GEÇEN hafta başlıktaki soruyu sormuştum. "Genetiği Değiştirilmiş" mısırdan elde edilen şeker (früktoz) kanserojen olabilir mi?
Bu soruyu yanıtlamak önemli çünkü şekerin pancardan üretilmesini, şeker kotalarının devamını isteyenler bu soruyu gündeme getirerek devletin ithal mısırla nişasta bazlı şekerin önünü açmasını istemiyorlar. (Çünkü şu anda Türkiye’de gen transferine izin verilmiyor. İthal mısır ve soya ürünlerinde ise gen tranferi olma olasılığı fazla)
"Früktoz Kanserojen mi" sorusunu yanıt vermek için de önce "Genetiği Değiştirilmiş" ürünler kanserojen mi ona bakmak gerekiyor.
Bu konuyu biraz araştırınca Sabancı Üniversitesi Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi öğretim üyesi Prof.Dr. Selim Çetiner’in 2004 yılında "Modern Biyoteknoloji Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar ve Gıda Güvenliği Konferansı’nda sunduğu "Tarımsal Biyoteknoloji ve Gıda Güvencesi: Sorunlar ve Öneriler" başlıklı tebliğine ulaştım.
Bu tebliğde Çetiner şöyle bir sonuca varıyor:
"Avrupa Birliği ülkelerindeki yoğun kamuoyu endişelerini giderebilmek amacıyla 13 AB üyesi ülkeden 65 bilim insanının katılımıyla 3,5 yıl süren ve 11,5 milyon Euro harcanarak yürütülen Entransfood projesi, halen üretilip tüketilmekte olan genetiği değiştirilmiş ürünlerin insan sağlığı açısından klasik yöntemlerle elde edilen ürünlerden daha tehlikeli olmadığını ortaya koymuştur (Kuiper ve arkadaşları, 2004). "
Ve Çetiner yine kanıtlarla Genetiği Değiştirilmiş ürünlerden ziyade normal yetiştiricilikte kullanılan kimyasal ilaçların insan sağlığı açısından daha tehlikeli olabileceğini vurguluyor.
İşin ilginci "Genetik Transfer" domates, mısır, soya gibi ürünlerin yetiştirilmesinde daha az kimyasal ilaç kullanımı demek. Acaba "Genetik Transfer insan sağlığını tehdit ediyor" yaygarasını kimyasal ilaç üreticileri mi çıkarıyorlar?
Şuna da belirteyim. "Kuiper ve arkadaşlarına" dayanarak Çetiner’in verdiği "GDO’lar temiz" sonucu "geçici" bir sonuç.
Bilimde her sonuç yanlışlığı (ya da doğruluğu!) bir kez daha ispatlanana kadar geçicidir. Yılların "Genetiği Değiştirilmiş" ürünlerle ilgili neler getireceğini gelecekte yapılacak araştırmalar belirleyecek. Şu anda yapılacak iyi bir "etiket bilgilendirme" sistemi. Mısır, domates, ya da soya.Ya da bu ürünler kullanılarak üretilen başka bir ürün. Genetiği değiştirilerek ya da normal yollarla kimyasal ilaç gücüyle üretilmişse bilmemiz gerekmez mi?
’Murun’ bir şeye mi benziyor
PINAR’ın kuklalarının oluşturduğu farklı ve hoşa giden reklam dilinin Pınar markasını gençleştireceğini, yeniden Pınar’ı "trendy" hale getireceğini ilk reklam filmini izledikten sonra yazmıştım. Pınar gerekli müdahaleyi yapıp kuklaları yaygınlaştırdı, sonuç ortada. Pınar kuklaları ortalığı kırıp geçiriyor. Açılan yeni yolu genişletmek açısından kukla promosyonu da çok doğru bir karar. Ama niye Murun’un kuklası promosyona dahil değil anlamak zor. Yoksa başka ilgili bir organla karıştırılabileceği mi düşünülüyor? Ama benim favorim Murun’du..İki kupona almaya da razıydım. Sizin içiniz kötü diye niye Murun’u elime oyuncak yapmaktan niye beni mahrum bırakıyorsunuz. Niye mi Murun’dan hoşlanıyorum? Sizin içiniz gerçekten çok kötü ya.
Hafif harbi ama olsun
TOPİTOP’un televizyon reklamını izlemediyseniz mutlaka izleyin. Çok güzel bir reklam fikri. Kendisinden ilgili kategoride bir Kristal Elma bekliyorum onu söyleyeyim. Bir kız çocuğu sürekli konuşuyor. Bebeği kendi kırmamış, Melissa’nın kardeşi gelmiş, o kırmış..Arka planda da anne iş yaparken görülüyor. Birden dönüyor ve çocuğun ağzına Topitop’ı sıkıştırıyor. Sonuç mükemmel. Önce müthiş bir sessizlik, peşinden çocuğun "Bebeği ben kırdım" itirafı..İtiraf kısmı biraz Ülker harbi’ye benziyor ama olsun. Topitop tıkıştırma kısmı harika.
Kireç tutması
CALGON’un son reklamı da bildiğimiz ikna taktikleriyle devam ediyor. Yalnız bu kez bildiğimiz tamirci dükkanında değiliz bir süpermarketin deterjan reyonundayız.
Ortada, bağırsakları dışarda çamaşır makinası enkazı Tamircinin elinde kendisini bir akrabadan daha yakından hissettiğimiz üzeri kireç tutmuş makine parçası. Karşıda, kireçli yüzeyi görünce sanki fare görmüşçesine gözleri faltaşı gibi açılmış (buna Calgon reklam sözlüğünde kireç tutması denir) Calgon kadını.
Reklamdan makine parçası üzerinde bir yıkamada 20 gr. bir yılda 2 kg katil kireç biriktiğini öğreniyoruz. Sorun çok açık. Çözüm Calgon.
Hesap dışı bırakılan bir konu var ama. Artık bir yılda Calgon’a ödeyeceğimiz parayla yeni bir çamaşır makinası alabiliyoruz. Hatta bir buzdolabı, bir televizyon alınca çamaşır makinasını bedava veriyorlar. Calgon türü ürünlerin sonu nereye varacak dersiniz!
Çekirgelik
Başarı son değildir ama başarısızlık pekala olabilir.