Çeşme Sheraton’da geçen hafta müthiş bir Lomi Lomi masajı yaptırdım. ‘Lomi Lomi de neymiş?’ diyorsunuz değil mi?
Ben de aynen sizin gibi merak içinde aynı soruyu masajı yapan Ulvi’ye sordum. Meğer bu masajın kökü Hawaii’ye dayanırmış. Hatta Hawaii’li felsefeci Huna’ya. Huna’nın herkesin sevgi ve uyum aradığından yola çıkan felsefesine dayalı olarak Lomi Lomi masajı ortaya çıkmış. Lomi Lomi de aslında masaj demekmiş. Her neyse... Ben söylenenleri, bana uygulananları anlatayım.
Ulvi beni masaj odasına aldı. Çırılçıplak soyunmamı istedi. Sonra üzerime havlu örttü. Vücut ısım yükselmeye, burnum tıkanmaya başladı.. Meğer altıma elektrikli battaniye serilmiş. Bir süre sonra terlemeye başladım. O esnada Ulvi sırtıma yağ boca ediyordu. Ilık aromatik, hatta sıcak aromatik yağ.
Ulvi’nin elleri sırtımda yumuşak yumuşak yılan gibi dolaşmaya başladı. Dolaştıkça vücut ısım arttı. Ben de bir gevşeme, bir rahatlama, bir rahatlama... Bir süre sonra uyumuşum. Uyandığımda saate baktım, yirmi beş dakika olmuştu. Ulvi’nin elleri yumuşak ymuşak vücudumda daireler çiziyor, ezilmedik kas bırakmıyordu. İyice gevşedim. Masaj başlayalı bir saati geçmişti ki vücudumdaki arızalı yerler ortaya çıkmaya başladı. Sırtımda, belimde bir ağrı bir ağrı. Ulvi ağrıyan yerler üzerinde gezindikçe ben de bir gevşeme bir gevşeme...
Doksan dakika sonunda kesinlikle ben eski ben değildim. Vücudumdan kötü enerjinin aktığını, yeni enerji depoladığımı hissettim. Ulvi terbiyesinden ‘Üç kez kendinizden geçtiniz’ dedi. Ben bu cümleyi hemen tercüme ettim: ‘Üç kez fosur fosur uyudunuz beyefendi. Uykunuz varsa gidin odanızda uyuyun. Buraya ne geliyorsunuz!’ İntikam ateşiyle can alıcı soruyu sordum: ‘Ya siz kadınlara masaj, kadınlar da erkeklere yaparken... Hani yumuşak yumuşak... Bir etkilenme durumu olmuyor mu?’ Bir fantezi durumuna açıklık getirmeye çalışıyorum anlayacağınız.. Ulvi’nin bozulduğunu hissettim. Ama çok terbiyeli bir genç, hemen toparlandı ve lafı gediğine koydu: ‘Biz profesyoneliz. Aynı kadın doğumcular, estetikçiler gibi. Onlara olmuyorsa bize niye olsun!’
Masaj bitti. Bir beş dakika kıpırdayamadım. O sırada Ulvi bir bardak yeni sıkılmış portakal suyu kaptı geldi. Onu da içtim. Çıktım masaj odasından. Üç gün geçti hálá Lomi Lomi’nin etkisindeyim. Masaj bittiğindeki ruh halinin peşindeyim.
Servet Çolak, Akdeniz yemekleriyle Fontana’da
Çeşme’de V Kamp’ın bir bölümü de Fontana isimli plaj olmuş. Hem de çok güzel bir plaj. Çok para yatırmış işletenler. Söylediklerine göre 600 bin dolar. Ortaya kumsalıyla, ışıklandırmasıyla, lokantasıyla mükemmele yakın, hadi notu bol tutalım mükemmel bir plaj ortamı çıkmış. Çok keyifli. Ilıca’nın denizi zaten ünlü. Denizin kıyısı oya gibi işlemiş. Yakında V Kamp’ın bungalov evlerinin işletmesi de Fontana’ya verilecekmiş. O zaman daha da mükemmel olur. Gelip kalmak, Ilıca’nın denizini doya doya yaşamak isterim.
Fontana’nın lokantasının işletmesi de Egelilerin yakından tanıdığı birine, Servet Çolak’a emanet edilmiş. Servet Çolak 7 yıldır Ege TV’de ‘Servet Çolak’la Mutfaktan Sofraya’ isimli programı yapıyor. Bu nedenle de Egeli kadınlar tarafından çok seviliyor. Sevilmekte de çok haklı. Çolak Fontana’nın lokantasında Akdeniz yemeklerini birer sanat harikası haline getirmiş. Deniz ürünlü risotto yedim. Böyle risotto olmaz. İnanılmaz güzeldi. Tadı hálá damağımda. Mantar soslu bonfile, dil şiş öyle... Kalamar tava öyle... Hellim öyle... Yemekten sonra tatlı için sufle seçtim. Eğer burada tadını anlatırsam var ya, şu saat çıkar Ilıca’ya varır, sufle diye tutturursunuz..
Son zamanlarda sözü dolaştırıp dolaştırıp Mikonos Adası’na getiriyorum. Fontana Beach nedeniyle getireceğim. Ne olur bir Mikonos’a gidin, bir de Fontana’ya... Bakın bakalım hangisinin plajı güzel. Ne olur bu ülkeyi doğru pazarlayalım ne olur. Fontana’lara, Servet Çolak’lara yazık olmasın.
Sin City yaz kurbanı
Önce işe bir soruyla başlayalım. Rüyalarınızı siyah beyaz mı görürsünüz renkli mi? Sizi bilmem ama ben siyah beyaz görüyorum. Birçok uzmana göre de rüyalar siyah beyaz görülüyor. Sin City’yi izledim. Rüya gibi... Robert Rodriquez’le Frank Miller çizgi roman karakterlerini, atmosferini çok özenli bir şekilde sinemaya aktarmışlar. Bruce Willis’in rolü önemli değil. Önemli olan Mickey Rourke, Elijah Wood ve Benicio Del Toro. Çizgi roman karakterlerini alıp çizgiliklerinden taviz vermeden çok iyi, uzun süre unutulmayacak şekilde canlandırmışlar. Sin City çok kolay izlenen bir film değil. Şiddet sahneleri bazen insanın içini acıtıyor, midesini bulandırıyor. Konu sürükleyici ama keyif veren bir konu değil. Keyif veren çizgi film ve gerçek hayat arasındaki geçişler. Bu geçişler filmi izlerken insana yaklaşık iki saat büyük bir keyif veriyor. Sinema aşıkları, sinema öğrencileri, animasyon öğrencileri, iletişim öğrencileri hayal gücünün sınırının olmadığını anlamak için bu filmi kaçırmasınlar. Sin City niye yazın sıcağında vizyona girmiş anlamak zor. Böyle güzel bir film ancak bu kadar harcanabilir.
CUMA İTİRAFI
voncroy; Cinsiyet: Erkek; Yaş: 22; İl: Eskişehir
Biz erkekler bazen çok iğrenç olabiliyoruz. Geçen yıl ev arkadaşım bir arkadaşını çağırmıştı. Erkek erkeğe sabaha kadar içtik. Bu arkadaş kaç kızın bekaretini bozduğunu ve bunların nasıl olduğunu anlattı. Bir süre sonra konu evliliğe gelince, büyük ihtimalle evlenemeyeceğini, çünkü evleneceği kişinin bekaretini kaybetmiş biri olma ihtimalinin onu korkuttuğunu söyledi. ‘Peki neden ilk kez seninle birlikte olan o kızlardan biriyle evlenmeyi düşünmedin?’ diye sordum. Aldığım yanıt: ‘Evlenmeden önce birlikte olabildiğim bir kız evlendikten sonra bana çekici gelmez.’ Yorumsuz! (itiraf.com’dan)
Yorum: Yorum için bakınız Hürriyet’in cinsellik araştırması. Sonuçlar neyi gösteriyor? Türkiye’de erkeklerin çoğunluğu hálá ellenmedik kız bırakmayıp, daha sonra ellenmedik kız arıyorlar. Ne acı değil mi?
CUMA TAKINTISI
Kargo, Yıldızların Altında isimli bir albüm çıkarmış. İçinde nostaljik parçalar var. Kargo yorumuyla... Koray yorumuyla... Anlayacağınız retro rüzgarına Kargo da eklenmiş. Koray’ın sesini ve yorumunu beğenirim, hoşuma gitti. Dinledikçe de daha çok seviliyor. Bu hafta sonu takıntım bu albüm. Size de öneririm. Haydi birlikte söyleyelim. Yanmammm gönüüül, yansa da... Eceeel beni alsaaaa da...
CUMA LAKIRDISI
Durup bekleme yüzünün güzelleşmesini, davran biraz, silkin: ‘İyi mi olsun karşındaki, Sen iyi ol ilkin’