasman".. Önemli olan; savunmadaki akıl almaz hataları azaltmak, baskı altında "basit" oynamak, geçen sezon olduğu gibi dışarıdan en az iki puan getirebilmek.. Gerisini de Kadıköy’e bırakmak..