İTİBAR kavramı son yıllarda işletme ve iletişim akademisyenlerinin çalıştıkları en önemli kavram.
Akademisyenler bir kurumun bir markanın ya da bir kişinin itibarının oluşturan unsurlar, bu unsurların nasıl oluştuğu ve nasıl ölçüldüğüne yönelik çok ciddi araştırmalar yapıyorlar ve soruyorlar ‘Ününüz olabilir ama itibarınız var mı?’
Güzel soru..Ş öyle ‘dank’ diye durduruyor insanı. Tanıdığınız bildiğiniz sanatçıları, siyasetçileri, markaları, kurumları düşünün. Ünlü olabilirler ama gözünüzdeki itibarları ne? Hamamböceğini de herkes biliyor ama gözümüzdeki itibarı ne?
(Hemen bu ne biçim örnek demeyin. En ‘steril’ örnek olarak ‘hamamböceği’ aklıma geldi. Şimdi bir isim versem, desem ki Emrah da biliniyor ama gözünüzdeki itibarı ne, üç gün telefonum susmaz, beş gün e-postadan bilgisayarım kilitlenir, tekzipler davalar falan..Hem böylece ‘uslu çocuk’ olup yeni TCK’ya hazırlık da yaptım..)
Dünyanın ünlü ve itibarlı araştırma şirketi TNS itibar kavramını ‘Global Ülke İtibarı 2005’ araştırmasıyla 40 ülkeye uygulamış. TRI.M yöntemiyle ilginç bir ‘global ülke itibar ölçeği’ oluşturmuş.
TNS’in Türkiye Genel Müdür Ayşıl And’ın verdiği bilgiye göre 40 ülkede 37 binden fazla kişi 7 ayrı itibar değişkenine göre kendi ülkelerini değerlemişler. İş dünyasına, sağlık hizmetlerine, siyasi ortama, perakende hizmetlerine, bankacılık hizmetlerine, iletişim hizmetlerine, dağıtım ve postalama hizmetlerine ne kadar itibar ettiklerini belirtmişler. Herkes kendi ülkesini değerlemiş anlayacağınız.
Sonuçta ortaya 70 rakamının ‘en yüksek itibarı’ 20 rakamının da ‘en düşük itibarı’ temsil ettiği global itibar değerleri ortaya çıkmış. 2014 kişinin yer aldığı Türkiye sonuçlarına baktığımızda ise global ortalamalara göre durum hiç de iç açıcı değil.
Biz Türkler iş dünyamıza, sağlık sektörüne, siyasete, bankalarımıza, iletişim sektörüne, perakende sektörüne ve dağıtım ve postalama hizmetlerine dünya ortalamasının altında bir itibar biçiyoruz. Ancak Türkiye sonuçlarını Avrupa Birliği üyesi Yunanistan’la karşılaştırdığımızda ortaya başka bir tablo çıkıyor, insanın morali düzeliyor.
Yunanlılar İş Dünyalarına bizden az itibar ediyor. Fark da fazla. Bizim itibar katsayımız 29 onlarınki 8. Bu değerle biz dünya 25’incisiyiz onlar 34’üncüsü. Aynı şekilde Sağlık Hizmetlerinde ve Siyasi Ortam’a itibarda biz Yunanistan’ın önündeyiz. Yunanlıların Siyasi ortam katsayısı 21 bizim ki - 17. Perakende, Bankacılık, İletişim, Dağıtım/Posta alanlarına ise Yunanlılar az da olsa biz Türklere göre daha fazla itibar gösteriyorlar.
Sonuç? İtibar değerlerimiz global değerlerin altında diye üzülmemize gerek yok. Bakın Yunanistan’ın da durumu hiç iç açıçı değil ama o Avrupa Birliği üyesi. Biz de rahatlıkla bu düşük itibar değerleriyle Avrupa Birliği’ne gireriz. Ancak Avrupa Birliği’ne girdik diye daha itibar sahibi bir ülke olacağız diye düşünmek safdillik. Yunanistan’ın durumu ortada. Taşıma suyla itibar kazanılmıyor. İtibar kazanmak istiyorsak kamu sektörü ve özel sektörde mükemmel yönetim uygulamaları şart! Onlarca yüzlerce fakültemiz var peki kaç tane mükemmel işletme fakültemiz var?
DURUM DAHA DA VAHİMİŞ
Başbakan Tayyip Erdoğan Fatih Altaylı’ya Musa kart’ın karikatürü ile ilgili olarak ‘Kedi olarak çizilmeme değil İmam Hatip sorunu yüzüne gözüne bulaştırdı denmesine kızdım’ demiş. Demek ki Tayyip Erdoğan Musa Kart’a kedi şeklinde çizildiği için değil, karikatürün gerçek anlamı için dava açmış. Yani durum düşündüğümüzden daha da vahim. Tayyip Erdoğan’ın gerçekten siyasi eleştiriye tahammülü yokmuş. Yeni TCK yürürlüğe girdiğinde Tanrı gazetecileri Erdoğan’ın gazabından korusun..
Çekirgelik
Güven görüp görebileceğiniz en ürkek kuştur. Bir uçarsa bir daha yakalayamazsınız.