Bazı okurlarım niye köşenizde bizim e-postalarımıza yer vermiyorsunuz diye yakınıyor. Ama yer verdiğimde de bazıları ‘Biz sizi okumak istiyoruz’ diyor.
İki arada bir derede kaldım. Bence iki okur grubunu da memnun edelim. En azından ayda bir Cuma e-postlara yer vereyim. Diğer Cuma’lar bol bol beni okuyun. Nasıl? İşte ilk örnekler:
Antalya’ya haksızlık
‘Tarkan konseri hakkında yazınızda hayret bu sefer taş atmamış, güzel şeyler yazmışsınız. Ben Tarkan’ın Antalya konserindeydim. Orada daha az seyirci vardı, ayrıca yanında dansçılar da yoktu. Biraz bozuldum açıkçası. Tasarruf mu yapmışlar yani, zaten çok az sayıda konser veriyor. Sadece arada dansöz çıktı. Sular akan görüntüleri de gerçekten süperdi.’ (Begüm Şahin)
Yorum: Antalya’ya haksızlık yapılmış gibi görünüyor ama sahne şartları da yetersiz olabilir!
Niye çalışmıyoruz
‘Selam, evet Şu Çılgın Türkler’i okudum ve tanıdığım herkese tavsiye ettim. Birçok dostuma ödünç verip okumalarını sağladım. Ama bu bana yetmiyor. Mesleğim turist rehberliği. Turistlere yanlış bilinen birçok şeyi özetle açıklamaya çalışıyorum. Özellikle tarihimizi, Kurtuluş Savaşı’nı, Atatürk ve reformlarını.
Türkiye’de yazılmış o kadar güzel, kaliteli ve gerçekleri anlatan kitaplar var ki, bunların hiçbiri başka dillere çevrilmiyor. Bence Şu Çılgın Türkler kitabı ve birçoğu İngilizce, Fransızca, Almanca, Rusça ve Yunanca’ya çevrilmelidir.
Türkler yapılan tüm haksızlıklara rağmen kin tutmadığı halde sınırlarımızın ötesindeki yeni neslin ders kitaplarına bile giren sözde soykırımlar ile ileride başımızın ağrıyacağı kesindir. Dışarıda hummalı bir çalışma var. Biz niye çalışmıyoruz?’ (Semra Bayraktar)
Yorum: Çünkü biz içeride birbirimizi yemekle meşgulüz.
Ölecem ya
‘Hocam, geçen hafta mangaldakurufasulye.com sitesini yazmıştın ama öyle bir site yok. Doğrusu acayip canımı kurufasulye istettin. Ölecem... ‘(Devrim Karahan)
Not: Devrimciğim özür dilerim. Resmen yeni bir site yaratmışım. Doğrusu mangaldafasulye.com. Fasulyeleri götürürken beni unutma.
Çok popülersiniz
‘Hep popüler Amerikan filmlerini öneriyorsunuz. Türkçe pop albümleri, şarkıcıları öneriyorsunuz. Ama siz bir iletişim akademisyenisiniz. Niye bize daha nitelikli filmler, yabancı albümler önermiyorsunuz? Sizin göreviniz aynı zamanda okuyucularınızın gözünü açmak değil mi?’ (Kemal Akçam)
Not: Çünkü ben popüler bir gazetede yazıyorum. Bu gazete Türkiye’nin her köşesinde okunuyor. Herkesin ulaşabileceği, okuyabileceği, izleyebileceği kitapları, albümleri, filmleri yazmak daha adil değil mi? Siz hiç izlemek isteyip de izleyemediğiniz bir filmin acısını içinizde yaşadınız mı? Üstelik nitelikli de kime göre? Kalite çok göreceli bir olgu değil mi?
House Cafe’ye uyarı
Ortaköy’deki House Cafe yöneticilerini uyarmak istiyorum. Alt katta mutfağın yanındaki tuvalet bir facia. Çok kötü kokuyor. Yemek kokuları falan birbirine giriyor. Acilen mekanınıza bakım yapmanız şart. Acilen...
Tual’den canımın içi bir albüm
Üç ay önceydi... Bilgisayarıma bir e-posta düştü. ‘Yeni bir albüm çıkardık. İçinde Türk sanat müziği de var. Size göndermek istiyoruz. Tual.’
Yanıt verdim: ’Lütfen gönderin, sizi (zorunlu olarak) Çisil Çisil isimli şarkının yer aldığı albümden tanıyorum.’
Üç ay geçti. Albüm hálá ortada yok. Ben de unuttum gitti. Nasıl olduysa geçenlerde bir benzincide karşıma çıktı, aldım. Çok beğendim.
Çok güzel ve etkileyici bir ses. Enfes aşk şarkıları. İnanılmaz mutlu ediyor beni bu albümü dinlemek. Şu sıralarda yolculuk esnasında sadece Tual dinliyorum. İnanılmaz güzel aşk şarkıları var içinde. Tiryakinim, Yine Aylardan Kasım ve Yusuf Nalkesen’in Canımın Ta İçisin Sen.
Hepsi ama hepsi birer mutluluk kaynağı. Bu Tual’e dikkat etmek lazım. Bu çocuklar gerçekten başka birşey. Hafta sonu önerim Tual. Alın, dinlerken ne kadar mutlu olacağınızı görün. Canımın Ta İçisin Sen. Nananam nanam nananam...
Tehlikeli yolculuk için adam aranıyor
‘Tehlikeli yolculuk için adam aranıyor. Keskin, soğuk ve zifiri karanlıkta geçecek aylar sonrasında evinize sağlam ve sağlıklı dönüşünüzü garanti edemiyoruz. Ücretler düşük olacak. Sadece ün ve kişisel tatmin sözü verebiliriz; o da başarırsak.’
Bu ne şimdi diyorsunuz değil mi? Sir Ernest Shackleton 1913 yılında Güney Kutbu’na yapacağı keşif gezisine gönüllü toplamak için gazeteye bu ilanı vermiş. Şimdi dönüp ilanı tekrar okuyun. Birçoğumuzun gelecekteki çalışma hayatını anlatıyor olabilir mi? (Ya da şimdiki... Şaka şaka.) Artan rekabet koşullarında iş aramak ve işimizi elde tutmak çok daha zor olabilir.
Peki hálá iş bulmak için ‘kartvizit’e gereksinim var mı? Hem var hem yok. ’Hamili Kitap Yakınımdır’ kitabının yazarı Hakan Yaman’a göre ise kesinlikle yok. Yeter ki bazı kuralları uygulayın. Ben şöyle bir göz gezdirdim. İlgimi çeken bazı bölümleri var. Eğer iş arıyorsanız Hakan Yaman’a da bir göz atsanız iyi olur. Belli olmaz belki bir yardımı olur. Nasıl olsa vaktiniz bol. İki taktik öğrenseniz zararı mı olur.
Hakan Yaman, Hamili Kitap Yakınımdır, Elma/2005.
CUMA İTİRAFI
hafifçatlak; Cinsiyet: Kadın; Yaş: 21; İl: İstanbul
Şehir dışında okuyan bir arkadaşım uzun süre sevgilisiyle aynı evi paylaştı. Doğal olarak cinsel anlamda her şeyi yaşadılar. İstanbul’a döndüğünde sevgilisinden ayrıldı. Kısa bir süre sonra tanıştığı kişiyle nişanlandı. Düğünden bir gün önce doktora gidip bekaretini diktirdi. Ancak düğünde tamiri yapan doktoru görünce ilk şoku yaşadı. Doktor eşinin kuzeniymiş! Kız ertesi sabah gelinliği elinde, babasının kapısındaydı.
Yorum: Kuzenin diplomasını hemen elinden almak lazım. Böyle bir sır ilgili kişi akraba bile olsa nasıl paylaşılır?
CUMA TAKINTISI
Bu kez Yeşilköy’den bir balıkçıya takalım. Yüksel Balık. Mezeler ve salata bir harika. Çok iyi sohbet mekanı. Hálá hava iyiyse bahçede konuşlanmak en iyisi. Servise diyecek yok. Gak deseniz iki saniyede yanınızda guk deseniz üç. Mevsim palamut mevsimi hálá. Levrek de hiç fena bir seçenek olmayabilir. Ünlü futbolcular, basketçiler özellikle Yüksel Balık’ı tercih ediyor gibi geldi bana. Niye acaba?
CUMA LAKIRDISI
‘Maceracıların dayanamadığı tek şey hayatlarının kendisini tekrar etmeleri, yani düzendir.’ (Frank Farley)