İnternet ve hayatın ritmi

Pew Internet ve American Life Project isimli internet sitesinde geçen hafta Amanda Lenhart ve arkadaşları bir makale yayınladı.

Bu makaleye göre Amerika’da gençler arasında internet kullanımı geçen dört yıl öncesine oranla yüzde 24 artmış. 12-17 yaş grubundaki gençlerin yüzde 87’si internete bağlıymış.

Türkiye’de durum nasıl? Elimdeki en son araştırma TNS Piar’a ait. Mart 2005’te, İstanbul Ankara, İzmir, Adana, Bursa’da kent merkezlerinde 18 yaş üstü 802 kadınla görüşülerek yapılmış.

Genel olarak bakıldığında kadınların yüzde 27.9’u internet kullanıyor. İnternet kullananların bir haftada ortalama internete bağlanma süresi 10 saat 52 dakika.

Yaş gruplarına göre inceleme yapıldığında ise eğilim ‘kabak gibi’ ortada. 56-65 yaş grubunda internet kullanma oranı yüzde 11.8, 40-44 yaş grubunda yüzde 19,1, 18-24 yaş grubunda yüzde 47.7. Yani genç kızlarımız internet kullanımında annelerine de anneannelerine ciddi şekilde fark atıyorlar.

Görünen o ki, bir süre sonra torunlarla ‘ananeler’ arasında internet kullanımı açısından fark kalmayacak..

Gelecek 20 yılda ise annelerle kızları internet kullanımında eşitlenecek. ‘Ananelerin’ beğendikleri çeyizlik masa örtüsünün modelini tarayıp torunlarına internet aracığıyla göndermeleri içinse yaklaşık 30 yıl var.

Kadınlar da sonuç böyleyse bir de erkekleri düşünün. Dede ile torunun internet üzerinden tavla oymasına şurada kaç yıl kaldı.

Yani? Yanisi şu: İnternet gençler arasında günlük hayatın ritmini yönlendiren, ateşleyen önemli güçlerden biri haline geliyor. Diğer önemli güç cep telefonu. Gözünüz internette ve cep telefonunda, beyniniz ‘Nasıl bu fırsattan yararlanabilirim’ de olsun. Görevimi yapıyorum. Uyarmadı demeyin.

Bahçeşehir’den İstanbul dersi

Bahçeşehir
Üniversitesi’ne ve Beşiktaş’taki Kampüs’e ve İstanbul’a alışmaya çalışırken Rektör Yardımcısı Prof. Eser Karakaş’tan müthiş bir şey öğrendim. Düşünce mimarlığını yine Karakaş Hoca’nın yaptığı bir şey.

Bahçeşehir Üniversitesi müfredatına bu yıldan başlayarak ‘İstanbul’ isimli bir ders ekliyor. Tüm öğrenciler de bu dersi zorunlu olarak okuyacak. Dersin içeriğini Prof. İlber Ortaylı ve ekibi hazırlıyor, ders yine aynı ekip tarafından verilecek. Anlayacağınız Bahçeşehir her yıl binlerce gönüllü İstanbul elçisi yetiştirecek.

İstanbul’u anlayan, yerli yabancı herkese doğru anlatan binlerce İstanbul elçisi. İstanbul’u marka yapmak için inanılmaz güzel bir adım, inanılmaz güzel bir proje. Keşke İstanbul herkese ilkokuldan başlayarak öğretilse. Belki ona bu kadar hor davranmaz, belki ona bu kadar acı çektirmeyiz. Gezmediğim, görmediğim yer kalmadı. Tüm kalbimle söylüyorum başka İstanbul yok. Sahip çıkalım. Dünya markası olmak değil dünya markası kalabilmek önemli. Bakınız Galatasaray...

Turizmin göbeğinde ağır ceza olmamalı

Bahçeşehir’
in Beşiktaş Kampusü’ne gelmeseydim Beşiktaş’ta eski DGM yeni Ağır Ceza Mahkemesi binasının çevresindeki görüntülerden haberim olmayacaktı. Düşünün Beşiktaş, deniz kenarı. Bu görüntüler gerçek. Türkiye gerçeği.

Bir gerçek daha var. Türkiye’nin turizm gelirine gereksinimi var. Türkiye turizme yatırım yapıyor. Türkiye dünya turizminde söz sahibi olmaya oynuyor. Bu nedenle Türkiye turizmine darbe vuracak her türlü olaydan kaçınmak, her türlü risk taşıyan görüntünün önüne geçmek şart. Bu hepimizin yararına. Koca İstanbul’da, devletin, Beşiktaş’taki Ağır Ceza Mahkemesini çevresi daha geniş, hem mahkum ailelerini daha rahat ağırlayan hem polisin ve jandarmanın daha rahat şartlarda çalışmasını sağlayacak bir binaya taşıması mümkün değil mi?

Değilse boşverin Turizmi murizmi. Sadece dostlar alışverişte görsün diye Türkiye’yi tanıtmaya devam. Her sabah gerçek tanıtım Beşiktaş’ta. Mahkum taşıyan onlarca hapishane aracı, onlarca polis aracı. Çok sayıda polis, asker, mahkum yakını.

Bana seslenemeyiş

Cuma
gecesi kanallar arasında geziniyorum. Baktım TRT 1’de Tayyip Erdoğan ulusa seslenmeye çalışıyor. İlk dikkatimi çeken fondaki Türkiye haritası. Daha önceki ‘Ulusa Sesleniş’ de yer alan ’Cami ve Anıtkabir’li fon görüntüsünün yerinde ise yeller esiyor. Anlaşılan uyarılar etkili olmuş. (Sanırım çorbada biraz benim de tuzum var!)

Başbakan konuştukça haritanın içindeki görüntüler değişiyor. Ekrana, ‘Yol yaptık’ deyince yol görüntüleri, ‘sağlık hizmetlerini iyileştirdik’ deyince hastane görüntüleri geliyor.

Tayyip Erdoğan birbiri ardına rakamları sıralıyor. Uygun görüntü bulunamayınca anlamsız görüntülerle fon süslemesine devam ediliyor. Çok sıkıcı, anlatım demode. Rakamların akılda kalması çok zor, görüntü ile söyleneni eşlemesi çok zor, yazın ortasında kravatlı, takım elbiseli Tayyip Erdoğan’a dayanması çok zor..

Dayanamıyorum. Basıyorum uzaktan kumandama. Bruce Wills’in bir filmi var. Bruce bana sesleniyor. Başbakan ulusa. Ben Bruce’a takılıyorum. Daha sonra Başbakan ne dedi, ne gösterdi bilemiyorum. Ayıp mı ediyorum?

Çekirgelik

Din, insanı ve Tanrı’yı sevmekten başka bir şey değildir

(W. Penn)
Yazarın Tüm Yazıları