Beyaz islamcı gazeteciler.. (Bu tanım bana çok garip geliyor. Eskiden islami mislami gazeteci yoktu. Hepsi gazeteci idi.Yaklaşık 30 yılda çevresine islami islami bakan gazeteciler türedi. Sonradan bir de bunların ‘beyaz’ları çıktı.. Biz de ‘Ya gazeteci çevresine nasıl islami islami bakar, böyle din taramalı bakış toplumdaki ‘kutuplaşma’ sürecini hızlandırmaz mı’ diye sorgulamayı bırakıp, ‘islamcı gazeteciler’ deyip geçmeye başladık. Kutuplaşmamız hayra yorula.. Aslında yorulmuyor ama neyse ki kimse farkında değil..)Neyse işte bu islamcı gazetecilerin beyaz türleri Zeki Yamani’yi hem çok lüks düğün yapıp, hem de el değmemiş, pardon alkol değmemiş 30 bin kadeh aramakla suçladılar. Anladığım kadarıyla Zeki Yamani 30 bin alkol değmemiş kadehi alıp düğünü İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin çadırında yapsaydı sorun olmayacaktı. Düğün Çırağan Sarayı’nda yapılınca ‘abartı’ sorun oldu.. Bu durumda ‘tesettür’e bürünüp, Mercedes’lerden, BMW’lerden inmeyenleri de, çocuklarını, Amerika senin İngiltere benim, okutmaktan kaçınmayanları da, süslü püslü kıyafetlerle defile ortamlarını aratmayanları da, hiçbir dünya nimetinden yararlanmaktan kaçınmayanları da eleştirmek gerekmez mi? Yamani hem Çırağan da düğün yapıyor, hem de 30 bin alkol değmemiş kadeh arıyor.. Size ne.. Nerde kaldı inanç özgürlüğü? Yakalarsam The Don’suz..Donla denize girenlere ‘kim sahip çıkmalı, kim sahip çıkmalı’ diye düşünürken aklıma ‘boxer’ donları ile ünlü ‘The Don’ markası geldi. The Don bu fırsatı kesinlikle kaçırmamalı.. Donla denize girmeyi yaşam biçimi olarak seçenlere saldırılırken, The Don asilik yaparsa, bu kesimin gerçek markası olur, satışlarını ikiye katlar. Hatta The Don’a önerim kampanyasını ‘Yakalarsam The Don’suz..’ konseptine oturtması.. Böylece don gitmeyenler de mağdur durumdakilere sırt verip The Don giyebilirler.. Benden önermesi..Tarkan’cılar durmuyor..‘Tarkan Şımarmıştır’ dedim nokta koydum ama Tarkancılar durmuyor. Pazar günü gazetelerin arka sayfalarında Tarkan’ın Avea konserlerinin reklamı vardı. Avea’nın Tarkan kampanyasında yaptığı en iyi iş bu konserler ve bu konser reklamları galiba.. Konser reklamlarında kullanılan Tarkan fotoğrafı oldukça etkileyici.. Kutlarım. Tabii ki yemeyip içmeyip bana e-posta yetiştiren okurlarımı da.. Sizden tek ricam birbirimize kötü söz söylemeden tartışmamız. İnsanları hayvanlardan ayıran neydi? İçlerindeki saldırganı kontrol edebilmeleri.. Öyle değil mi? Güzel güzel tartışalım.. Görüşlerinize de yer veriyorum. Demokrasi ise demokrasi. Daha ne istiyorsunuz? n ‘...Tarkan yaklaşık 8-9 yıldır müzikseverleri ‘İngilizce albüm çıkaracağım, Amerika’yı fethedeceğim’ diye adeta uyutuyor. Görüldüğü gibi bu süreçte Avrupa’nın ücra köşeleri ve Asya dışında herhangi bir şey yapmış değil. Avrupa’nın ücra köşeleri diyorum, çünkü benim için İngiltere müzik listelerine girmemiş bir albüm Avrupa’da başarı elde edememiş demektir. Bugün dünyada müzik sektörünü şekillendiren iki merkez var: Amerika ve İngiltere müzik listeleri! Kimse karşısındakini çocuk yerine koymasın. (Özgür Balmumcu)n ‘...Tarkan tanınmıyor demişsiniz. Amerika’da Türkçe albümlerinin her biri 50’şer bin sattı, Türkiye’de toplam albümleri 10 milyona yakın sattı, Avrupa ülkelerinde klipleri sürekli dönüyor. Sadece Aacayipsin albümü Avrupa’da 700 bin sattı. Dudu Rusya’da 1 milyon sattı. Belçika, Hollanda, Almanya, İngiltere, Fransa’da ‘En Çok Satan İlk 3’ listesine girdi, Tarkan CNN’e konuk oldu ve hedefleri var. Eğitimli olmak demek mailin sonunda ‘edu.tr’ olması değildir.’ (Çağdaş Sabancı)n ‘Tarkan bu ülkenin göz bebeği. Türkiye gibi koşulları zor, müzik dinleyenlerin kıro kıro adamlara para verdiği bir ülkede Tarkan’ı karalamak yerine onun hak ettiği yazılar yazmanızı dilerdim. Tarkan büyük bir yıldız, dolayısıyla şımarmaya hakkı var. Siz de onun gibi yıldız olsanız ne diyeceğinizi, nasıl bir opera besteleyeceğinizi şaşırırdınız. Bu ülkede değer verilmesi gereken insanlara sürekli bir negatif eleştiri, yargılama, aşağılama söz konusu ve bu benim canımı bu aralar fazlasıyla sıkmakta.’ (Tolga Tayfun)