Paylaş
Küçük gözüken ama kocaman bir mutluluk. Çok erken buldu golü Fenerbahçe. Çok erken stresten kurtuldu. Alex’in liderliğinde önce rakibin orta sahasını, ardından savunmasını çökerttiler. Bursaspor erken golü yemesine karşın direnen bir takımdı önceki yıllarda. Dünkü finalde pasifliğin ötesindeydi. Kenarda, hakemin her kararına itiraz eden Ertuğrul Sağlam yüzünden kulübe de gergindi. Biraz Batalla çabaladı o kadar.
Tuzağa düştüler
Saha içinde rakibini ezen bir takım varken futbol oynamak kolay değil aslında. Bursaspor buna karşın direnebilirdi. Fenerbahçe’nin yanlış adamına markaj yaptılar. Emre’yi sinirlendirmeye çalıştılar, Trabzonspor’un düştüğü tuzağa düştüler. Asıl tutmaları gereken adam, dinamik futbolda aktif oynayamayan Alex’ti. Evet hala Alex’e karşıyım. Bu Alex’e karşıyım. Alex’in futbolu Fenerbahçe’de bırakması gerektiğini söyledim en kötü oynadığı Süper Final maçları önsinde ve sonrasında. Şimdi diyorum ki, Alex’e karşıyım. Dünkü Alex’in temposuna karşıyım. Yürüyerek adam geçilmiyor Şampiyonlar Ligi önelemesinde. Top bir o yanda bir bu yanda. Her pasınızda rakip böyle korkunç hatalar yapmıyor.
O final senin hakkın
Alex o ortamlarda etkin olmak istiyorsa sezon başını çok ama çok iyi geçirmeli. Ben önceki sezonun ikinci yarısında bana “Özür dileten” Alex’i istiyorum. Dün yürüyerek 3 asist yapıp, 1 gol atan “Fenerbahçe tarihinin en iyi yabancısını” değil. Oyna Alex. Kazandır. Ama gelecek sezon hedef ne lig ne de kupa. Hedef, o senin kimsede olmayan Tanrı vergisi futbol zekanın karşılığını verip Fenerbahçe’yi Şampiyonlar Ligi’nde finale çıkarman. Bu camianın gücünü son 10 ayda daha iyi hissetin sanırım. Artık dostu, düşmanı iyi biliyorsun.
O final senin hakkın. İnanırsan, kaptan olarak bütün takımı buna inandırırsan ne olur biliyor musun? Başkanı’nın bile telaffuz etmekten korktuğu bir başarıya ortak olursun. Lefter’in bile önüne geçersin.
Paylaş