‘Hürriyet’ takıntısı..

Sizin de dikkatinizi çekmiştir. Gazete sektörümüzde herkes ‘Hürriyet’ olmak istiyor..

‘Hürriyet’in en küçük hataları bile abartılıyor. ‘Hürriyet’in köşe yazarları ince elenip sık dokunuyor. Hürriyet’in yenilikleri taklit ediliyor.

Gazete sektöründe bir ‘Hürriyet’ takıntısıdır gidiyor.

Hatta ‘Hürriyet’ imaj, pazar, etkinlik liderliğini inatla sürdürdükçe Hürriyet ‘takıntısı’ takıntının ötesine geçip ‘Hürriyet saplantısı’ hastalığına dönüşüyor.

Anlayacağınız Hürriyet çok bilinen bir reklam kampanyasının sloganı ile anlatırsam ‘çok oluyor’..

Sonuç?

Hürriyet daha da güçlenerek yoluna devam ediyor. Aslı varken kimse ‘Hürriyet gibi’ olmaya çalışanlara prim vermiyor..

Böyle basit bir pazarlama ilkesini niye bazıları anlamıyor ben de bunu anlamıyorum.

Bu kadın müthiş..

Ajda Pekkan’dan söz ediyorum..

Geçen Perşembe akşamı Harbiye Açıkhava’da BKM’nin organizasyonunu üstlendiği Ajda Pekkan ve Yaşar’ın konserindeydim.

Niye yalan söyleyeyim, Yaşar’ı çok severim, konsere Yaşar’ı dinlemek için gittim. Ajda Pekkan’ın sahne performansına karşı oldum olası önyargılıyımdır.

Ne albümünü alırım, ne konserine giderim, konuşmasını yapmacık bulurum, şarkıları duygusuz okuduğunu düşünürüm falan filan..

Daha da ileri gidersem ‘Süperstar’ devrinin bittiğini düşünürüm. Daha doğrusu düşünürdüm.

Perşembe gecesine kadar..

Perşembe gecesi konser bittiğinde Ajda Pekkan’ı avuçlarım patlayıncaya kadar alkışladım..

Kadınlar ‘Kendine bakmak nedir’ sorusuna yanıt arıyorlarsa Ajda Pekkan’ı yakından izlesinler. 56 yaşında..

Sahneye öyle ‘açık’ bir kıyafetle çıktı ki.. Çoğu kadın bu yaşta ne bacağını öyle açabilir, ne göğsünü.. Demek ki açılabiliyormuş.. Taş Ajda Pekkan’ın yanında çatlar.

Şovun bir yerinde Pekkan kırmızı sütyenini bilinçli bir çaba ile olduğu gibi ortaya çıkardı. Müthiş bir görüntüydü.. Bu görüntünün konseri izleyenlerin beyinlerinden uzun süre silineceğini sanmıyorum.

Ajda’nın sahne performansına da hayran oldum. Orhan Gencebay’ın şarkıları Bir Teselli Var’ı ve Dert Bende’yi Gencebay’dan sonra en iyi yorumlayan sanatçı olduğunu bir kez daha kanıtladı.

Birlikte söylenen şarkılarda, Yaşar kusura bakmasın ama, Yaşar’ı ezdi geçti. Arabesk söyledi, Gregorian söyledi, pop söyledi, Fransızca söyledi, İngilizce söyledi..

Sesinin ne kadar güçlü bir ses olduğunu dosta düşmana (düşman burada ben oluyorum) kanıtladı.

Ajda’nın tek sorunu arkasındaki orkestra.. Sezen Aksu gibi bir orkestraya sahip olsa var ya.. Herkesi uçurur, konserlerine bir giden bir daha gider..

Yaşar’a gelince.. Yaşar’ın şarkılarının gücü tartışılmaz. Ama sahnesi sorunlu.. Sahneye ilk çıktığında giydiği kıyafet, kot pantolon gömlek, çok sevimsizdi.

Ajda Pekkan’la sahne aldığında giydiği siyah smokin tarzı takım elbise ise çok yakışmıştı. Çünkü Yaşar’ı en az on kilo zayıf gösteriyordu..

Yaşar sahnede dans etmiyor, sanki Kung Fu yapıyor. Suratı çok sevimli ama Kung Fu yaparken şekilden şekle giriyor, bazen Kuzuların Sessizliği’ndeki Hannibal gibi dişlerini sıkıp sinirli bir görüntü sergiliyor..

Yaşar’ın bir on kilo vermesi şart. Bir de kendine bir ‘imic maker’ bulması.. Bir de sahnedeki hareketleri ve dansları için bir kareograftan yardım alması.

Yaşar’ın önü çok açık..

Şarkılarından etkilenen hayran kitlesi katlanarak büyüyor.. Şarkılarına imajıyla da destek olursa Yaşar’ı kimse tutamaz.. Ya olmazsa? Kayahan kategorisinde kalır.
Yazarın Tüm Yazıları