RTÜK Başkanı Zahid Akman aradı ve Pazar günü yazdığım, "’Aliye Dizi Kahramanıdır’ dersi geliyor" başlıklı yazım için teşekkür etti.
Yazıyı çok samimi bulduğunu söyledi. En kısa sürede onu makamında ziyaret edeceğim ve RTÜK’ün gündemindeki konuları birlikte enine boyuna tartışacağız.
Bu arada RTÜK’ün "TV’nin İzleyiciler Üzerindeki Etkileri" konusunda üniversitelerde yapılmış araştırmaları kitap olarak basma kararı aldığını belirteyim.
Üst Kurul bu konuda komisyon oluşturacak ve yayımına karar verilenler kitaplaşacak.
RTÜK’ün kararı iyi niyetli bir çaba ama İletişim Fakülteleri’nde bu konudaki yapılan araştırmalar bir elin parmaklarını geçmez.
Bunun nedeni "etki" araştırmalarının ciddi yöntem bilgisi gerektirmesi ve çoğu zaman çok uzun süreleri kapsaması.
Türkiye’de "deney" gibi üst düzey araştırmacı bilgi ve becerileri gerektiren araştırmaları yapacak iletişim uzmanı çok az.
Hálá bir iletişimcinin niye istatististik bilmesi gerektiğini bile anlamayanlar var. İstatistik bilmeyen etki nasıl ölçsün öyle değil mi?
RTÜK’ün yapması gereken yüksek lisans ve doktora çalışmaları yapacak iletişim öğrencilerini "TV etkileri" konusuna yöneltecek önlemleri almak.
RTÜK tez önerilerinden yeterli bulunanlara para yardımı yaparsa Türkiye’ye inanılmaz büyük bir katkı sağlamış olur. Etki araştırmaları hiç de ucuz araştırmalar değil. Bazen bilgi de olsa para yoksa işin içinden çıkmak mümkün değil.
Televizyonlar uslanmıyorlar
Olur olmaz şekilde reklam yerleştiren televizyonlardan şikayet edenlerin sayısı artmaya başladı. İşte bir örnek..
"Sayın Üstad, son zamanlarda TV’lerde film veya dizi sırasında, bir sonraki veya ertesi günkü dizi veya program konusunda, neredeyse ekranın yarısını kaplayacak büyüklükte ve sağ tarafta da haraketli görüntü verilen reklamlar konulmaktadır. Bu kadar saygısızlığa pes doğrusu! Hangi seyirci filmin en heyecanlı yerinde konuyu takip etmek yerine alttaki bu reklamı seyreder? Zaten abartılı reklam aralarında 4-5 dakika program tanıtımları da yapılıyor. Bu şekilde bir program tanıtımı insanları taciz etmekten başka ne işe yarar? Haydi ürün reklamları para kazandırır, bu reklamlar ne kazandırır ki? Bu haliyle TV’de bir film izlemek işkence oluyor ve sinirden birçok filmi yarım bırakıp geçiyoruz. Hiçbir rasyonalitesi olmayan bu durumu sizin de köşenizde eleştirmenizi istirham ediyorum" (Arif Yurtsever)
Bu doğru değil. Çünkü ekranı kirletip reklamların varolan etkisini de azaltıyorlar.
Bölünmüş ekran reklamlarının etkisiyle ilgili literatürde bir çalışma yok. Ancak izleyicilere "tahriş" ettiği konusunda kanıt çok.
Kelebek yüksekten uçuyor
Kelebek artık o kadar yükseklerde uçuyor ki, tutana aşk olsun.
Kelebek’in sıkı takipçileri var. Gelen e-postalardan anlıyorum.
Kelebek ciddi ciddi Türkiye’nin günlük hayat gündemini etkiliyor. Konuşulanlardan anlıyorum. Rakipleri kusura bakmasınlar ama Kelebek gerilerden gelip önce onları yakaladı. Şimdi de nal toplatıyor.
Bakınız "Feraye’nin hamilelik öyküsü!".
Hürriyet magazini ve Kelebek’i bu kadar yükseklerde uçuran herkese teşekkürler.
Gevşememek lazım ama. Her an rekabetin nefesini ensede hissederek "istim" üstünde çalışmak başarının en büyük sırrı.
E bazen olabilir
Bazıları da televizyonlara güvenlerini yitirdikleri için öküz altında buzağı arıyorlar:
"Sevgili hocam merhaba.
TV kanalları haberler dahil, diziler ve filmlerin sonlarına doğru koydukları reklamlar öncesi "devam edecek" veya "devam ediyor" anonsu yapıyorlar ve reklamlar bitince de, filmin, dizinin, haberlerin bittiğini duyuruyorlar. Yani izleyiciyi keriz yerine koyuyorlar. Biz keriz miyiz? (Orhan Doruk)
Yanıt: Bu tür uyarılar sadece bize özgü uyarılar değil. Tüm ülke televizyonlarında izleyiciyi kaçırmamak için bu tür uyarılar yapılıyor.
"Sunar, sundu" ifadeleri ise ilgili kanunun sponsorluk maddelerinden kaynaklanan bir zorunluluk.
Aliye’nın ratingleri düşer..
Herkes sandı ki Sanem Çelik"evli erkeğe teşne olan" kadın durumuna düşünce daha ilk haftadan ratingleri yere çakılacak..
Yok böyle etki. Göreceksiniz Aliye’nin ratingleri yavaş yavaş çakılacak.
İki üç hafta içinde diziden memnun olmayanların, "sıktığını" söyleyenlerin sayısı artar, bir iki hafta sonra da Aliye’nin eski ratingleri kalmaz.
Çünkü Aliye’ye rolünde Sanem Çelik’i izleyenler "Artık inandırıcılığın kalmadığını" hissedecekler.
Gerçek mi bu?
Önemli olan ne zaman "gerçek" oldu ki... Siz algıya bakın. Sonucu görün.