YTL tanıtımına 2 ay yeter mi?

YEDİDEN yetmişe Yeni Türk Lirası’na geçeceğiz. Kafalarda onlarca soru var. Durup dururken niye sıfırları atıyoruz?

Ne değişecek ki? Altı sıfır atalım derken cebimizdeki para da sıfır olabilir mi? Altı sıfırı olmayan paraların neresinden sıfır atılacak? Euroya ya da dolara geçmek daha güvenli olabilir mi? Bankadaki param değer kaybedebilir mi? Eğer ortaya bir yeni para kaosu çıkarsa kim vurduya gidebilir miyim?

Soruları çoğaltmak mümkün..Çok soru var kafamızdaÖYaşadığımız hayat zaten ağır yükler getirmiş, bir de şimdi durup dururken yeni birşeyleri öğrenmek, algıladığımız riskleri azaltmak istiyoruz. Üstelik kolay öğrenemediğimizi de biliyoruz. Bir kere anlatmayla öğrenemeyiz. Oturup Yeni Türk Lirası’nı bir derslikte ders gibi öğrenecek zamanımız da yok. Olsa da niye böyle bir şey yapalım ki? Yeni Türk Lirası’nı kullanmak için ehliyet almak zorunda değiliz ki?

Doğal ortamında öğrenmemiz lazım. Kısmen gazeteden duyacağız, kısmen televizyondan, bazen radyodan, bazen de internetten, bazen de arkadaşımızdan, akrabamızdanÖTekrar tekrar aynı şeyi duyarak, görerek, okuyarak öğreneceğiz.

Birilerinin bize ‘Yeni Türk Lirası Düzeni’ sonucu ortaya çıkacak sorunları ve çözüm yollarını anlatması, ‘güven’ vermesi lazım. Kim öğretecek? Merkez Bankası. Ortada Merkez Bankası’nın herhengi bir şeyi öğrettiğini gören var mı? Yok. Neden? Yeni Türk Lirası taklit edilir diye korkulup, halka ne kadar geç bilgi verilirse o kadar iyi olur diye düşünülüyormuş! Bu nedenle Merkez Bankası 25 Ekim’i (bugün) bilgilendirmeye başlamak için uygun zaman görüyormuş!

Büyük zamanlama hatası..Bu kadar büyük bir değişim operasyonunda bilgilendirmeye iki ay ayırmak büyük hataÖTaklitten korkuluyormuş! İstediğin kadar önlem al, taklit etmeyi kafasına koyan eder, sen bilgilendirmene bak.

En Komiği Bütçe

Merkez Bankası’nın ‘bilgilendirme kampanyası’ konusundaki hataları sadece zamanlama hatası ile sınırlı değil. Geçtiğimiz Mayıs ayında bir şeyler yapmak üzere çalışmaya başladıklarını biliyoruz. Önce bir halkla ilişkiler konkuru açtılar. Bu konkura sadece PRCI (Halkla İlişkiler Danışmanları Derneği) üyesi altı şirketi çağırdılar. (Niye sadece PRCI üyeleri anlamak mümkün değil!). Sonra bu altı şirketi üçe indirip, üç şirketten yanlarına bir de reklam şirketi bulmalarını istediler. Bu olay bile Merkez Bankası’nın ‘bilgilendirme’ konusunda kafasının ne kadar karışık olduğunun göstergesi. Bir reklam şirketini bir halkla İlişkiler şirketinin güdümüne sokup ortak konkura çağırmak nerede görülmüş? Merkez Bankası yeni iletişim yönetimi sistemleri biliyor da bizim haberimiz mi yok! Saçma..

Saçmalık burada bitse iyi..Bir de Merkez Bankası finale kalan üç şirketten, kampanya bütçesinin % 10’u kadar teminat mektubu istemiş. Bu istek üzerinde de iki şirket konkur kılıklı ihaleden çekilmiş. İş, ayakta kalan (bırakılan da denilebilir) tek oluşum, Bersay/Ddf ortaklığında kalmış.

Şimdi sıkı durun. Bersay/Ddf ortaklığı ‘Yeni Türk Lirası’nı koca Türkiye’ye kaç paraya öğretecek biliyor musunuz? Sadece 700 bin dolara..Türkiye Cumhuriyeti’nin Yeni Türk Lirası’nı halkına öğretmek için hem halkla ilişkilere hem reklama ayırdığı bütçe sadece ve sadece 700 bin dolar. Komik çok komik.

Bugün Türk halkının önüne çıkıp, yeni Türk Lirası bilgilendirme kampanyasını başlatacak olan Başbakan Tayyip Erdoğan’ın bu bütçeden haberi var mı acaba? Eğer Erdoğan ne demek istediğimi anlamak istiyorsa kendini imajını yaratmak ve tazelemek için yaptığı kampanyalara harcanan paralara baksın. Ya da Murat Ülker’e ‘Cola-Turka’yı tutundurmak için kaç lira harcadınız?’ diye sorsun..

Merkez Bankası, çok hatalı çok..Umarım Merkez Bankası kalan iki ayda hatalarını tekrarlamaz, tekrarlarsa biz buradayız hatırlatırız. Sonuna kadar..Türkiye’nin artık bürokrat hatasına tahammülü olmamalı!

Regal iyi gidiyor

REGAL
’in ikinci reklamı geldi. Aferin Vestel’cilere. Regal’i ikinci markaları yapmayı kafaya koydular ısrarla üzerine gidiyorlar. İkinci reklamda ‘Yahudi’ tiplemesinde Semih Sergen, ‘Kayserili’ tiplemesinde de Nöri Gantar oynuyor. Semih Sergen, oğlu Regal ürünleri aldı diye bütün işi oğluna bıraktığını söylüyor. Nöri Gantar da ‘O da bir şey mi benim ki Regal bayiliği aldı diyor’. Böylece Regal’in ‘Akılı bir seçim olduğu’ vurgulanarak pozisyonu güçlendiriliyor. Regal bayiliğinin değerli kılınması da reklamın verdiği diğer yan mesaj. Biraz olayın geçtiği otomobilin prestij otomobili olmasına kafayı taktım ama sanırım bu da doğru. Eğer böyle lüks otomobillere binenler Regal’i tercih ediyorsa bizler niye Regal’i tercih etmeyelim değil mi?

Çekirgelik

Tanrı bize iki yuvarlak organ verdi. Biri düşünmek, diğeri oturmak için. Başarı hangisini kullandığınıza bağlı..

(Ann Landers)
Yazarın Tüm Yazıları