Neden erkeklerin meme ucu vardır

Çok ilginç bir kitap okuyorum. İsmi yazımın başlığı: Erkeklerin Neden Meme Uçları Vardır.

Mark Leyner ve Billy Goldberg oturmuşlar ve "Ancak üç kadeh içtikten sonra bir doktora soracağımız türden soruları" alt alta dizmişler. Tahminen biz Türkler iki kadeh rakı parlatmadan da bu tür soruları önümüze gelen her doktora sorarız. Örneğin salatalık niye şiş gözlere iyi gelir? Soğan doğrarken niye ağlarız? Çikolata yiyince niye her yanımızı sivilce basar? Mastürbasyon kekemeliğe yol açar mı? Sünnet seksin keyfini azaltır mı? İnsanın penisi kırılabilir mi? Adet döneminde hamile kalınır mı?

Komik sorular değil mi? Sorular komik ama yanıtlar hiç de komik değil. Hepsi çok mantıklı ve ufuk açıcı. Sizin için iki sorunun yanıtını burada veriyorum. Daha fazlasını öğrenmek isteyenler alıp okusunlar. Haftasonu okuması için çok bilgilendirici bir alternatif. İşte seçtiğim iki soru ve yanıtı:

Gıdıklanınca neden güleriz?

İnsanlara tıp fakültesinde ne yazık ki kahkaha ile ilgili yeterince ders verilmiyor. Doktorların ne kadar ciddi insanlar olduğunu düşününce, bu bilgiye neden hiç şaşırmadığınızı tahmin edebiliyorum. Doktorların mizaha en çok yaklaştıkları durum kahkahanın fizyolojik özelliğini inceledikleri durumdur.

Kahkaha vücutta birçok kasın koordinasyonunu gerektiren karmaşık bir süreçtir. Gıdıklanmaya bağlı oluşan kahkaha ise aslında bir reflekstir. Bilim adamları bunun tam olarak nasıl işlediğini bilmiyorlar, çünkü insan kendi kendini gıdıklayamıyor, bu refleks galiba şaşırtıcı bir unsura ihtiyaç duyuyor.

Sakızın sindirimi gerçekten de yedi yıl sürer mi?

Nedir şu yedi yıl meselesi? Bir ayna kırarsanız yedi yıl uğursuzluk olur. Köpeklerin bir yılı insan ömrünün yedi yılına eşittir. Yutulmuş sakızı sindirmek yedi yıl mı sürer? Peki ya bir köpek bir aynayı kırıp bir sakız yutsa? Cebir problemi gibi...

Sakız gerçekten sindirilebilen bir şey değildir ama midenizde yedi yıl boyunca oturup kalmadığı da kesin. Aslında sakız birtakım şeylerin bağırsaktan daha hızlı geçmesine yardımcı bile olabilir: Sorbitol bazen sakızlarda tatlandırıcı olarak kullanılır ki, bu da müshil etkisi yapabilir. Peki bu ne anlama geliyor? Evet, dikkatlice bakarsanız onu, şu sevimli tahıl taneciklerinin yanında yüzerken yakalayabilirsiniz.

Gördüğünüz gibi "Erkeklerin meme ucu niye var?" sorusunun yanıtını vermedim. E o da izin verin kitabın sırrı olarak kalsın.

Ünlüler dikkatli olmalı

Nuran Kara isimli okurum diyor ki: "Benim 16 aylık bir oğlum var. Hamileliğim esnasında doktorum bana salam, sosis, sucuk gibi gıdalardan mümkün oldukça uzak durmamı tavsiye etmişti. Eğer çok canım isterse bu gıdaları çok iyi pişirerek yemem gerektiğini söylemişti. Türk kadınının senelerdir programını izlediği ve beğendiği Sn. Esra Ceyhan’ın doktorunun kendisine bu gıdaları bol bol tüketebilirsin dediğini hiç zannetmiyorum. Kendisi topluma örnek biri olduğunu düşünüyorsa bu reklamda oynamamalıydı. Kendisinin bu yaptığını bilinçli bir Türk kadını olarak eleştiriyorum ve para kazanmak uğruna bu işi kabul ettiği için kendisini kınıyorum."

Yorum: Nurten Kara’ya ne diyeyim şimdi. Ne dese haklı! Ünlüler reklamlarda rol alırken kendi sattıklarına da dikkat etmeliler.

Devrek’e yolu düşenler

Nazım Kocamaz’ın yaşadığı olay çok hoşuma gitti. Devrek’e yolu düşenler olursa, kulaklarına küpe olsun diye yorumsuz paylaşıyorum.

"Sevgili Hocam, yazılarınızı zevkle okumaktayım. Başımdan geçen bir olayı sizinle paylaşmak istedim. Bundan iki sene evvel bir Karadeniz gezisinde yolum Devrek’e düştü ve oranın en iyi ustası diye tavsiye ettikleri; Celebi Bastonları isimli atölyeden, şimdilik ihtiyacım olmadığı için en ucuzundan basit bir bastonu hatıra olsun diye aldım. İnternette dolaşırken Celebi Bastonları’nın sitesine tesadüfen girdim, (www.celebibastonlari.com) sitede bulunan bir yazıyı okuyunca aldığım bastonun boyuma oranla uzun olduğunu fark ettim. Elimden ufak tefek iş gelir, buna güvenerek sitenin ziyaretçi defterine bastonu nasıl kısaltacağımı sordum ve inanır mısınız? Cevap vereceklerinden de pek emin değildim. Birkaç gün sonra Celebi Bastonları’ndan gelen mail’de bastonu ne şekilde kısaltacağımı yazmışlar, ayrıca not olarak "en iyi çözüm adresimize kargo yapıp boyunuzu bildirmek suretiyle bize yollamanızdır" diye belirtmişler. Tamir ücreti de talep etmemişler. Böyle bir iş anlayışını her firma uygulasa keşke!"

Gamze Özçelik’e rağmen

Tiyatro Kare’de Ali Hürol’un sahneye koyduğu Seni Seviyorum isimli oyunu izledim. Metin öyle ahım şahım, "zeki" bir şey değil. Tek bir yöne yaslanmış, oraya doğru hızla ilerleyip gidiyor. Sezai Aydın ve Zeyno Gönenç, rollerinin hakkını fazlasıyla veriyor. Şencan Güleryüz de genç sevgili rolünde elinden geleni yapıyor.

Fatma Murat’a gelince, Levent Kırca-Oya Başar Tiyatrosu’ndan sonra benim bildiğim ilk sahne denemesi. Biraz abartılı oynamış. Diğer oyuncuların arasında sırıtıyor. Yine de oyunu bozan bir tarafı yok.

Gamze Özçelik ise facia. Oyuna gişe beklentisi nedeniyle eklendiği açık, ama hiç olmazsa oyundan alınan keyfi etkilemese. Patronun sevgilisini oynayan bir sekreter rolünde. Yani ciddi oyunculuğa gereksinim olan bir rol. Hem hanım hanımcık sekreter olacak hem de patronun tutkulu aşığı.

Gamze Özçelik ise daha çok 23 Nisan törenlerinden birinde şiir okuyormuş gibi oynuyor ve diğer oyuncuların da performanslarının canına okuyor.

Yönetmen Ali Hürol’un bu konuda yapacağı bir şey yok. Malzeme bu. Eldeki malzemeyle yine de en iyisini yapmış. Oyunun gerektirdiği zamanlamalar falan harika.

Sezai Aydın’ın "fıkra" anlatırken güldüğü sahne inanılmaz başarılı. Biraz daha uzun olsa, izleyicilerden birkaçı gülmekten ölebilirdi. Keşke ölse miydi ne! (Yani uzun olsaydı anlamında.)

CUMA İTİRAFI

nedir_nedeğildir; Cinsiyet: Erkek;

Yaş: 20; İl: İstanbul

Geçen yaz üst komşumuz Etimekleri süte batırmış, üstüne puding döküp getirmişti. Biz de güzelce yemiştik. Ertesi gün annem kıyıda köşede ne kadar bayat, kargacık burgacık, küflü müflü ekmek varsa toplamış, üzerlerine puding döküp bize yedirmeye çalışmıştı. Fırsatçılığın da bu kadarı!

Not: Anneler çok yaratıcı, sorun çocuklarda! Bugün küflü ekmeğe puding döken yarın pudingli patates çorbası da yapar. Ah şu çocuklar. Körelttiniz annelerinizi körelttiniz.

CUMA LAKIRDISI

"Kör köre önderlik ederse çukura birlikte düşerler." (Tucker)
Yazarın Tüm Yazıları