Paylaş
BİZİ kim denetliyor? Evet, Yazı İşleri ekibi olarak önceki gün Adana’daki bir öğrenci yurdunda çıkan yangının ardından ‘Bölgemizde ne noktadayız?’ sorusunu sormadan edemedik. Geçen günlerde ‘Kaçış yolunu bulduk!’ başlıklı yazımda belirtiğim gibi yangın merdivenleri ve bu konudaki eksiklerimizi gündeme getirmiştim. Ancak, acıdır ki yazıdaki gerçeklik büyük takdir toplasa da yetkili kurumlar önceki gün Adana’daki acı olayı yaşamadan refleks göstermedi. Yani acı yaşandıktan sonra tedbir almayı düşünüyoruz; öncesi adımlarda toplum olarak ne yazık ki hala büyük zafiyetler yaşıyoruz.
**
Daha önce de belirttiğim gibi o içinde yaşadığımız kat kat beton bloklar, bildiğiniz ‘Yapı Denetim’ firmaları tarafından kontrolden geçiyor. Belediyelerden alınan ruhsatın ardından ve denetimlerin kimin tarafından yapıldığı ise tam bir muamma!..
Hepimizin hayatı bu kadar basit mi? Evet, bu soruyu Antalya’da bize ışık tutacağını düşündüğüm, Makina Mühendisleri Odası (MMO) Antalya Şubesi Başkanı Ayşen Hamamcıoğlu ve kentte en büyük ilçe olan Muratpaşa Belediyesi İmar ve Şehircilik Müdürü Deniz Duğan’a sordum.
Aldığım cevaplar itiraf etmeliyim ki yanmışız biz; dedirtti!..
**
Antalya’da hiçbir kurum yangın merdivenlerini denetlemediği gibi bu konuya ait hiçbir veri bile bulunmuyor. Üstelik hayatımız eski-yeni yönetmelikler arasına sıkışmış. 2013 yılına kadar Büyükşehir Belediyesi tarafından denetlenen yapılar ve tadilatlar ilçe belediyelerin denetimlerine bırakılmış. En acı bölüm ise mevzuata göre yapı denetim firmalarının kontrolünden geçen projelerin takibi asla yapılmıyor. Üstelik kentimizdeki alışveriş merkezleri ve daha birçok halka açık kapalı çarşıların ise havalandırma sistemleri bile doğru-dürüst hizmet verecek durumda değil. Sanırım AVM’lerin garajlarında yaz-kış aylarında egzoz kokusunun temizlenememesi bile bu ayrıntıya cevap olacaktır.
İtiraf niteliğindeki bir diğer açıklama ise denetimler, bir şikayet ile başlıyor ve müfettiş takibiyle sürüyor. Yani zoraki bir denetim sistemi ve ona bağlı prosedür yönetmeliğine bağlı bir bakış açısı tutuyoruz.
Neden bir 3’üncü göz yok diyerek sorduğum sorunun cevabında ise ‘evet olmalı’ diyoruz. Ama bu 3’üncü göz noktasında Ayşen Hamamcıoğlu’nun ‘Asansör denetimi için gittiğimiz sitelerde (binalarda) neredeyse dayak yiyeceğiz’ açıklaması ise bu konuya toplum olarak bakış açımızı çok net ortaya koyuyor; aslında...
Ruhsatını belediyeden kapan müteahhit ve vatandaş, işin ‘olur’una bakmaktan öteye gitmiyor. Düşünsenize ilçe belediyelerindeki iki mühendis tarafından proje denetlemesi yapılan binalarda (uygun/uygunsuz) şimdi mülk sahibi veya kiracılar oturuyor. 2013 yılı öncesi İtfaiye Dairesi Başkanlığı’nın ‘olur’ yazısıyla ruhsat alan bu yapılar şimdi ilçe belediyelerindeki bir-iki mühendisin dudağının uçuğunda...
Evet; ortak görüş 3’üncü göze ihtiyaç var.
Ruhsat öncesi veya sonrası bu proje her şekilde değerlendirilmeli. Mühendislerin de bulunduğu bir denetim mekanizması oluşturulmalı.
Ayrıca bir de gözümüzden kaçan bir noktaya da değinmek istiyorum. Dersanelerden okula dönüşen yeni okulların da acil olarak gözden geçirilmesi gerekiyor. Çoğu bir yaşam alanından sınıf formatına girerek bir şekilde ‘mevzuata uygun’ belgesiyle eğitim vermekte.
Yani olası bir faciaya kapı aralıyoruz.
İmar ve Şehircilik Müdürü Deniz Duğan’ın itiraf niteliğindeki sözleri ise hala kulağımda ve bu sorun çözümlenmeden de gitmeyecek gibi!... İşte o sözler: “Evet yangın çıksın yangın merdiveninde ölürsünüz. Toplumumuzda maalesef bu durum böyle. Yeni binalarda yüzde 100 yaptırım gücümüz var ama eskilerde hiçbir gücümüz yok. Bazı özel okullar hikayeden dizayn yaparak, tüm yönetmelikler ihlal ediliyor. Karga, tulumba düzenlemeler var. Dersanelerden okullara dönüşen binalarda tehlike büyük... Can güvenliği tartışılır. Üstelik sadece okullar değil, Milli Eğitim ve Valilik binasında da aynı durumlarla karşılaşabilirsiniz.’
Bu gerçeğimizden sonra gelin daha geç kalmadan bu konuda acil bir duyarlılık yaratarak, gerekli önlemler adına adım atalım ve kent liderleri olarak elimizi taşın altına sokalım.
Paylaş