Mucize gerçekten mucize

AŞAĞIYA beynimizin gelişimi ile ilgili iki ayrı görüş yazacağım.

İlk görüş: ‘Belirli bir büyüklüğe ve potansiyele sahip olan genetik olarak belirlenmiş bir beyinle doğarsınız ve hepsi işte budur. Beynin yeteneklerini ve işleyişini değiştirmenin yolu yoktur ya da beyin çok az değiştirilebilir; dolayısıyla yaşamdaki şanslarınız önceden belirlenmiştir ve kaderiniz çizilmiştir.’

İkinci görüş: ‘Beyin büyüyen, değişen bir organdır; yetenekleri ve canlılığı, büyük ölçüde onu nasıl beslediğinize ve ona nasıl davrandığınıza bağlıdır. Dolayısıyla beyninizin işleyişini etkileyebilir ve kendi kaderinizi belirleyebilirsiniz. Uzun zamandan beri ihmal edilen beyin biyolojik olarak yoğun bir şekilde inceleniyor ve gelen haberler hepimiz için çok iyi.’

Şimdi bu iki görüşü yeniden okuyun ve çevrenize insanlara bir bakın. Hangi görüş size gerçekmiş gibi geliyor. Birincisi değil mi? Katılıyorum kesinlikle birincisi.. Çoğumuz fındık kabuğu gibi bir beyinle doğuyor, aynen öyle kalıyor ve sonra da ortalarda fındık fındık dolaşıyoruz. Öyle olmasa böyle mükemmel bir coğrafyada bu kadar kötü şartlar altında yaşar mıyız..

Ama durun Mucize Beyniniz kitabının yazarı sağlık ve beslenme uzmanı Jean Carper’a göre umutsuz değiliz. Eğer doğru beslenir, beyinlerimize doğru davranırsak beynimizi geliştirebilirmişiz. Omega 3’ü, balık yağını, diğer yağ asitlerini orada burada duyar, reklamlarda izler ama beyni geliştirmek için bu kadar önemli olduğuna ikna olmazdım. Carper’ın ortaya koyduğu bilimsel veriler gerçekten ikna edici. Carper diyor ki, beyninizi korumak ve ortalarda fındık fındık dolaşmamak için 1) multivitamin alın 2) Oksit giderici vitamin alın 3) Oksit giderici seviyesi yüksek yiyecekler yiyin 4) Çay için 5) Zararlı yağları yemeyin 6) Omega 3 tipi balık yağı alın ya da bol balık yiyin 7) Beyin destek ilaçları kullanın 8) Kan şekeri dahil her türlü şekere dikkat edin 9) Kilo verin 10) Zihinsel stresi azaltın.

Beyin ve beslenme arasındaki ilişkiye birinci elden ikna olmak istiyorsanız size de hemen Jean Caper’ın kitabını okumanızı öneriyorum. Hele de aile bütçesini günde üç somun ekmek yiyerek çökertiyorsanız. Ne mi alası var? Düşünün bakalım..

(*) Jean Carper, Mucize Beyniniz, Nokta Kitap, 2005.

Kavgam kavgası

ANIMSARSANIZ
geçen hafta HTP araştırma şirketinin Hitler’in kavgam kitabıyla ilgili yaptığı araştırmanın sonuçlarını özetlemiştim. Bu araştırmada Kavgam kitabını alanların ya da okuyanların oranı % 2 çıkmıştı. Ama daha da önemlisi Hitlerin görüşlerini onaylayanların oranı % 7 olarak belirlenmişti. Ben de ‘Niye bu kadar abartıyoruz?’ demeye getirmiştim.

Üfürmeyi seven bir arkadaşımız evren rakamıyla ilgili bilgi vermediğim için ‘15 yaş üstü okur yazar nüfus 50 milyon eder. Kavgam’ı 1 milyon kişi okumuş. Az mı? Prof.Bir hesap mı bilmiyor yoksa dayak mı yememiş..’ şeklinde biraz fırsatçı, biraz terbiye sınırlarını aşan bir yorumda bulunmuş. Oysa iki telefon numarası çevirse, bilgilenir, biraz sonra düşeceği ‘kek’ durumuna düşmezdi. Çinliler ne demiş : soru soran o dakika aptal sayılır sormayan ömür boyu aptal kalır..(ve de her hıyarım var diyene tuz alıp koşmamak lazım. Bu ikinci söz niye aklıma geldi bilmiyorum ama geldi işte aklın sınırı yok..Zorlamamak lazım..)

Gelelim doğru evren bilgisine. HTP Araştırma Şirketi’nin Hitler’in Kavgam kitabıyla ilgili araştırması 15-60 yaş arası Türkiye kent nüfusunu kapsıyor. DİE’nin en son rakamlarına göre Türkiye’nin 15-60 yaş arası kır-kent nüfus toplamı 23 milyon 150 bin 627 kişi. 100 bin kişi ve üzeri nüfusa sahip yerleri temsil eden kentsel alanın nüfusu ise 10 milyon 142 bin 627. Demek ki bu hesaba göre % 2 hangi rakama karşılık geliyormuş: 202 bin 853. Kimmiş dayağa gereksinimi olan?

Çekirgelik

Asla korku duyarak tartışmayalım.

John F. Kennedy
Yazarın Tüm Yazıları