Halk oyalanmak istiyor

BİR tür klişe düşünce yapısına göre siyasiler, halkın önüne, gelinim olur musun, ünlüler çiftliği gibi programları atarak onları oyalıyorlar.

Başbakan’ın 17 Aralık’taki tarihi kararla ilgili açıklamaları da ‘Gelinim Olur Musun?’ a yenilmiş, rating alamamış.. Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Brüksel maceraları ile oyalanamayan halk ‘Gelinim Olur Musun?’u seçmiş.

Ne yapmasını bekliyorduk peki halktan? 24 saat haber izlemesini mi? Arasıra da zürafa, yengeç, timsah, su aygırı gibi canlıların üreme yöntemlerini bakmalarını mı? Dikkat edin örnek olayımızda Başbakan’ın konuşması ekranda ama karşıda izleyecek halk bulamıyor. Suç halkın mı şimdi? Oyalanıyorlar diye halkı nasıl suçlayabiliriz. Siz onları televizyonda oyalamazsanız, onlar kendilerine oyalanacak başka oyuncak, örneğin ‘kestane’ bulmazlar mı? Başbakan dinlenmiyorsa, izlenmiyorsa bu Báşbakan’ın sorunu değil mi? İzlenmek isteyen doğru dürüst medya planı yapar kendini izletir. Ya da mesajını daha ‘oyalayıcı’ hale getirir ki, oyalanmak isteyenler o mesajla oyalansınlar. Tek kanal, tek gazete devri biteli çok oldu. İzlenmek, okunmak isteyen kendini yeni düzene uyduracak.

Halkın olan bitenden haberi olmadığı da yalan. Halk siyaseti göz ucuyla izliyor o kadar. DYP, ANAP, CHP, MHP’ye dersini verip AKP’yi iktidara taşıyan aynı halk değil miydi? O zaman da bu halk ‘Biri bizi gözetliyor’umu izlemiyor muydu?’. Siz halkı ufak tefek görüp de küçümsemeyin Halk yüzyıllardır oyalanmak istiyor, oyalayana da prim veriyor. Sadece bu çağda oyalanma biçimi değişti. Kimi Sex and The City ile oyalanıyor, kimi Gelinim Olur Musun’laÖBirini diğerine göre üstün kılan ne? Seviye? Neyin seviyesi?

Merkez Bankası hálá uyuyor

YTL’ye geçmemize bugünü de saymazsak onbir gün kaldı. Merkez Bankası’nın basında ve televizyonda ‘bilgilendirme kampanyası’ bir türlü doğru dürüst başlayamadı. Nasıl başlasın? Merkez Bankası’nın bütün yaptığı eğitici bir iki ucuz film çekip RTÜK’e göndermek ve TV kanallarında bedava yayınlatmaya çalışmak.

Televizyon kanallarının, yeni RTÜK düzeni içinde salise hesapları yaparken, Merkez bankasının hazırladığı eğitici spotları, istenilen zamanda ve frekansta yayınlamaları mümkün değil.Merkez Bankası’nın yapması gereken parayı bastırmak, doğru dürüst medya planlaması yapmak , eğitici filmleri sağır sultanın bile göreceği hale getirmekti.

Güvenilir bir kaynaktan öğrendiğime göre Merkez Bankası yetkilileri ‘Türkiye’nin parasını har vurup harman savuruyorlar’ denmesinden korkmuşlar. Bu nedenle de bastıramamışlar parayı. Olacak iş değil. Böylesine büyük bir projede ‘bilgilendirme kampanyası’ Merkez Bankası’nın asıl işi. Asıl işini yaptığı için kim merkez Bankası’nı ‘har vurup harman savurmakla’ suçlayabilir ki?

Sanırım Merkez Bankası bahane üretiyor. Aslında düşündüğü şu: ‘Bizim millet nasıl olsa koyun ruhludur, hata yapa yapa YTL’ye alışır, şikayet de etmez. Bu nedenle onları bilgilendirmek gereksiz!’. Şaka yapmıyorum. Bir Merkez Bankası’nın böyle amatörce işler yapması için ancak bu türden bir düşünce yapısına sahip olması lazım. Haksız mıyım?

Büyüklük mü, tat mı?

REKABET
uyuyan Tekel’i deliğinden çıkardı. Tekel (Mey A.Ş) ‘Özel sektör’ rekabetine karşılık vermek üzere çarşaf çarşaf gazete reklamları vermeye başladı. Bu çok güzel bir şey..Tekel’in yaptığı da çok doğru. Rakipler kategoride yer edinmeye çalışırken boş durmamak gerek. Yüksek sesle bağırıp, varlığını, konumunu anımsatacaksın, imajını yenileyeceksin ki, insanların yeni markaları ‘deneme’ istekleri ve markadan markaya geçenlerin sayısı azalsın. Tekel’in çabası da bu yolda.. Kutluyoruz.

Yalnız..Tekel’in ‘doublespeak’ (ikili anlatım) yoluyla kendini ‘büyük’ olarak gösterip, diğer markaları ‘küçük’ olarak konumlandırmasının nedenini anlayamadım. Rakı tüketicisi Tekel’i daha ‘büyük’ bir kurum olarak görürse ne olacak ki? Yeni Rakı’yı hangi akşamcı, Tekel daha büyük bir şirket diye tercih eder ki? Kimse etmez. Akşamcının tek üzerinde durduğu rakının tadıdır. Bu nedenle Tekel ‘büyüklük’ değil tad üzerine konumlandırma yapmalıdır. Tekel Yeni Rakı için ‘ideal rakı’ konumunu pekiştirmez ve bu tadın verdiği keyif üzerine algısal bir değişim kampanyası başlatmaz ise rakipleri ‘ideal tad’ konumuna yerleşip, Tekel’i merkezden kenara atarlar. Bu da Tekel’in varolan pazarını hızla kaybetmesi demektir. Bilmem anlatabildim mi? Marka yönetmek yaşanılmaz öğrenilir. Nokta.

Çekirgelik

Yolun tam ortasında durmak çok tehlikeli bir şeydir. Her iki yönden gelen araçlar tarafından da ezilebilirsiniz

(M.Thatcher)
Yazarın Tüm Yazıları