Kadıköy Çarşısı, İstanbul’un en güzel çarşılarından biridir. Bana sorsanız tereddütsüz 1 numaraya yerleştiririm. Yıllardır burada olan esnafı, müdavimleri, tanıdık kedileri, hatta kazı bile vardır. Işıl ışıl balıkçıları, manavı, kasabı, ciğercisi, şarküterisi, fırını, kahvecisi ile Adile Naşit-Münir Özkul filmleri gibi içinizi ısıtır.
Bugün Kadıköy Çarşısı’nın geleceğini tehdit eden iki şey var: Hızla artan ve katil yosun gibi çarşının her yerini saran turistik restoranlar ile eski Kuşdili Çayırı’na (eski Salı Pazarı alanı) yapılması planlanan alışveriş merkezi.
Çarşıdaki özgürlük ortamının ve renkliliğin fark edilmesi şunun şurasında bir iki yıllık mesele. Nevizade, Nişantaşı, Asmalımescit gibi turistik yerlerde belediyelerin içki servisi yapan mekanlarla mücadelesi başlayınca rota Kadıköy’e çevrildi. Kadıköy Çarşı, turistik rehberlerde de kendine daha fazla yer bulmaya başladı. Büyüyen potensiyeli görenler de fırsatı kaçırmadı.
Şimdi onlarca turistik restoran var çarşıda. Onlarca yıllık esnaf gidiyor, yerine bir restoran açılıyor. Özellikle meyhane demiyorum çünkü yeni gelenlerin meyhane kültürüyle alakası yok. Bunlar daha çok, dükkanın önünden geçeni kolundan tutup masaya oturtmaya çalışan tipler. Giden her esnafla birlikte çarşı da ruhunu kaybediyor.
1970’lerin ortasından itibaren müziğe, edebiyata, modaya, sanata yön vermiş bir alt kültür olan punk, küllerinden doğuyor.
En azından modada...
Bu da dar jean pantolonlar, punk saçlar, çengelli iğne ve fermuarlar, deri motorcu montları, kolsuz tişörtler, teatral makyaj, kaykaycı ayakkabıları, Dr. Martens botlar, metal aksesuvarlar gardroplarda kendine yeniden yer açacak demek.
1. Her ikisi de cildin anlık olarak daha iyi görünmesini sağlamak için geliştirilmiş formüller.
2. BB, Blemish Balm’ın kısaltması. CC ise Color Control’un.
3. CC Kore’de, BB Almanya’da geliştirildi.
4. BB Avrupa ve ABD’de, CC ise Asya’da popüler.
5. Her iki ürün de nemlendiriyor, problemli bölgeleri hedef alıyor, koruyor, cilt tonunu düzenliyor, aydınlatıyor.
6. BB kremler ayrıca kusurları kapatıyor, dokuyu pürüzsüzleştiriyor.
7. CC kremler daha hafif, daha doğal sonuçlar ortaya çıkarıyor.
Perakendecilerin hedefi en kısa zamanda İstanbul'da 55, Türkiye genelinde ise 150 AVM daha açmak. Onlara soracak olursanız, memleketimiz daha pek çok AVM’ye ihtiyaç duymakta. Onlar dağa taşa AVM kurarken, her birinde bir mağaza açmaya çalışan markalar iflasın eşiğine geldi, o da ayrı konu.
Şimdi Başbakan Erdoğan, çoktandır bildiğimiz bir şeyi, açık açık yeniden dile getirdi: Taksim'de yapılacak Topçu Kışlası AVM olacak. Taksim’de nefes alacak tek yer olan Gezi Parkı içindeki yüzlerce ağaçla birlikte yok edilecek ve yerine AVM dikilecek. Aynı Başbakan daha iki hafta önce Yerel Yönetimler Sempozyumu’nda şöyle demişti: "Bizim metropollerimiz vardı ama o metropoller beceriksiz ve estetik dünyası olmayan, estetik ruhu olmayan ellerde adeta nekropole, yani ölü şehirlere dönüştü. Eskiden yeşilin içine yeşille uyumlu yapılar inşa edilirken şimdi artık saksılarda çiçekler yetiştiriliyor." Çelişkinin altını daha da çizmeye gerek yok sanırım.
Hadi meseleye ihtiyaçlar açısından bakalım. Şu anda Gezi Parkı olan ve AVM’ye dönüştürülecek olan alanın yakın çevresinde tek bir park, yeşil alan yok. Taksim Meydanı’ndan tüm İstiklal Caddesi’ni, Galata’yı geçin, Karaköy’e inin park bulamazsınız. Cihangir yönüne gitseniz durum değişmez. Tarlabaşı da öyle. En yakın yeşil alan Maçka Parkı’dır. Oysa son 10 yılda İstiklal Caddesi kendi başına koca bir AVM’ye dönüştü. Sinemalar, sergi salonları, kitapçılar kapandı, bunların hepsi, dünyanın her yerinde görebileceğiniz büyük zincir markalardan birinin mağazası oldu. Üstelik bu yüzlerce metrelik açık AVM’nin üzerine bir de Demirören denen AVM yapıldı, Emek ile Rüya sinemalarını yutan AVM de yolda.
Başbakan’ın 2023 hedeflerinden biri İstanbul’u dünyanın en büyük AVM’si yapmak mı merak ediyorum.
Tuzla Belediyesi ve www.manavim.com işbirliğiyle hizmete giren İstanbul’un en yeni organik pazarı, tüm hafta boyunca açık olacak. Tamamı güvenli ve sertifikalı organik ürünler, Tuzla Belediyesi’nin denetiminde satılacak. Çarşının yeri, Rauf Orbay Caddesi’nde. Tam Deniz Harp Okulu kavşağında. 24 saat güvenlik hizmeti, içinde 6 dükkan, bu dükkanlarda satılacak yaklaşık 300 çeşit ürün, soluklanmak için kafeterya, çocuklar için oyun parkı, dinlenme alanları, süs havuzu ve kahvaltı alanları var. Açılış 14:00’te.
BAŞKA NERELERDE VAR
İSTANBUL
Maltepe, Kadıköy, Şişli, Zeytinburnu, Beylikdüzü, Bakırköy, Silivri, Kartal, Kasımpaşa, Fatih
ANKARA
Halle Berry’nin ayakkabıları
Oyunculuğu kadar stiliyle de ön plana çıkan Oscar’lı aktris Halle Berry’nin tasarladığı Fifth Avenue adlı ayakkabı koleksiyonu, Deichmann’da. Gündelik hayattan ve kırmızı halı şıklığından ilham alınmış. Babetlerin yanı sıra stiletto ve çanta modelleri de var. Doğayı vurgulayan pastel tonların hakimiyeti görülüyor.
Hasır örgüler, jean kumaşı, dolgu ve tahta topuklar, kurdela ve metalik tokalar kullanılmış.
Retro timsah
İster Coachella gibi masalımsı çöl sıcağındaki festivallerde, ister Glastonbury gibi öngörülemeyen hava şartlarına sahip İngiltere festivallerinde ya da yaz boyu İbiza partilerinde olun. Hem kızlar hem erkekler için zengin bir koleksiyon olmalarının yanı sıra çadır, panço, yağmur çizmeleri ve kendin-yap setleri gibi her festival katılımcısının ihtiyacı olan ürünler de var.
Bazı festivaller yaz güneşine erken kaçış fırsatı sunuyor. Kızlar için dökümlü atletler, kaftanlar ve tuniklerin yanı sıra, kesik şortlar ve sezonun olmazsa olmazı incecik şifon etekler; erkekler içinse jean gömlekler, yıldızlı ve çizgili şortlar, çeşit çeşit tişört ve üstler demek. Ayrıca geceye canlılık verecek, karanlıkta parlayan parçalar ve tam bir aksesuvar koleksiyonu da var. Bunun yanı sıra festivallere gidenlerin ihtiyaç duyacakları çadır, panço ve kendin yap kitleri gibi ürünler de koleksiyonda yer alıyor.
HAVA NASIL OLURSA OLSUN, HAVAN YERİNDE OLSUN Beklenmedik hava koşulları genellikle festival deneyiminin bir parçası. Bu da,her koşula uygun kat kat giysiler anlamına geliyor. Kızlar için dökümlü hırkalar ve atletler üzerine giyilebilen üniforma ceketlerin, tamamlayıcı parçaları ise skinny jean’ler, kesik şortlar ve yağmur çizmeleri. Erkekler içinse siyah jean pantolonlar, uzun kollu ve kolsuz tişört ile atletlerin üstüne giyilebilen deri motorcu ceketleri ve jean ceketler festivallerin olmazsa olmazları. Hava kötüleşirse, pançolar yağmuru sizden uzak tutar.
İstanbul’un ilk Taklit Ürünler Sergisi’nin açıldığını duyunca hemen atlayıp gittim. Sergi, Aqua Florya AVM’nin alt katında. Hani şu İstanbul Akvaryum’un da içinde olduğu alışveriş merkezi. Bu vesileyle ilk kez ziyaret etmiş de oldum. Denize sıfır AVM’ye (maalesef iki katı denize sırtını dönmüş) x-ray veya herhangi bir güvenlik kontrolünden geçmeden girildiğini görünce gözlerim yaşardı. Kapıya doğru yürürken farkında olmadan cebimdeki metalleri yoklamaya başlamıştım oysa.
Aqua Florya, ferah ve pazar günü gitmiş olmama rağmen içindeki gürültüyü ve kalabalığı ziyaretçisine yansıtmayan bir alışveriş merkezi. Marka yoğunluğu üst-orta sınıfta. Zaten market olarak Migros veya Carrefour yerine Macro Center tercih edilmesinden de anlaşılıyor hedef kitlesi. Yeme-içme mekanları konusunda da iddialı.
Gelelim sergiye...Dünyada satılan her 10 üründen 1’i taklit. 1990’lardan bu yana yüzde 400 büyüyen taklit ürün ticaretinin 2020’de 2 trilyon dolara ulaşacağı tahmin ediliyor. Ben çok heyecanlanarak gittim sergiye ama alt katta, pek de trafik olmayan bir köşede, pek de dikkat çekmeyecek biçimde yerleştirilmişti ürünler. Bürokratik bir hali vardı diyeyim. Ama yine de ilginç. Toplam 80 tescilli marka, yanında taklidiyle yan yana görülüyor. Saat, cep telefonu, parfüm, çanta, ayakkabı, oyuncak, kulaklık, her şey var. İtiraf etmeli ki, bazıları orijinallerinden dana iyi görünüyor. Elbette görünüşte sadece. Sigara filtre ağızlığı olan Süzen’in bile taklidi olduğunu biliyor muydunuz? İnsan niye taklit filtre yapar ki?