Halkla ilişkilerin Yakup Cemilleri

BİR arkadaşım aradı: ‘‘İtalya'da iki ölüm olayında, Reductil isimli obezite ilacının bu ölümlerin nedeni olup olmadığı sorgulanıyor.

İtalyan Sağlık Bakanlığı bu ilacın pazarlama faaliyetlerini geçici olarak durdurmuş’’ dedi. ‘‘E ne var bunda biliyoruz’’ dedim. ‘‘Bilmediğin başka bir şey var, Reductil'in en büyük rakibi Xenical ve Xenical'in halkla ilişkiler şirketi ‘Öldüren İlaç İtalya'da Yasaklandı' başlıklı basın bültenini gazetelerin yazı işlerine geçiyormuş’’ dedi. Telefonda öylece kalakaldım ve içimden ‘‘Yuh’’ dedim, ‘‘Yani yuh!’’

Hemen birkaç telefon konuşması yaptım. Olay doğruydu. Daha sonra Roche’un Xenical'den sorumlu ürün yöneticisi Dr. Hakan Öztekin'le görüştüm. Öztekin, Roche'un böyle bir politikası olmadığını, rakiplerle ilgili konuşmak dahi istemediğini söyledi. Demek ki, halkla ilişkiler şirketi kendi kendine gelin güvey olmuş. Rakibi karalayacak ya.. Bir adım öne geçecek ya... Kusura bakmayın, ama biz buna halkla ilişkiler demiyoruz. Eğer halkla ilişkileri tetikçilik haline getirdiysek halkla ilişkiler dernekleri kafaya kafaya verip, nasıl bu bataktan çıkarız onu düşünsünler. İşe de önce bu halkla ilişkiler şirketini aralarından atmakla başlasınlar.

Olayı araştırdım. Şu anda dünya piyasasında ve Türkiye'de obezite tedavisinde kullanılan etken maddeleri farklı iki ilaç var. Biri Roche'un Xenical'i, diğeri Abbott'un Reductil'i. Xenical'i 1998'den bu yana 10 milyon kişi kullanmış ve hakkında hiçbir ölüme neden olma suçlaması yok. Reductil'i ise 1997'den bu yana 8.5 milyon kişi kullanmış, 32 ölüm olayından sorumlu tutulmuş. Ancak araştırmalarda hálá kanıtlanan birşey yok. ABD'nin güçlü sivil toplum kuruluşu Public Citizen Group işin peşinde. ABD Sağlık Bakanlığı'na ‘‘ilacı piyasadan çek’’ diye dava üstüne dava açıyor. Ancak ABD Yiyecek-İçecek ve İlaç İdaresi (FDA), henüz ölümlerle Reductil'in etkin maddesi subitramin kullanımı arasında kesin bir ilişki bulamadığı için, ilacın pazarlanmasını durdurmuyor. Yani Reductil, prospektüsünde belirtilenlerin dışında bir takım ilaç ya da besin maddeleri ile alındığında ya da başka hastalıkları olanlarda kullanıldığında ölüme neden olabilir de denilemiyor olmayabilir de denilemiyor.

Abbott'un Türkiye Medikal Direktörü Dr. Lale Özturanlı ile görüştüm. 32 ölüm olayını doğruladı. Abbott'un da bu ölümlerle ilgili araştırmalar yaptığını ve Subitramin kullanımının ölüm riskini artırdığına dair bir sonuca ulaşılmadığını söyledi. Özturanlı, obezitenin, ölüme neden olabilecek çok ciddi bir hastalık olduğunu ve resmi otoritelerin Reductil'in piyasada olmamasını, olmasından daha riskli buldukları için ilacı piyasadan çekme yoluna gitmediklerini söyledi. Bu şu demek: 8.5 milyon obezi kurtardık, bir o kadarını daha kurtarabiliriz, arada 32 kişinin lafı mı olur!

Sonuç şu: Obez iseniz, yani kilonuzu boyunuzun karesine böldüğünüzde sonuç 30'dan yukarı çıkıyorsa, hemen bu ilaçları kullanmaya başlamamalı, önce bir doktora başvurmalısınız ve onun önerileri doğrultusunda ilaç tedavisine geçmelisiniz.


Markalar ve Fırsatlar'ı Afganistan'a borçluyuz


AYŞE Sözeri Cemal (ASC) bildiğiniz üzere Hürriyet'in Reklam Grup Başkanı. Aynı zamanda da Hasan Cemal'in sevgili eşi. Geçen perşembe ASC'nin yanına uğradım. Ve anladım ki, Türkiye ekonomisi gayet iyiye gidiyor, reklamın önü de gayet açık. Çünkü ASC'nin kafasını kaşıyacak vakti yok ve üstelik biraz kilo almış! Reklam sektöründe işlerin iyi yolda olduğuna bundan daha iyi kanıt olabilir mi?

Öyle meşguldu ki onu bekleyeyim derken sekreteri ile neredeyse akraba çıkacaktık. O da yetmedi 32 kısım tekmili birden Türkiye ve dünyada ne kadar dergi varsa hepsini okudum. Bir kere görüşmeye yeltendin mi kaçamıyorsun da.. Duvarları cam, şeffaf bir odada oturduğu için, kapsama alanına girer girmez, seni jaluzilerin arasından görüyor ve bütün sempatikliğiyle ‘‘tamam hemen bitiyor’’ işareti yapıp, elini kolunu bağlıyor. Ben yine de göz hapsinden kurtulup, iki dolanıp gelmeyi başaranlardanım. Neyseki pes etmedim de siz deyin üç ben diyeyim beş saat sonra, başını kaşıdığı bir an bulup iki sözcük etmeyi başardım.

Ziyaretimin nedeni ASC'i her Cuma Hürriyet'in içinde yer alan ‘‘Markalar ve Fırsatlar’’ bölümü için kutlamaktı. Fikir ilk Altuğ Acar'dan çıkmış. Okuyucu açısından baktığımda ‘‘Markalar ve Fırsatlar’’da müthiş bir katalog değeri olduğunu görüyorum. Alışverişe çıkmadan önce beğendiğin markaların önerdikleri somut değerlere bir göz atıp, onları anımsamanın bundan güzel bir yolu olabilir mi? Yalnız burada markalar, kendilerine ayrılan bölümde hatalı tasarım yapıyorlar. Fırsatları öne çıkaracakları yerde markalarını öne çıkarıyorlar. Oysa sundukları fırsatlar başlık olmalı, markaları da imza.

İşin ilginci ne biliyor musunuz? ‘‘Markalar ve Fırsatlar’’ fikrinin çıktığı dönem Hasan Cemal'in Afganistan'da bulunduğu döneme rastlıyor. Son dönemin en iyi reklam yeri yaratımı fikri. Fikir Altuğ Acar'dan çıkmış olsa da sonuçta onay veren ASC. O halde bu demek? Ya ASC'ye ayrılık çok yarıyor ya da hasret çekmek! Yoksa, reklam işleri hız kazanmışken Hasan Cemal'i bir de Irak'a mı göndersek ne...



Hımm... HSBC ne yapmaya çalışıyor?



HSBC dünya ile aynı anda Türkiye'de de yeni reklam kampanyasına başladı. Bu tam bir ‘‘global’’ kampanya. Yani ‘‘global düşün lokal hareket et’’ kampanyası. HSBC, sözü de evirip çevirmiyor, doğrudan, ‘‘global düşünür, yerel hareket ederim’’ diyor. Bu stratejiyi de ‘‘Dünyanın Yerel Bankası’’ sloganı ile özetliyor. Stratejiye diyecek yok. Stratejinin tüm dünyada aynı şekilde uygulanan basın ve radyo uygulamaları da dört dörtlük. Örneğin, değişik ülkelerdeki çay içme kültüründen yola çıkarak hazırlanan reklam, ana stratejiyi çok güçlü hem de yaratıcı bir şekilde destekliyor. Radyo reklamlarındaki meraklandırıcı sorular yine stratejinin, yaratıcı uygulamaları. Ancak basın reklamlarının açıkhava ve afiş uygulamaları çok zayıf kalmış. Keşke buralara uygun tasarım çalışılsaydı. Televizyon ayağında ise Barış aracılığı ile ‘‘Mahallemizi tanıyoruz’’. Kişiler, mağazalar sıra sıra önümüzden geçiyor. Bu arada manav tahminen İstanbul'un lüks semtlerinden Bebek'teki bir manav olduğu için, bazılarımız mahallemizi tanımakta güçlük çekiyoruz. Güçlük çekmeyenler HSBC'ye kadar gelip, onun hem yeni hem eski bankamız olduğunu öğreniyorlar. Ve Barış, aşkı Aslı'yı görünce kamerayı falan unutup, banka reklamından diş macunu reklamına transfer oluyor. Televizyon filmi ana stratejiyi destekliyor, ama öyle ahım şahım da bir etki bırakmıyor. Olması gereken yerel tadı, yerel sıcaklığı geçiremiyor, biraz yapay kalıyor. Eğer HSBC uygulamaların sağını solunu toparlar, en az iki yıl sistematik biçimde bu stratejiye para harcarsa, rakipler ciddi olarak korksun. Benden uyarması...

(* * * *)


Çekirgelik


Değişmek zorunda kalmadan değişirseniz, rakibiniz sizi yakaladığında siz çoktan başka bir yerde olursunuz

(Sergio Zyman)
Yazarın Tüm Yazıları