Kresthmer: Müzakere amacı kesin üyelik

3 Temmuz Pazar günü yazdığım ‘Bu ihalede bir iş var’ başlıklı yazımın girişi şöyleydi:

Bugün size gözlerden kaçan bir ihaleden söz edeceğim. Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu’nun 3 Mayıs’ta internet üzerinden yaptığı ihale çağrısından... Neyin, ne için yapıldığı belli olmayan ‘karanlık’ bir ihaleden... İhalenin konusu ‘Türkiye’de iletişim stratejileri uygularken Avrupa Birliği Delegasyonuna yardımcı olmak’. Halen Delegasyon Türkiye’de bir firmadan iletişim hizmeti alıyor. Sonuçlardan memnun değil ki ihaleye çıkmayı uygun bulmuş..’

Yazımın ilerleyen evrelerinde de açılan ihaleyi ‘sadece taşeron arıyorlar, duruma göre bütçe Türk halkını özel üyeliğe ikna için bile harcanabilir, ihale çağrısında hiçbir ayrıntı yok, bütçe yeterli değil, niye önce niyet mektubu istenmedi genel kural böyledir’ diye eleştirmiştim. Aynı gün ikinci bir yazıda da Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu’nun Ankara’daki ofisini bilgi almak için aradığımda yapılan bir saygısızlığı anlatmış ve ‘Delegasyon önce kendi çalışanlarını bilinçlendirsin!’ öğüdünde bulunmuştum.

8 Temmuz 2005 günü Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu Başkanı H.J. Krestshmer’den bir mektup aldım. Krestshmer’in mektubu şöyle:

‘Sayın Profesör..Bu mektubu 3 Temmuz Pazar Günü Hürriyet gazetesinde çıkan makalenize yanıt olarak yazıyorum. ‘Bu ihalede bir iş var’ başlıklı makale Avrupa Birliği Türkiye Delegasyonu’nun iletişim ve bilgilendirme program ve politikasının doğru olmayan bir eleştirisidir.

Yeni ihaleye çıkılan bilgilendirme ve iletişim sözleşmesi Ankara’daki Avrupa Birliği’ne profesyonel iletişim hizmetleri sağlamak için gerçekleştirilmiştir. Eski bilgilendirme sözleşmesi Eylül sonu itibariyle biteceği için yeni sözleşmenin Ekim 2005’te başlaması beklenmektedir. Eski sözleşme bitince yeni sözleşme için ihaleye çıkmak standart Avrupa Komisyonu prosedürüdür. Yeni çıkılan ihalenin, makalenizde ima edildiği gibi, eski yüklenici firmanın performansı ile hiçbir bağlantısı yoktur.

İlgilenen tüm firmalar, şu andaki yüklenici firma dahil, ihaleye girebilirler. Tüm ihale, ihale dosyasındaki açık olarak belirtilen ölçütlere göre açık ve şeffaf bir şekilde yapılacaktır. ‘Açık yöntem’ Birliğin sağlayıcılardan hizmet alırken uyguladığı standart mekanizmadır. Bir proje içerisinde geniş aralıkta farklı hizmetler söz konusu olduğunda konsorsiyum istenmesi de normal bir uygulamadır.

Bilgilendirme projesinin Ekim 2005’ten başlayarak maksimum 4 yıl sürmesi beklenmektedir. Ve bu proje delegasyonun iletişim stratejisinin en uzun dönemidir. Projenin amacı ‘3 Ekimden önce halkı bilgilendirmek ya da özel üyeliğe ikna etmek’ değildir. 29 Haziran’da Avrupa Birliği müzakere için çok açık bir çerçeve ortaya koymuştur. Türkiye ile müzakerenin hedefi Avrupa Birliği’ne kesin üyeliktir.

STANDART YANIT

2005’te basılan Türkiye’deki ilk Euro barometer anketinin sonuçları dikkate değerdir. Bu ankete göre Türk halkının sadece % 25’i Avrupa Birliği ile ilgili bilgiye sahiptir. % 73 ise herhangi bir bilgiye sahip olmadığını hissetmektedir. Delegasyon bu dengesizliği ortadan kaldırmak için tamamen çok açık ve basit olan hedeflerimizle bağlantılı bir iletişim stratejisi ortaya koymaktadır. Hedeflerimiz şunlardır:

Halkın Avrupa Birliği hakkında bilgisini arttırmak onu anlamasını sağlamak;

Türkiye’nin Avrupa Birliğe girişiyle elde edeceği yararları ve giriş sürecindeki engelleri halka anlatmak ve Avrupa Birliği üyeliği için destek sağlamak;

Üyeliğe hazırlanmak için yapılacakların süresi ile müzakere süreci arasındaki bağlantıyı açıklamak..

Bu mektubun bilgilendirme hizmeti sağlama sürecimiz ve iletişim eylemlerimizle ilgili durumu açıklık kazandıracağını umuyoruz. Aynı zamanda açıklamamız hakkında okurlarınıza bilgi umuyoruz.’

Gördüğünüz gibi Avrupa Birliği’nin Türkiye’deki en büyük sözcüsü Kretschmer’in mektubunu olduğu gibi yayınlayıp sizi bilgilendirdim. Ama Kretschmer’in yazdıkları ‘standart’ şeyler. Kretschmer ‘Özel üyelik değil kesin üyelik..Önceki yüklenicinin performansı nedeniyle değil sözleşmenin bitişi nedeniyle’ düzeltmelerini yapıyor ama birçok soruyu da yanıtsız bırakıyor. Bir kere Kretschmer en can alıcı soruma yanıt vermiyor. Niye önce firmalardan niyet mektubu istenmedi?

İkincisi, benim temel eleştirim zaten iletişim ihalesinin ‘çok standart’ olmasıydı..Türkiye’nin, Türk halkının ne istediğinin önemsenmemesi..Avrupa Birliği yerel duygu ve düşünceleri önemsemeden kendi değerlerini Türk toplumuna enjekte etmeye uğraşacaksa bunun adına bilgilendirme değil ‘propaganda’ denmez mi?. Ama ‘propagandaysa’ Delegasyonun da rahatça kontrol edebildiği, sesini çıkarmayan bir iletişim taşeronunu aramak istemesi son derece normal değil mi?

Üçüncüsü ihale dosyasının ayrıntı içermemesi, özensizce hazırlanması..Kretschmer bu konuda da bir şey söylemiyor. Sonra bütçenin yetersizliği konusu var. Tabii ki telefonda yapılan ‘Bilgi veremeyiz efendim hanımefendi misyonda’ saygısızlığı..

Propaganda’ mantığının da ne sonuçlar verdiğini Fransa ve Hollanda da gördük. Avrupa Birliği artık her ülkede ‘standart‘ davranmaktan vazgeçmeli..Örneğin Türkiye’nin gerçekten Avrupa Birliği’ne üye olmasını istiyorsa Türkiye’yi ayrı bir ‘değer’ olarak görüp politika ve süreçlerini ona uyarlamalı. Ofislerini de ona göre işletmeli..Ofislerinde çalışan elemanları da ‘Kraldan çok kralcı, batı hayranı züppelerarasından’ değil. ‘Türkiye’yi iyi tanıyan, Avrupa’nın ve Türkiye’nin değerlerini bilen, anlayan ve saygı duyan insanlar’ arasından seçmeli..

Çekirgelik

Gurur ve zayıflık Siyam ikizleridir.

(Lowell)
Yazarın Tüm Yazıları