Yılbaşını Klasis’te geçireceğimi geçen hafta yazmıştım. Sözümü tuttum. Yılbaşını Klasis’te geçirdim. Çok güzel bir geceydi. Klasis’te her şey çok iyiydi.
Nükhet Duru-Cenk Eren ikilisini çok beğendim. İşi biliyor, beş yüz kişiyi aynı anda çok güzel eğlendiriyorlar.
Sahneye dokuz sularında Akademi İstanbul’dan Timuçin çıktı. Nükhet Duru- Cenk Eren ikilisinin vokalistliğini de yapan Timuçin’i daha önce hiç dinlememiştim. Hem çok yakışıklı bir genç, hem de gelecek için çok şey vaat ediyor. Yeni yıla bir saat kala sahneye Nükhet Duru-Cenk Eren ikilisi geldi. Önce ‘nostaljik’ parçaları söylediler. Sonra gülümseten skeçleriyle insanların dikkatini canlı tuttular. Yeni yıla girişle birlikte de popüler parçalarla, oyun havalarıyla coşturdukça coşturdular. Gece yarısından sonra iki sularında da son şarkılarını söyleyip noktayı koydular.
Duyduğuma göre Nükhet Duru vokalisti Timuçin’e özel önem veriyormuş. Hatta onu Cenk Eren’in yerine hazırladığı bile söyleniyor. Çok inanasım gelmedi ama ortada da bir gerçek var. Nükhet Duru (biraz halk ağzıyla olacak ama kusura bakmayın) sahnede hálá ‘taş’ gibi. O elbiseyi giyiyor, bu elbiseyi çıkarıyor, masaların arasında insanlarla kaynaşıyor, fotoğraf çektiriyor. Anlayacağınız benim gördüğüm Nükhet Duru, daha çok Cenk Eren hatta daha çok Timuçin kaldırır. Duru, kendine nasıl bakıyor, nasıl yaşıyor ve formunu koruyorsa, iyi sonuç alıyor, gerçekten helal olsun. Bir sanatçıya yakışan bu. Çok takdir ettim.
Cenk Eren’e gelince... Nükhet Duru yokken sahneyi iyi dolduruyor. Çok rahat, çok kendinden emin, çok iyi sesi var. Tek sorunu ‘karakter’ atıyormuş gibi bir izlenim bırakması. Biraz davranışlarında yapaylık hissettim anlayacağınız. Biraz daha içten olsa o da daha çok ‘Timuçin’ kaldırır!
Kahraman şaşırtıyor
Kahraman’ı (Hero) izlediğimden bu yana 24 saat geçti. Hálá filmi beğendim mi beğenmedim mi karar veremiyorum. Bugüne kadar izlediğim filmlere baktığımda (siz sinema tarihi açısından diye de düşünebilirsiniz) her karesi beni bu kadar heyecanlandıran, bu kadar şaşırtan, bu kadar hayranlık uyandıran başka bir film olmamıştı. Görsel zenginlik açısından Kahraman sanat harikası. Yarattığı kareler için görsel yönetmenin elini gidip sıkmak isterdim. Öykü anlatma açısından ise kafamda sorular var. Konu aslında çok düz anlatılabilirmiş.
Qin Çin’i yönetmek isteyen bir savaşçı ve ona suikast düzenlemek isteyen bir sürü düşmanı var. Bir gün adı sanı bilinmeyen bir savaşçı (Jet Li) çıkıp onu düşmanlarından korumaya çalışıyor. Qin’in yanına yaklaşmak o kadar kolay değil. Jet Li güvenini kazanıp yaklaşıyor. Bu yaklaşma da Jet Li’nin bir bakıma kaderini tayin ediyor. Yönetmen Zhang Yimou’nun bu açıdan kahraman olmakla insanlararası uzaklık arasında bir gösterge oluşturduğunu anlamak zor değil. Yimou sanırım bu nedenle Jet Li’yi de izleyicinin tanımasına izin vermiyor. Ama niye bu kadar çok geri dönüş sonra ileri gidiş var, onu anlamakta çok zorlandım. Kafam daha filmi izlerken karıştı. 24 saat sonra bile karışıklık devam ediyor.
Kahraman’ı görsel zenginliği, renk kullanımındaki eşsizliği için kaçırmayın derim. Öykü size karışık gelmez ise bilin ki sorun bende.
CUMA İTİRAFI
pisikmani; Cinsiyet: Kadın; Yaş: 23; İl: İstanbul
Çok büyük göğüslere sahipseniz... 1) İstediğiniz kıyafetleri asla giyemezsiniz. 2) Normal sutyenleri pazardan 5 milyona bile alabilirsiniz. Ama sizinkiler yüksek fiyatlarla sadece mağazalarda satılır. Buna rağmen gene de uygun beden bulamazsınız. 3) Sutyen almak için gittiğiniz mağazadaki eleman, ‘onu deneyin, bunu deneyin’ diye ısrar eder. Bunların size olmayacağını açıklamaya çalışırsınız ama niyeyse bir türlü anlamaz. 4) Çok güzel, çok zeki olmanız bi şey değiştirmez. Erkekler gene de yalnızca göğüslerinizle ilgilenir. Bu yüzden sevgiliniz için ne ifade ettiğinizi hiçbir zaman anlayamazsınız. 5) Araları sürekli pişik olur. Canınız çok yanar. 6) Sırt ağrısı yapar. Hatta kamburluğa kadar gidebilir. 7) Göğüs küçültme ameliyatları çok meşakkatli ve acılıdır. Cesaret ister. 8) Erkekler dünyasında isteyip de elde edemeyeceğiz hiçbir şey yoktur. 9) Göbeğiniz ne kadar büyük olursa olsun göğüsleriniz göbeğinizi her zaman gizler.
Yorum: ‘Büyük göğüs, büyük göğüs’ diye yeri göğü inletenlere duyurulur. Bakın ne zorlukları varmış da haberimiz yokmuş!
Cuma lakırdısı
Kendini gerçekten (sinemaya) bu işe adamış bir genç sinemacının yapacağı tek şey geniş çaplı bir okumadır. Çünkü sayılamayacak kadar çok malzeme var. (Edward Dmytryk, Sinemada Yönetmenlik, İzdüşüm Yayınları).
Cuma takıntısı
Bu hafta Metin Uca’nın yeni çıkan kitabına takıyoruz. Kitabın adı ‘Her Tuzluğum Var Diyene Hıyarla Yetişemedim’. Çok hoş gülmece denemeler var içinde. Bir çırpıda okunuyor, gülünüyor, bir yandan düşünülüyor. Tam haftasonuna uygun bir kitap. Kaçırmayın..