Türk futbolunda başarının tanımı tartışmalı bir konu, kabul ediyorum. Fener’e 5 atarsan başarılı, şampiyonluğu kılpayı kaçırsan başarısızsın. İki gün önce kupa alırsan başarılı, bir gün sonra yenilirsen başarısızsın..
Burası Türkiye, buradan çıkış yok! Eldeki başarı tanımına göre hareket etmek zorundayız, yapacak bir şey de yok.
Hagi, Fenerbahçe maçından sonra ne demiş: ‘Bizim 100’üncü yılımızdı. Fazla para harcayıp fazla transfer yapmalıydık. Bana göre bu sezon güçlü olamadık.’ Söylenecek laf mı bu? Hagi açık açık ‘Ben iyiyim ama eldeki futbolcular işe yaramaz..’ diyor. Hagi, açık açık başarısızlığın faturasını, kamuoyu önünde futbolculara ve yönetime çıkarıyor. Söyledikleri gerçek olsa bile gerçek bir lider Hagi’nin yaptığını yapmaz, yapmamalı da.
Gerçek lider, yenilgilere bahane bulmaz, suçu başkalarının üstüne atmaz. Gerçek lider, yenilgi karşısında çıkar, dobra dobra ‘Evet, neden benim der’ ve adamlarını sonuna kadar savunur. Sonra?
Sonra.. Lider olur.
Galatasaray’daki bir yıllık performansı gösteriyor ki, Hagi’den lider olmaz. Hagi ya içindeki çocuğa yeniliyor ya da bencillik tarafı ağır basıyor. Bir teknik direktör her şeyden önce iyi bir lider olmalı. Bırakın Hagi’yi gitsin..
Okumak gibisi yok
Jean-Christophe Grange’nin yeni romanı Siyah Kan’ı okumaya başladım.
Grange’yi biliyorsunuz. Kızıl Nehirler, Taş Meclisi, Leyleklerin Uçuşu ve Kurtlar İmparatorluğu kitaplarının ünlü Fransız yazarı.. Şimdi de Siyah Kan’la karşımızda.. Daha başlardayım, iyi gidiyor kitap. Burada bir duygumu paylaşmak istiyorum.
Kitap okumanın yerini hiçbir şey tutmuyor değil mi? Daha doğrusu okumanın yerini. Kitap ya da herhangi bir şey okurken, insan olduğumu daha iyi anlıyorum.
Zekamın keyfine varıyorum. Bu çok güzel bir duygu.. Okuyun..
Caner ve çekici şoförü..
Geçen hafta ‘televole’ programlarının birinde Caner’i gördüm. Caner’in arabasını bir çekicinin üstüne yüklemişler. Caner de arabasını kurtarmak için çekicinin şoförünü taciz ediyor. Şoför direniyor, bu arada Caner’e söylediği şey çok ilginç: ‘Ne o televizyona çıkıp kafanda bardak kırdın diye adam mı oldun?’
Caner diklenmeye devam edince, bu kez şoför lafı şöyle değiştiriyor: ‘Ne o, medyada bardak kırdın diye..’
Gördüğünüz gibi çekici şoförü, ekranda olan biten her şeyin farkında.. Ciddiye alır bir tarafı da yok. Caner onun için ekranda hatta medyada şov için kafasında bardak kıran biri, hepsi bu..
Kafada bardak kırmak çekici şoförü için ek bir değer yaratmıyor. Kafada bardak kırmayla birinin ciddiye alınmayacağını çekici şoförü biliyor.
Çekici şoförü, ne gerçek, ne değil ayırt edebiliyor. İzleyiciyi, okuyucuyu, dinleyiciyi ‘öteki’ler diye küçümseyenler! Aman dikkat!
‘Ötekiler’ de her şeyin farkında, ‘ötekiler’ de neyi niye izlediklerini çok iyi biliyorlar. Yasemin Bozkurt gibi hafife almayın, sonra üzülürsünüz..
Baydı..
Şampiyonluk kutlamalarından sonra oraya buraya ateş açıp, masum insanları öldüren, yaralayan ‘futbol magandaları’ üzerine yapılan ‘Magandaları durduralım’ haberleri baydı! Adam içmiş içmiş, balkona çıkmış, elindeki silahla saldırıyor, kör kurşun gidip yavrunun birine saplanıyor.
Kimse kurşun nereden geliyor bilmiyor, ölen belli, öldüren değil. Söyler misiniz nasıl engelleyeceğiz bu magandaları?
Bu konuda tabii ki haber yapalım da, ‘Durduralım, engel olalım, asalım, keselim’ deyince hiç olmazsa çözümün ne olacağını da yazalım. Cezaları ağırlaştırmak? Sosyal reklam kampanyası? Eğitim? Bence biri sosyal reklam kampanyası ile bu konuyu sahip çıkabilir. Magandaları değil ama maganda yakınlarını kullanıp, magandaları engeleyebilirsek, çok sayıda insanı kör kurşunlardan kurtarabiliriz.
Kutlarım..
Rimi Rimi Ley gibi Türkçe bir şarkıyla Gülseren Gomez gibi bir şarkıcıyı Ukrayna’ya gönderip, Türkiye’yi Eurovision şarkı yarışmasında 13’üncü yapan yetkilileri kutlarım. Rimi Rimi Ley ve Gülseren Gomez’in böyle bir sonuç alacağını müzikten anlamayan herhangi biri bile tahmin edebilirdi. Bile bile lades dendi. Yazık..