KALDIĞIM otelde erken uyandım, kalktım, kapı çaldı. ‘Kim o?’ dedim. ‘Housekeeping!’ diye ses geldi. Kapıyı araladım, karşımda çok hoş bir bayan vardı, üniformasından üst düzey bir ‘Housekeeping!’ görevlisi olduğunu anladım.
‘Odayı bir saat sonra temizler misiniz?’ dedim. Görevli bayan ‘Özür dilerim’ dedi, bir an suratıma bakıp, beni tanıdı ‘Aaa Ali Bey, sizi gördüğüme çok memnun oldum. Sürekli yazılarınızı okuyorum. İyi ki sizi gördüm. Şu Bir İstanbul Masalı’nın içindeki reklamlar işine bir el atın lütfen. Reklamlardan diziyi izleyemiyoruz. Biz çalışan insanlarız, reklamlardan dizi uzayınca erken yatamıyoruz!’ dedi. Kapı önünde biraz lafladık. ’Tamam ilgileneceğim’ dedim. Görevli çok memnun oldu, Teşekkür etti, işine döndü.
Bu kısa öyküyü niye anlattım? RTÜK ‘kamuoyu baskısı’ nedeniyle reklam yönetmeliğinde değişiklik yaparak televizyonlarda bir saat içinde yayınlanacak reklam sürelerine yeni bir düzenleme getirdi. Yeni yönetmeliğe göre, 1 saatlik programın içine en fazla toplam 12 dakika reklam alınabilecek. Bu reklamlar, programın ilk 20 dakikasından sonra, her bir kuşak için 6 dakikayı geçmemek üzere yayınlanabilecek. ‘Housekeeping!’ görevlisinin yakınmalarından çıkardığımız sonuç RTÜK’ün artık reklam sürelerine uyma konusunda taviz veremeyeceği... RTÜK taviz verirse halka artık hesap vermesi ve halkın gözünde saygınlığını koruması gerçekten zor. Televizyon reklam fiyatlarının artması kaçınılmaz! Reklam dünyasını yeni gelişmeler bekliyor haberiniz olsun..
Lineadecor İran’da da mutfağın adı!
TÜRKİYE’de ‘mutfağın adı’ Lineadecor şimdi de İran’da ‘mutfağın adı’ olmaya hazırlanıyor. Pazartesi ve salı günleri Lineadecor’un İran çıkarmasına birinci elden tanık olmak için İran’daydım. İran gezi notlarını merak edenler bu hafta Hürriyet Cuma’daki yazımı kaçırmasınlar.
Lineadecor’un İran’a bir Türk mutfak markası olarak sızması bence büyük başarı. İran yeni inşaat cenneti ve Linedecor bu fırsatı yabancı markalardan önce görmüş, cesaretle Lineadecor markasını İran’a taşımaya karar vermiş. Kararı Lineadecor ‘Markası mı vermiş’ diye sorarsanız? Tabii ki hayır. Kararı veren marka değil insan. İran’a Lineadecor’u götürme kararı veren de Lineadecor Yönetim Kurulu Başkanı Ercan Ecemiş. Fırsatı gören ve cesur davranan Ercan Ecemiş. Şimdi siz karar verin Türkiye’nin ihtiyacı olan şey dünya markaları mı yoksa Ercan Ecemiş gibi fırsatları gören ve cesaretle üzerine giden insanlar mı? Markalar hiçbir şey, cesur liderler ve yöneticiler her şey! Kutluyoruz.
Bir beynimizin içi kalmıştı!
PAZARLAMACILAR, reklamcıların tek derdi vardır o da tüketicilerin arzularına ulaşmanın anahtarını ele geçirmek! Örneğin bu dünyanın merak ettiği konular şunlardır: Niçin Pepsi’nin tadını tercih edenler sadık bir biçimde Coca-Cola satın alırlar? ‘Kedi kadın’ filminin fragmanı filmi izlemeyi istememizi sağlayabilir mi? Niye kadınlar televizyondaki 90-60-90 kadınlara benzemek isterler. Bu bilinçaltı bir süreç olabilir mi?
Son dönemde bilim adamları ve reklamcılar yüzyıllardır çözemedikleri tüketici aklını çözmek için beyin aktivitelerinin ölçümlenmesine yöneldiler. Bunun adına nöropazarlama deniyor. Nöropazarlama araştırmaları beyne doğrudan damardan girmeye dayanıyor! Nöropazarlamacılar araştırmalarında işlevsel manyetik titreşim (functional magnetic resonance) yani fMRI teknolojisini kullanıyorlar. Bu tekniğin kullanılması için araştırma sonuçlarının hakemli dergilerde doğrulanması gerekmesine rağmen şimdiden Amerika, İngiltere gibi ülkelerde bazı şirketler pazarlama yatırımlarını beyin aktiviteleri ölçümlerine göre yönlendirmeye başladılar bile.
Nöropazarlama araştırmasında yapılan şu: Deneğe örneğin bira gösteriliyor ve o birayı arzuladığında ya da arzulamadığında beyninin hangi kısmının harekete geçtiği ölçülüyor. Tabii ki amaç gizli arzuları bulduktan sonra, onları nasıl yönlendirebileceklerini de bulabilmek. Bazı düşünürlere göre nöropazarlama, reklamcıların sinsi bir oyunundan başka bir şey değil. Nöropazarlama ile reklamcılar Orwell’in 1984 kitabında olduğu gibi dünyanın ‘Büyük Abi’si olmak ve tüketicilere istediklerini yaptırtmak istiyorlar...
Sorulacak soru şu: Nöropazarlama gerçekten tüketicilerin zihnini okuyabilecek midir ya da bu yöntem sadece kandırmacadan mı ibarettir? Hemen söyleyeyim bunu bilebilmek şu an zor. Nöropazarlamacılar deneyler yaparak kendilerini kanıtlamak istiyorlar. İşte size bir deney sonucu. Nöropazarlama çalışır mı çalışmaz mı siz karar verin.
Sadece tat yetmiyor!
Houston Texas Baylor Tıp Fakültesi’nde çalışan nörogörüntü uzmanı olan Read Montague insanların beyinlerini gözleri kapalı bir biçimde Pepsi ya da Coca-Cola içerken fMRI yöntemiyle taramış. Deneklere hangi tür Cola’nın tadını iyi bulduklarını sormuş. Montague yaptığı araştırma sonucunda beyindeki striatum içerisinde yer alan ventral putamen adı verilen bölgenin deneklerin en sevdikleri içeceği tattıklarında hareketlendiğini görmüş. Beynin sözü edilen bölgesi ödül kazanma davranışı ile ilgili bir bölgeymiş.
Sonuçta elde edilen veriler on yıllardır yapılan araştırmaların sonuçlarını doğrulamış. İnsanlar kör testlerde kesinlikle Pepsi’nin tadından daha fazla hoşlanıyorlar! Peki insanlara hangi Cola’yı tercih ettikleri sorulduğunda neler oluyor? Araştırmacılar kafayı yiyor! İnsanların çoğunluğu tercihlerinin Coca-cola olduğunu söylüyor. Çünkü bu kararı verirken insanların beynindeki aktivite kazanan bölge farklılaşıyor. Hareketlilik bu kez beyindeki yüksek bir bilişsel işleyişle ilgili bir bölge olan medial prefrontal kortekse geçiyor. Yani biz insancıklar içecek kararlarımızı sadece tadına bakarak vermiyoruz. Marka hakkındaki izlenimlerimiz, anılarımız kararlarımızı etkiliyor. Ancak daha sonra ‘tadını beğeniyorum’ diye kendimizi ikna ediyoruz.
Sadece bu araştırma kuşkusuz bize nöropazarlamanın çalıştığı konusunda ipucu vermiyor. Kanıtlara baktığımızda nöropazarlamanın çalışmadığını da söyleyemiyoruz. Yeni araştırma sonuçlarını bekleyelim. ‘Bir tüketici olarak ne yapabiliriz’ derseniz şunu derim; Artık arkadan dolanma durumlarında korunacak bir organınız daha var: Beyniniz!
Fenerbahçe Cumhuriyeti’ne yeni sahip!
DUAYEN reklamcı Ersin Salman aradı. ‘Fenerbahçe Cumhuriyeti tanımlamasını Yalçın Doğan’la birlikte bulduk’ dedi. Yalçın Doğan kitabı çıkarmadan önce Ersin Salman’ı sahibi olduğu Ada Ajans’ta ziyarete gitmiş, kitabın konusunu söylemiş ve birlikte Fenerbahçe Cumhuriyeti ismini bulmuşlar. İlgililere duyurulur.
Çekirgelik
Yaşamdaki önemli şey iyi bir ele sahip olmak değil, iyi eli en iyi şekilde oynamaktır.