BAZEN dünyanın gözünün üstünde olduğu bir maç milyarların başını döndürecek tempoya çıkar.. Herkesin futbolu ne kadar sevdiğini düşünür..
Bazense dün geceki bir tarafın atmak, diğer tarafın yememek için oynadığı bir oyun oynanır. Kimsenin aklına kalkıp, bu Almanlar İngiltere’ye, Arjantin’e nasıl 4 attı demek gelmez. Attılar çünkü favori değillerdi. Attılar çünkü birinde yedikleri bariz bir gol Uruguaylı hakem tarafından görülmedi. Attılar çünkü Arjantin karşısında 3. dakikada duran toptan gol bulup hiç ummadıkları bir maç oynadılar. İspanya dünyanın en saygı duyulacak futbolunu oynuyor şu anda. Her şeyiyle oturmuş bir takım. Gol yeseler de, kötü oynasalar da sıkmıyorlar izleyenleri. Finaldeki rakipleri Hollanda da onlara benziyor. O yüzden 4 yıl önceki gibi bir final olmasına 73.dakikada Puyol’un Xavi’nin kullandığı kornerden gelen topa inanılmaz yükselerek yaptığı vuruş engel oldu belki de. Teknik adamların işi zor Ve tabii Casillas... Yaptığı çıkışla tekrar dünyanın “1 Numarası” oldu bir anda.. Hollanda-İspanya bu dünya kupası için güçel bir final olacak. Almanya ve Uruguay da üçüncülüğü hak ettiler. Ama herkese bir sorum var şimdi. Desem ki, “Elimde Dünya Kupası’na katılan 32 takımın bundan sonraki ilk maçlarına bir bilet var. Hangisini seçersiniz?” Ben Maradona’nın çalıştırdığı, Messi’li Arjantin’i isterdim. Çünkü herşey kazanmak değil. Nasıl ki 4 yıl öncenin şampiyonu İtalya, Yeni Zelanda’yı bile yenemeyecek hale gelmişse herkesin futbolun gittiği yeri görmesi gerekir. Artık televizyondan seyredilmeyen futbol oynayan takımların işi zor. Futbolu çirkinleştiren teknik adamların işi zor. Ama en zoru, İspanya, Hollanda ve Barcelona gibi her ikisini birden yapabilmek. Almanya’nın Oberhausen kentindeki ‘Sea Life’ akvaryumunda bulunan kahin ahtapot Paul, İspanya’nın Almanya’yı yeneceğini bildiği (2010 Dünya Kupası boyunca bayraklı kutularda doğru tercihi yaptı) gibi zor olmaz herhalde!