Bugün yazılar İsveç’in başkenti Stockholm’den.. Niye buradayım? Sır değil.. Ama biraz bekleyin, dönüşüm muhteşem olacak!
Stockholm’e THY ile uçtum. THY’de ciddi bir kan kaybı var. Hostesler eski hostesler değil, hizmet eski hizmet değil. Cemil İpekçi’nin yeni host ve hostes kıyafetleri THY’yi kurtaracak gibi değil.
3,5 saat ‘business class’ uçuyorum, koltuk arkaya yatmıyor. Hostesi çağırıyorum, koltuğun biraz orasını burasını sıkıyor, ‘Yapacak bir şey yok, bozulmuş’ diyor. Aynı şikayeti yanımdaki koltukta oturan da yapıyor. Hostes ona da aynı yanıtı veriyor. 3.5 saat kazık gibi dikilip gidiyorum. Neyse ki yanıma bol dergi almışım. European Business’da Türkiye ile ilgili iki konu dikkatim çekti. İlki İstanbul’da yapımı bitmek üzere olan F1 Otodrom’unun mimarı Herman Tilke ile ilgili..
EB dergisi Tilke’yi ‘şanslı adam’ olarak tanımlıyor. Tilke amatör bir araba yarışçısı iken bir pazarlama nişi görüp hobisi ile işini birleştirmiş ve dünyanın en ünlü otomobil yarışı alanı tasarımcısı haline gelmiş.
1984’te Almanya’nın ünlü otodromu Nürburgring’in servis yolunu sadece 300 Euro’ya (600 Mark) yeniden tasarlayan Tilke’nin geçen yıl yaptığı ciro 12 milyon Euro.. Yanında çalıştırdığı adam sayısı da 120.
Tilke’nin en önemli özelliği yaptığı otodromlarda konsept olarak yerel kültürü yansıtmasıymış. Malezya’nın Sepang otodromunda ulusal bir çiçekten esinlenmiş, Shangay’da Çincedeki bir harften.. Tilke İstanbul otodromunda ise Türkiye’nin modern, heyecan veren imajını global hedef kitleye sunmaya çalışmış. Nasıl bir yansıtmaymış bu? İki hafta sonra göreceğiz..
Zorlu’nun ‘Europen Business’ atağı
İkinci ilgimi çeken konu Zorlu grubunun European Business dergisinde sürekli haber olması.. Kısa bir süre önce Zorlu Enerji, EB tarafından ‘Avrupa’nın en hızlı büyüyen 100 şirketi’ arasında 98’inci şirket olarak yer almıştı. Şimdi de dergide Ahmet Nazif Zorlu ile yapılan bir ropörtaj ve Zorlu’nun güzel fotoğrafları var.
EB, Ahmet Zorlu’yu ‘Türkiye’nin en başarılı ihracatçısı’ olarak tanımlıyor. Buna kanıt olarak da Zorlu grubunun banka dışı operasyonlarının toplamının bu yıl 5 milyar dolara ulaşacağını, bu rakamın 3,5 milyar dolarının ihracat geliri olduğu belirtiyor.
Derginin verdiği bilgiye göre Vestel dünyanın en büyük beşinci televizyon üreticisi. Avrupa pazarında Vestel’in televizyon payı ise yüzde 20. İnsanın koltukları kabarıyor..
Nazif Zorlu, işini nasıl geliştirdiğini, tekstilden elektroniğe, beyaz eşyadan bankacılığa nasıl geçtiğini anlatırken özellikle bir konu üzerinde duruyor:
Zorlu 1960, 1970 ve 1980 yılındaki siyasi çalkantıların işini büyütmesini önemli şekilde engellediğini altını çize çize söylüyor. Yani demek istiyor ki, ‘Eğer Türkiye’de geçmişte askeri darbeleri yaratan ortamlar olmasaydı, bugün Zorlu, Vestel, Taç dünyanın bir numaralı markaları olurdu.’ Nitekim Zorlu, David O’Byrne’e verdiği röportajı şöyle bitiriyor:
‘Petrolümüz olmasa ne olur? Japonya ve Almanya’nın da yok. Genç bir nüfusa, iyi eğitim görmüş yöneticilere ve güçlü üretim tesislerine sahibiz. Avrupa’ya, Ortadoğu’ya ve eski Sovyetler Birliği’ne hizmet verecek pozisyonda olan biricik ülkeyiz. Bunların üçü de çok büyük ve büyüyen pazarlar. Eğer Türkiye’de doğru siyasi koşulları elde edersek, yapabileceklerimizin sınırı yoktur.’
Ahmet Nazif Zorlu’ya katılıyor ve başarısını tüm kalbimle kutluyorum. Sağol Nazif Zorlu.. Umarım başarının sırlarını gençlere anlatır, daha birçok girişimciye nice Vesteller yaratmaları için örnek olursun..