Gördüğünüz gibi Türkiye’de "magazin" aşağılandıkça, magazin düşkünlerinin sayısı artıyor...
Magazin ne?
Magazin; spor, eğlence ve bu dünyadan çıkan ünlülerin özel yaşamları...
Magazin niye aşağılanıyor?
Türkiye’nin önünde Kürt sorunu, dinci fanatizm sorunu, AB sorunu, Kıbrıs sorunu ve ekonomik sorunlar dururken, insanların eğlence merakı "siyaset yönelimli" düşünenlerin sinirini bozuyor.
Spor ve eğlence düşkünlerinin sayısı niye artıyor?
Serbest piyasa ortamında işleyen kitle iletişimi araçları, popüler kültürü yaygınlaştırıyor.
Önüne zorla geçmek mümkün mü?
Demokratik bir toplumda yaşıyorsak, hayır.
Demokratik olmayanlar bile geçemiyor. Bakınız İran... Her evin balkonunda devrim muhafızlarını atlatmaya yarayan otomatik uydu antenleri var. Gece çıkıyor, gündüz yok oluyorlar.
Ne yapılmalı?
Kültür kuramcısı Raymond Williams’ındediği gibi, kültür genişliyor, yeni bir hal alıyor, enerjimizi ondan nefret etmeye harcamaktansa onu anlamaya, açıklamaya çalışmalıyız.
İşte size Amerika’dan bir sonuç:
"2003 yılında yapılan bir araştırma göstermiş ki Amerikalıların yüzde 10’u ulusal siyaset konusundaki bilgiyi, gece geç saatlerde yayınlanan Jay Leno’nun, David Letterman’ın gece şovlarından alıyorlar. 30 yaşın altında bu oran yüzde 50 artıyor. Ana haberler, ağırlıklarını ciddi konulardaki haberlerden eğlence haberlerine ve ünlü yaşam öykülerine kaydırdıkça, daha fazla Amerikalı siyasi yorum almak için eğlence programlarına yöneliyor. (*)"
Türkiye için sonuç...
Eğlence izleyenlerden şikayet edeceğimiz yerde eğlence izleyenleri, eğlence izlerken nasıl siyaset hakkında da bilgilendiririz diye düşünsek... Nasıl olur?
(*) West, D.M ve Orman J. (2003) Celebrity Politics, Faber&Faber.
Zengin yaşamak...
K. Maraştan, Nevzat Pakdil Yatılı İlkoğretim Okulu öğretmeni Ekrem Erdoğan’dan ilginç bir mail aldım.
Erdoğan "Yeni açıldık, kütüphane yapıyoruz, ne olur bize kitap" diyor.
Okul müdürü Feyzullah Mercan’latelefonla görüştüm. "Nasıl kitaplar istersiniz" diye sordum. "Daha çok dünya ve Türk klasikleri, romanlar, öyküler, referans kitapları" dedi.
"Bir şeyler yapmak istiyorum" diyenlere işte fırsat... Gelişmekte olan bir ülkede zengin olunur ama zengin yaşamak gönlünüz zenginse mümkün...(*)
Yok mu evinizde K. Maraş’a göndereceğiniz kitap?
Adres: R. Ekrem Erdoğan, Göksun N. Pakdil Yatılı İlköğretim Bölge Okulu, Göksun, K. Maraş. Okul Müdürü Feyzullah Mercan 0505 373 56 13...
(*) Bu sözü bayramda Özdemir Erdoğan’dan duydum. Çok sevdim.
En büyük kural...
Beyaz Show’da Sezen Aksu "Bir üretim olmadığı sürece medyada yer almayı doğru bulmuyorum" demeye getirdi. Eğlence ve spor sektöründe haber peşinde koşanlar, Sezen Aksu’ya kulak verseler iş çığrından çıkmaz!
Sezen Aksu bence magazin haberciliğinin en büyük etik kuralına parmak basıyor. Bu kural şu: Haberi yapılan ünlünün bir üretimi olmalı. Medya dişe dokunur bir şey üretmeyene ünlü işlemi yaparsa izleyici, okuyucu, dinleyici ünsüzü ünlü sanıyor ve karmaşa başlıyor.
Alın size Banu Alkan-Murat Taşdemir ikilisi. Ne ürettiler de her yerdeler? Her yerde oldukları için bir aydır çok ünlüler. İzleniyor, okunuyorlar.
Onları gördükçe üretimi olan ünlüler küsüp, köşelerine çekiliyorlar.
Sonuç? Meydan dişe dokunur bir üretimi olmayanlara kalıyor. Yeni Alkanlar, yeni Taşdemirler bizleri bekliyor... Memnunsak sorun yok. Değilsek... Bakınız en büyük kural.
Anlamadım (2)...
Salı günü Futbol Federasyonu seçimlerinde olanı biteni anlamadığımı yazmıştım.
Başbakan Ulusoy’u istiyor, Mehmet Ali Şahin istemiyor.
Siyaset dibine kadar futbolun içine giriyor.
Bakan kılıcı çekmiş "Allah allah" diye raporlarıyla yürüyor.