KÜLTÜR ve Turizm Bakanlığı ‘Tanıtım İhalesi’ni, bu yıl da, daha önce aynı ihaleyi beş kez üst üste kazanan Ddf reklam ajansı kazandı.
İhaleye katılan Wunderman reklam ajansı Yönetim Kurulu Başkanı, sektörün duayeni Atilla Aksoy ‘İhalenin sonucu ortadaysa niye ihale yapılıyor’ diye isyan etti, ihale sürecindeki ciddiyetsizliğe dikkat çekti.
İhalede yasalara uygun olmayan bir şey yok. Hatta yasa bakanlığın tanıtım işini istediğini verebileceğini de söylüyor. Ancak Bakanlık her yıl ihale açıyor ve sonucunda ihaleyi hep Ddf reklam ajansı kazanıyor. Her yıl Reklamcılar Derneği ve ihaleye giren Türkiye’nin ‘muteber’ ajanları, ihale sürecinin ciddiyetsiz yapıldığını ve ‘adeta Ddf’in’ kazanması için tasarlandığını ima ediyorlar. Hatta bazı gazeteler ve meslek dergileri Turizm Bakanı Erkan Mumcu’nun ihaleyi kazanan ajansın sahibi ile ‘dostluk’ ilişkisini vurguluyorlar. Kanıt sunan yok ama. Herkes karnından konuşuyor.Sonuç değişmiyor. İhale yine aynı şekilde yapılıyor. Yine Ddf ihaleyi kazanıyor.
Her yıl Ddf’in ihaleyi kazanması mümkün mü? Mümkün. İhaleye katılan işleri görmediğim için ihaleyi Ddf’in hakkıyla kazanıp kazanmadığını söylememse
mümkün değil. Ddf’in son beş yıldaki işlerine baktığımda ‘Türkiye bir turistik ürün olarak böyle mi satılır?’ diye eleştirebilirim. ‘Kampanyayı beğeniyorum, başka ne yapılacak ki!’ de diyebilirim. Ama ihaleye katılan işleri görmediğim için ‘Ddf kayırılıyor’ diyemiyorum. Bildiğim ihale sürecinin gerçekten özensiz düzenlendiği ve dedikodulara çanak tuttuğu. Sonuçda da Turizm Bakanlığı tanıtım ihalesi’nin prestij kaybettiği..
Medicat’in Şubat sayısında bu yıl ihaleye katılan ajanlardan Pars /McCann Erickson’ın üst düzey yöneticisi Yavuz Özçelik şöyle yazıyor:
‘Sayın Bakan ne kadar önemsiyor bilmiyorum ama ülkenin en büyük bütçeli (bu yıl 47 milyon dolar) ihalesi giderek kimsenin ciddiye almadığı bir ihale haline geldi. Nasılsa kazanamayız düşüncesiyle kimse zamanını ve emeğini harcamak istemiyor. Çok da haklılar. Bu ihalede kazanma ve kaybetmenin nesnel koşulları netleşinceye kadar ve Reklamcılar Derneği’nin yayınladığı konkur koşullarına uygun hale getirilinceye kadar biz bu işte yokuz.’
Kültür ve Turizm Bakanı Erkan Mumcu Marketing Türkiye’nin 1 Şubat 2005 sayısında eleştiriler karşısında şöyle diyor: ‘..İmaların arkasına sığınmak benim anlayabileceğim bir yol değildirÖBütün projeleri Reklamcılar Derneği’nde veya başka herhangi bir yerde sergileyip kamuoyunun ve uzmanların değerlendirmesine sunalım. Biz hazırız.’ Atilla Aksoy’da aynı dergide Mumcu’ya yanıt veriyor:
‘Hodri meydan sayın Bakan’..
Biz de buradan Erkan Mumcu’ya sesleniyoruz. Lütfen işleri bir an önce uzmanların görüşüne açın sayın Bakan. Açın ki artık şu dedikodular bitsin Ddf’de rahat etsin, Bakanlık yetkilileri de, biz de. Böyle önemli bir ihale de prestij kaybetmesin.Ya da artık ihale falan yapmayın, verin işi doğrudan bir ajansa olsun bitsin.
Erkek arkadaş niye nişanlı oldu?
BİR süredir televizyonlarda yayınlanan Rozy reklamlarında, genç kız Rozy günlerinde gerekli olan şeyleri sayarken ‘Tabii ki bir de çok anlayışlı bir erkek arkadaşınız olmalı’ dedikten sonra kapıyı, kapıda bekleyen gencin yüzüne kapatıyordu. Ne olduysa oldu, şu sıralar reklamda ‘erkek arkadaş’ yerine ‘nişanlı’ sözcüğü kullanılmaya başladı. Bazı genç okurlarım ‘Ne oldu, Rozyciler bir erkek arkadaşın bir genç kızın regl günlerini bilmesini Türkiye’ye çok mu gördüler?’ diye soruyorlar. Gerçekten ben de soruyorum. Ne oldu? Erol Yarar Rozy’yi Ülker’e satınca birileri genç kızlarımızın namus bekçiliğine mi soyundu?
Danone ve bebek poposu
ÇUKUROVA Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Ana Bilim Dalı, Neonatoloji (Yenidoğan) Bilim Dalı’nda Doçent Nejat Narlı Danone reklamına şöyle isyan ediyor:
‘Türkiye’de yılda 1.4 milyon bebek doğuyor. Doğum sırasında yapılması gerekenler ‘Yenidoğan Bebeğin Canlandırılması’ adı altındaki kursla 8 yıldır Türk Neonatoloji Derneği ile Sağlık Bakanlığı tarafından verilmektedir. Bu kursu yaklaşık 100 bin kişinin alması gerekiyor. Ancak şimdiye kadar bu kurs 10 bin ebe, hemşire ve doktora verilebilmiş durumda. Söz konusu kurslar çok büyük emek gerektirmekte ve yanlış alışkanlıklar değiştirilmeye çalışılmaktadır. Bu yanlış alışkanlıkların başında da bebeğin poposuna vurmak gelir. Şu anda yayınlanmakta olan Danone reklamında bebeğin poposuna vuruluyor. Geniş kitlelere hitap eden bu tür reklamlar çekilirken bir uzmandan niye danışmanlık alınmaz?’.
Danone’nin Narlı’nın isyanına kısa sürede yanıt vereceğine eminim.