Sadece Hürriyet yeter!

HÜRRİYET, 'büyük gazete' olduğunu bir kere daha gösterdi.

Hürriyet gazete kategorisindeki 'marka' oyununu tam anlamıyla kurallarına göre oynadığını bir kez daha geçen hafta kanıtladı.

Hürriyet, gazetem (bazıları nasıl kıl oluyorlardır kimbilir, ama bu gerçek Hürriyet benim gazetem) geçen pazar günü tam 732 bin satış gerçekleştirdi. Geçen haftanın ortalaması ise 530 bin. İnanılmaz bir başarı. Hem de geçen hafta satışını artıran tek gazete. Hem de promosyonsuz. Hem de televizyon reytingleri yerde sürünürken. Son on beş yıldır böyle bir şey ne gördüm ne de duydum...

Hürriyet’in bu başarısına şaşırmamak lazım. ‘Hürriyet yıllardır bir medya markası olarak yapılması gereken her şeyi fazlasıyla yaptı, hálá yapıyor ve karşılığını da alıyor. Hürriyet diğerlerinden farklı ne mi yapıyor?’.

Bu konuda tek bir şey söylemek mümkün değil. Ancak öncelikli olarak Hürriyet’in farklı bir vizyona sahip olduğunu, hiçbir şekilde bu vizyondan da taviz vermediğini söyleyebilirim. Hürriyet dünya gazetesi olmak istiyor. Ana amacı da belli:

Toplumu geliştirmek amacıyla kaliteli haber, bilgi ve eğlence üretmek, toplamak ve dağıtmak.

Hürriyet kime hitap ettiğini de çok iyi belirlemiş durumda. Hürriyet yaşam standardı yüksek, yüzü batıya dönük, Türkiye’yi Türkiye yapan değerlere bağlı, beyni ve gönlü her zaman genç, hoşgörülü insanları hedef alıyor.

Hürriyet kime hitap ettiğini çok iyi belirlediği gibi hitap ettiği kitleye de kendini sahiplendirmiş durumda. Hürriyet okurları kendilerini Hürriyet’in sahibi olarak görüyorlar.

Durun, Hürriyet’in farkları daha bitmedi.

Bir gazete elinizi her attığınızda 'bulunulur' olmazsa ona gazete mi denir!

Hürriyet en dinamik ve en etkili dağıtım politikasına sahip gazete. Bırakın Türkiye’yi, Hürriyet Avrupa’nın belli başlı şehirlerinde müthiş bir dağıtım gücüne sahip. Bu özellik Hürriyet markasını en güçlü kılan özelliklerden biri.

Hürriyet çok esnek ve değişime çok çabuk yanıt veriyor. Örneğin, Hürriyet internet ortamına kendini en iyi şekilde uyarlayan ilk gazete ve hálá da en fazla ziyaret edilen haber sitesine sahip. Yine Hürriyet değişen okur isteklerine paralel olarak markasını genişleten ve değişik ilgi alanlarına ekleriyle yanıt veren ilk gazete. Hem de kaliteden taviz vermeden.

Medyada 'ürün kalitesi' konusu bir markayı marka yapan en önemli pazarlama stratejilerinden biri. Hürriyet’in en iyi pazarlama aracı yaptığı gazete. Hürriyet’in en iyi pazarlama aracı yaptığı gazetenin kaliteli içeriği. Bunu da her alanda kaliteli insan çalıştırmakla yapıyor. Hürriyet çalışanına değer veriyor, çalışanına yatırım yapıyor, içerik kalitesinin çalışan kalitesini arttırmaktan geçtiğini çok iyi biliyor.

Medya markalamasında 'mirasa' sırtını dayamak iyi bir şey. Ancak, 'köklü geçmişi' olmak, medya markasının geleceğini garantilemez. Bir medya markası ne kadar değişirse değişsin özüne sadık kalmak zorunda. Vuslat Doğan Sabancı ve Ertuğrul Özkök’ün kaptanlığındaki Hürriyet ekibinin yaptığı en başarılı işlerden biri bu. Hürriyet hem değişiyor hem de özüne sadık kalmaktan asla taviz vermiyor. İşte bu nedenle de Hürriyet yazın ortasında kırılması güç bir rekora imza atıyor. Bu çok büyük bir onur..

Sahibinden genel yayın yönetmenine, yönetim kurulundan yazı işlerine, muhabirinden editörüne, pazarlama grubundan reklam grubuna, baskı grubundan dağıtım grubuna, köşe yazarından köşe çizerine, ofis boyundan çaycısına, Hürriyet müthiş kaliteli bir aile. Bu aileye bize bu onuru yaşattığı için teşekkürler. Size, Hürriyet ailesinin gerçek reislerine de teşekkürler.

İyi ki Hürriyetimiz var!

TRT’ye dikkat!

TRT
’nin yeni haber programlarına dikkat. TRT’nin haber programlarındaki konuklarına dikkat. TRT’nin haber programındaki konukların söylediklerine dikkat. TRT’deki dinci sağ söyleme dikkat! Dinci sağ söylem ciddi bir şekilde TRT’ye hakim oluyor. Dikkat... Dikkat... Elektrik faturalarınıza dikkat. Bu TRT’nin ana finansörü sizsiniz... TRT’nin, 'dinci sağ söylemini' elektrik tüketiminizle desteklediğinizin farkında mısınız?.. Dikkat.. Dikkat.. Bana dinci sağ söylemin egemen olduğu TV kanallarını sayabilir misiniz? Kanal 7, Mesaj TV, STV, TGRT, TRT... Bilmem anlatabiliyor muyum? Dikkaaaat!

Teflon Türkiye

'HIZLI tren kazası
' olayında 'Bakanı' ve 'Genel Müdürü' aklayarak, 'Teflon Türkiye’yi' pekiştiren AKP’li milletvekillerini kutlar, hepsinin gözlerinden teker teker öperim. 'Teflon Türkiye de neymiş' diyorsunuz değil mi? Anlatayım.

Bugüne kadar, Türkiye’de yönetim hataları nedeniyle oluşan zararlardan kendini sorumlu tutan bir bakan ya da bir üst düzey kamu yöneticisi gördünüz mü? Siz bugüne kadar bir beceriksizliğin, bir soygunun, bir hortumun birinin üstüne yapıştığını gördünüz mü?

Türkiye’de kimsenin bir şeyi üstüne yapıştırdığı yok. Biri yüzlerce ölüme neden oluyor, üstünden kayıp gidiyor, biri devleti milyonlarca dolar soyuyor üstünden kayıp gidiyor, biri devleti hortumladıkça hortumluyor, üstünden kayıp gidiyor. Tam bir teflon Türkiye durumu söz konusu yani.. Teflon Türkiye... Kimsenin üstüne hiçbir şeyin yapışmadığı Türkiye... Bravo Türkiye!

Özel hastanede ilk üç: Şifa, Başkent ve Hayat

ÖZEL
hastane reklamları sınırlı olarak serbest bırakıldı, özel hastane reklamları patladı. Özel hastane marka sıralamasını merak ettik TNS PİAR bizim için 18 yaş üstü, 2024 kişiye, ‘Aklınıza gelen üç özel hastane ismi nedir?’ sorusunu sordu. Tam 1532 kişi en az bir özel hastane ismi anımsadı.

Özel hastane marka sıralamasında ilk üç sıra birbirine çok yakın anımsama oranlarına sahip:

Şifa yüzde 13,6, Başkent yüzde 13,2, Hayat yüzde 13,0.

Daha sonra sırayı Vatan, Konur, Acıbadem, Amerikan alıyorlar. Daha sonra da sırada yine oran olarak birbirine yakın özel hastaneler var:

Sevgi yüzde 4,8, Anadolu yüzde 4,6, Sağlık yüzde 4,4.

Bu oranlar bize hálá özel hastane pazarında pazarlama açısından, 'prematüre' dönemin yaşandığını gösteriyor. Sinyaller iyi ama... Yapılacak çok fazla pazarlama ve iletişim etkinliği var. Alan çok yeni, tüketici her türlü etkinliğe tepki vermeye hazır. Darısı tezgah üstü ilaç pazarının başına.. İlaç zehirmiş! Zehirse niye peynir ekmek gibi reçetesiz antibiyotik satılıyor bu ülkede?

Himiniler ve özel hayat

‘NİYE
himinilerinizi artık yazmıyorsunuz?" diyen e-postalar alıyorum. Yazamıyorum, çünkü küçük himini ve büyük himini resmen posta koydular. Özel hayatlarını ulu orta açıklamam hiç de etik değilmiş. Arkadaşları, öğretmenleri onların maceralarını öğrenince istemedikleri konuşmaların ortasında buluyorlarmış kendilerini, bu nedenle de özel hayatlarını açıklamamı istenmiyorlarmış! Düşündüm ve hak verdim. O günden beri de himini yazısı yazmıyorum. İzin verirlerse belki yazarım. Bekleyelim bakalım.

Cola-Turka eski, mutlu günlerini arıyor

GELİN, Cola-Turka eleştirisi yapacağımız bu yazı, sonucu baştan söylediğimiz yazılardan biri olsun. Cola-Turka’nın 'pozitif milliyetçilik' günlerini mumla aradığı, 'Yurtta Sulh Cihanda Sulh' reklamının tekrar izlenme değeri çok düşük, anlama seviyesi sorunlu ve çok da itici.

Cola-Turka’nın lansman kampanyasından sonra yaptığı işlerin ilk etkiyi oluşturmadığı, Cola-Turka’nın elde ettiği pazarı korumakta zorlandığı ortada.

Bu nedenle de can havliyle ilk filminin etkisini yenileyen bir reklam filmi siparişi verildiği çok açık. Son filmde yapılmak istenen Irak Savaşı sırasındaki, 'pozitif milliyetçi' havayı yakalamak..

Ama ilk filmde önce 'hava' vardı, lansman filmi o havayı yakalamıştı. Şimdi savaşın o kadar uzağındayız ki, ekrandaki savaş görüntüleri daha çok insana, 'bilgisayar oyunu oynuyormuşuz' havası veriyor.

Belli ki orası Irak, ABD askerleri Irak içlerine ilerliyor ve Cola-Turka içip barıştan yana tavır alıyorlar. Kusura bakmayın, ama artık bu mesaj kimseyi uyarmaz bir, mesajda da hiçbir mizah öğesi yok, iki.

Ben ne demiştim:

Pozitif milliyetçilik stratejisi çok ucuz ve konjonktürel bir strateji. Uzun dönemde de Cola-Turka’nın elinde patlayacak. İşte patladı! Uzun dönemi bile beklemeden. Cola-Turka’nın sıfır tabanlı iletişimi benimseyip, yeni konumlandırma yapması şart. Göreceksiniz yapacak. (Reklam Ajansı: Alameti Farika Rating: *).

Golf ve emniyet kemeri

ÜLKER
’in dondurma karakteri Golf ve şöfor arabaya biniyorlar. Konuşmaya başlıyorlar... Burada tam ikisinin de emniyet kemerlerini takmalarını bekliyorum. Ama takmıyorlar. Reklam orada bitiyor. Bir taksalar yüzbinlerce çocuk emniyet kemeri takmayı öğrenecek. Böyle ayrıntılara dikkat etmek lazım. Elin oğlu ediyor, bu nedenle onlara 'gelişmiş ülke' diyoruz!

Çekirgelik

Hiçbir şey denememiş insanlar için her şey olanaksız görünür.

(Jean-Louis Etienne)
Yazarın Tüm Yazıları