Bu hafta Poptirinam listemde Gülşen’in ‘Of Of’ albümü var. ‘Of Of’u bir süredir dinliyorum ama dinlerken biraz zorlanıyorum.
Gülşen’in sesi gönül telimi hiç titretmiyor. Çok mekanik bir ses ve şarkıları da mekanikleştiriyor. Nazan Öncel’in ‘Of Of’unu Nazan Öncel söylese ortalık yıkılır, Gülşen söyleyince şarkı oldukça sıradanlaşmış. Gülşen albümünde bir de nostalji yapmış, sözlerini Aysel Gürel’in yazdığı, müziğini Ara Dinkjan’ın yaptığı, bir zamanlar Sezen Aksu ile ortalığı kasıp kavuran Sarışınım’ı seslendirmiş. Ama olmamış! Sezen Aksu her şarkıyı okuduğu gibi Sarışınım’ı da içinde duyarak okurdu, Gülşen sadece Sezen Aksu’yu taklit etmeye çalışmış, olmamış! Gülşen’in albümünün geneline bakıldığında şarkıların tamamında ‘arabesk’ bir tat var. Bu nedenle dinlerken biraz zorlanıyor olabilirim.
CUMA İTİRAFI
şirin_şebek; Cinsiyet: Kadın; Yaş: 25; İl: İstanbul
Bugüne kadar birlikte olduğum kişiler: Erhan, Serkan, Serhan, Korhan, Gökhan ve Kaan! Bu bir şeylerin habercisi olabilir mi? Sanırım hanlı hamamlı bir hayatım olacak!
Yorum: Biz buna ‘liste’ diyoruz. Her türlü liste görmüştüm ama kafiyeli olanına pes doğrusu! Bir isim de ben önereyim; Perran.
CUMA TAKINTISI
Bu hafta takıntımız İzmir, Güzelbahçe’den: Kule Balıkevi. Kule Balıkevi İzmir’in ‘Hadi bu akşam balık yiyelim’ mekanlarından biri. İçeri ilk girdiğinizde hafiften ‘fast food’çuya girmiş gibi oluyorsunuz ama Güzelbahçe’deki ‘Hadi bu akşam balık yiyelim’ mekanlarının tamamının atmosferi böyle.
Mezeler gayet nefis, nar ekşili kaşık salataya diyecek yok, servis de oldukça hızlı. Seçtiğim balık da iyi pişirilmişti, sorun yok. Kule Balıkevi’nde mutlaka tatmanız gereken bir şey var o da incir tatlısı.
Nasıl yapmışlar bilmiyorum ama incirler rosto şeklini almış, tam merkezinde muz var. Üstünde de iki top dondurma. Uzun süredir bu kadar güzel incir tatlısı yememiştim. Deneyin mutlaka.. (0-232-234 62 60)
İran gezi notlarına tepkiler
İki üç haftadır İran gezi notlarına yer veriyordum. Bu yazıları beğenen, eleştiren birçok e-posta aldım. Nurhayat Kızıltan’ın e-postasını sizinle paylaşmak istiyorum.
‘Hocam İran hakkında yazdığınız notlara inanmıyorum. İran hakkında Türkiye medyasında her ne yayınlanıyorsa sadece o bilgilerle gitmiş üstelik önyargılarınızı gizleme gereği bile duymamışsınız.
Bize Batılıların yaptığı muameleyi Arap ülkelerine ve İran’a yapmak suretiyle böyle yapmayı marifet sayan grubun içine girmeyi ve bu kolaycılığa kaçmayı nasıl içinize sindirmişsiniz hayret doğrusu?
Bizim Batılı hayat tarzını benimsemiş olmamız diğer kültürlere (bilhassa da bir zamanlar birlikte bin yıllar bir arada yaşadığımız kültürlere) üstten bakmamızı gerektirmiyor.
Her şeyden önce, bir sosyal bilimci olarak diktayı kabul etmemiş ve biz severiz sevmeyiz bir DEVRİM yapabilmiş bir halkı merak uyandırıcı bulmuyor musunuz onu hiç anlamıyorum.
Ayrıca İran’da tabii ki nereye gitseniz Türkçe duyarsınız, çünkü Azerbaycanlılara göre, İran’da 26 MİLYON Türk (Azerbaycan Türkü) yaşamaktadır yoksa adam oturup Türkçe TV dinleyip merakından Türkçe çalışıyor değil, adamın ANADİLİ Türkçe!
Takdir edersiniz ki İran’ın Türk kökenli İranlıları saymak ve rakam belirlemek gibi bir niyeti yoktur. Ama bu Türkler kan bağlarından ziyade dini bağlarını üst kimlik olarak tutan ve bunu da gayet normal olarak gören insanlardır.
Biz nasıl Türkiye’de tarihimizden seçici bir tarih belirleyip onu bizim geçmişimiz olarak yapılandırıyorsak ve bir kimlik belirleyip onu benimsiyorsak, onlar da şu anda mevcut yapının ve ideolojinin etkisiyle kendi milli kimliklerini tanımlıyorlar, yapılandırıyor ve onu benimsiyorlar.
Ulus denilen kavram 19. yüzyılın sonunda doğduğunda Şah o kavramı halkın kendisinin doldurmasına, doldurmaya müdahil olmasına izin veren mekanizmaları engelledi (çünkü halkla bir vergi ilişkisi içinde değildi, halkı dinlemese de olurdu. Petrol bulunmuştu dolayısıyla parası vardı ve halka kulağını tıkayarak, bir reform hareketine girişti ve kendi diktasını kurarak, dayatmaya kalktı. Uzun yıllar dayattı da Baba Şah olsun, oğul Şah olsun...
Ayrıca, bizim Türkiye’deki vatandaşlık anlayışımız nasıl sadece Türk ırkı ve kanından gelmeyen insanları da (Kürt, Boşnak, Çerkez, Arnavut, Tatar vs.) kapsamakta ise onların da Azerbaycan kökenli Türkleri kapsayan bir İran ve İranlı anlayışı var. Bu arada bu saydığım etnik kökenden gelen insanlar Müslüman oldukları için hemen bir kuşak sonra ‘Türkleşmekte’ ama gayrimüslim olanlar Türkleşmekte o kadar mesafe alamamakta.
Demeye çalıştığım din olgusu sizin hayatınızda çok da yer işgal etmeyebilir ama Türk halkını Türk halkı yapan en önemli çimentolardan biri Müslümanlıktır. Yani kel alaka bir Arnavut, Avrupa’dan gelip, bir Boşnak Yugoslavya’dan gelip kendini daha bir kuşak geçmeden Türk kabul etmeye başlıyorsa siz ne kadar din olgusunu reddetseniz de, bu olgu vardır ve bir realitedir.
Neyse Hocam, şimdi okudum da yazdıklarımı ağır yazmışım ama bir yandan hálá bunu hak ettiğinizi düşünüyorum.Yine de saygılar (başka mevzulardaki takdir edilesi taraflarınız için).’
Yorum: Kusura bakmayın ama Nurhayat Hanım beni yanlış okumuşsunuz. İran’a ben de, o kadar işimin arasında, tamamen meraktan gittim. Yazılarımda hiçbir şekilde İran kültürünü Batılı gözüyle aşağılamadım. Bir toplumda dine ne tür işlevler yüklendiğini gayet iyi bilirim. Müslümanlığımı asla reddetmem. Ancak dünyanın neresinde olursa olsun, herhangi bir dine dayalı devlete karşıyımdır, İslam Cumhuriyeti’ne de karşıyım. İslam Cumhuriyeti’nin İran’ı ‘kapalı’ bir toplum modeline mahkum bıraktığı ortadadır. Eğer bunu göremiyorsanız ideolojisine esir olan sizsiniz.
CUMA LAKIRDISI
‘Din zeka testi değildir, sadece inançtır.’
(E.W.Howe)
Uzun yaşamanın 100 sırrı
Bir süre İran yazıları nedeniyle ‘Uzun yaşamanın 100 sırrı’ yazılarına ara vermiştim. Bazı okurlarım ‘Hadi sırlara devam et!’ diye e-postalar gönderiyorlar. Bu hafta iki madde daha sıralamakta fayda var.
Sır 15 Güne greyfurt yiyerek başlayın. Günde bir greyfurt son derece sağlıklı bir şey. Hem kötü kolesterolü düşürüyor hem de tansiyonu düşürüyor.
Yorum: Tanrım! Niye hep vücuda yararlı şeylerin tadı kötü olur. Günde bir greyfurtu sıkıysa öneren yesin de göreyim. Ben küçükken komşu teyzelerden biri her gün bir greyfurt yemeyi alışkanlık haline getirmişti. Greyfurtu tatlandırmak için o kadar çok şeker tüketiyordu ki, bir gün öğrendik, şeker komasına girip hakkın rahmetine kavuşmuş kadıncağız!
Sır 16 Her akşam mutlaka bir bardak kırmızı şarap için. Kırmızı şarap iyi kolesterol seviyesini artırır.
Yorum: Bakın buradaki öneri sadece bir bardak şarap. Şarabın şişede durduğu gibi durmadığını siz benden daha iyi biliyorsunuz. ‘Doktor öneriyor’ numaralarıyla şarabın küpüne düşmeyin lütfen. İyi kolesterolü arttırayım derken alkolik olmanın bir alemi yok!